Netanyahu ile Mussolini’nin ne alakası var?
Netanyahu neden bu kadar katı bir politika izliyor? İşte katliamların arkasındaki ideolojik neden!
Dünyanın gözü kulağı Gazze’deki Refah sınır kapısında. 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yaşayan milyonlarca insanı katlede katlede refah bölgesinde sıkıştıran İsrail yönetimi bölgedeki çadırlara saldıracak kadar cani olduğunu gösterdi. Aylardır devam eden katliamlar soykırıma dönüştü. ABD, Avrupa ve dünyanın geri kalanı ateşkes için uğraştığını söylese de cılız birkaç adımdan öteye gitmedi yapılanlar.
Ateşkes için Hamas kanadından olumlu mesajlar gelse de gözünü kan bürümüş olan Netanyahu cephesinden bırakın ateşkese olumlu yaklaşımı giderek zalimleşen bir tavır ortaya seriliyor. Peki Netanyahu neden bu kadar katı bir politika izliyor?
Bu sorunun siyasi birçok açıklaması vardır elbette. Özellikle Netanyahu’nun yolsuzluk dosyaları nedeniyle ilan ettiği OHAL’in devam etmesini istemesi bunun en büyük nedeni gibi duruyor. Fakat işin siyasi açıklamalarının yanında ideolojik açıklaması hayli ilginç noktalara varmama neden oldu.
Yaşanan trajik olaylar Netanyahu’nun ilk katliamları değildi elbette. Çünkü daha ilk gençliği döneminde katıldığı örgütler ve ardından İsrail adına katıldığı savaşlarda yaptıklarıyla tam bir kan emici profili var karşımızda. Hatta ılımlı politikaları nedeniyle Isac Rabin’i de hedef göstermiş ve Rabin öldürülmüştü. Tüm bunların ortaya çıkmasında Netanyahu’nun içine doğduğu kültür ve zihniyet çok önemli.
Biraz arkeolojik kazılar yapınca Netanyahu’nun babasının hatta dedesinin fikir babası olan Vladimir Ze’ev Jabotinsky ismine rastladım. Aslen Rus bir Yahudi olan Jabotinsky’nin idealize ettiği Revizyonist Siyonizm kavramı tam olarak yaşanan bu zalimliğin altyapısı olarak karşıma çıktı.
Jabotinsky’nin Revizyonist Siyonizm algısına göre bölgede kalıcı bir barışın sağlanması için Yahudilerin Arap Müslümanlarla görüşmesi değil savaşması gerekiyor. Yani aslında Yahudilerin askeri gücünü kabul ettirmesi bölgedeki tüm sorunları çözecek yegane yoldur. Bunun alternatifi de yoktur. Bu doktrine göre İsrail ancak öldürerek var olabilir ve varlığını devam ettirebilir. Hatta Jabotinsky’e göre Yahudiliğin en temel unsuru olan “komşularınla iyi geçin” emri çocuksu bir hümanizmden başka bir şey değildir. Bu doktrinin adı Demir Duvar... İsrail’in kullandığı savunma sistemi olan Demir Kubbe’nin adının nereden geldiğini de anlamış olduk.
Jabotinsky bu doktrinini hayata geçirmek için Osmanlı’nın dahi içine sızmış hatta İttihat ve Terakki Partisi’nin yayın organlarında yayın yönetmenliği bile yapmıştır. Ardından Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı’ya karşı İtilaf Devletleri’nin yanında savaşmak için Yahudi Lejyonları kurmuştur. Hemen hemen her konuda Araplar bizi sattı edebiyatı yapanların bu bilgiyi gündeme neden getirmediklerini de pek anlamış değilim.
Netanyahu’nun içinde büyüdüğü bu düşünsel iklimin kurucusu olan Jabotinsky aslında temeli sosyalist olan siyonizmi faşizm ile yeniden yorumlamıştır. Bu da Filistin topraklarına yerleşen Yahudilerin üzerinde büyük etkiye neden olmuştur. Nitekim ilerleyen yıllarda kurulan Yahudi örgütleri bölgede birçok terör eylemi gerçekleştirmiştir. Bunların en meşhurlarından biri 22 Temmuz 1946'da Irgun militanları tarafından Kudüs'teki King David otelini havaya uçurarak, 91 asker ve sivili öldürüldüğü eylemdir. Ölenlerin bir kısmı İngiliz, bir kısmı Arap, bazıları ise Yahudi'ydi. 9 Nisan 1947'de Irgun militanları bu kez Deir Yassin adlı Arap köyünü bastılar ve köydeki 254 masum insanın hepsini, kadın çocuk ayrımı yapmaksızın öldürdüler.
Tüm bunların temelinde yer alan Jabotinsky zihniyetinin ilginç taraflarından biri de Yahudi katliamı yapmasıyla ünlenen Hitler’i haklı ve yararlı bulmasıydı. Jabotinsky, Hitler’in Yahudileri öldürmesini doğru bulmasa da yönteminin doğru olduğuna inanıyordu.
Konunun başlıktaki Mussolini ile ne alakası var diye soracak olursanız o bilgiyi de hemen paylaşalım sizinle. Jabotinsky’nin Demir Duvar doktrini ile kurulan Yahudi militan ve terörist gruplarından biri olan Betar örgütü, İtalya'nın Civitavecchia kasabasındaki kamplarda Mussolini tarafından misafir edilmişti. Kamplarda Mussolini’nin meşhur “Kara Gömlekliler” adıyla anılan birlikleri tarafından eğitimler alan Betar, birçok terör eylemini bu sayede gerçekleştirmiştir. Betar terör örgütü ilerleyen yıllarda ise diğer radikal gruplarla birleşerek bugün başbakan olan Netanyahu’nun partisi olan Likud’u kurmuştur.
Hikayenin bundan sonrası herkesçe malum... Likud içerisinden önce Beyrut Kasabı olarak bilinen Ariel Şaron gibi bir kan emici çıkmıştır. Ardından da yıllarca süren katliamlarına bir yenisini bugünlerde atan Bibi lakaplı bebek katili Netanyahu...
Ne diyelim; Allah mazlumun ahını zalimde bırakmasın.