Maide Suresi Türkçe okunuşu, meali, Arapça yazılışı, fazileti, konusu

Maide Suresi, Kur'an-ı Kerim'in beşinci suresidir. İniş sırasına göre 112. suresi olan Maide Suresi, adını 112 ve 114. ayetlerde geçen ve sofra anlamına gelen "maide" kelimesinden almıştır. Medine'de nazil olan Maide Suresi Türkçe okunuşu, Arapça yazılışı, Diyanet meali, fazileti ve konusunu haberimizde bulabilirsiniz. İşte Maide Suresi okunuşu...

Maide Suresi Türkçe okunuşu, meali, Arapça yazılışı, fazileti, konusu

Medine döneminde nazil olan Maide Suresi'nde verilen sözlerin yerine getirilmesi, İsrailoğulları'nın sözlerinde durmamaları, Hıristiyanların yanlış inançları, dünyaya düşkünlükleri ve yolsuzlukları, Müslümanlar için bazı talimat, uyarı ve dinî hükümler konu ediliyor. İşte Maide Suresi Türkçe okunuşu, Diyanet meali, Arapça yazılışı, fazileti ve konusu...

Maide Suresi Türkçe okunuşu, meali, Arapça yazılışı, fazileti, konusu - Resim : 1

MAİDE SURESİNİN FAZİLETİ HAKKINDA HADİS-İ ŞERİFLER

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:

“Erkeklerinize Maide Suresini, kadınlarınıza da Nur Suresini öğretiniz.”(Suyuti, Cami’ussağir, 4/328, no.5482; Beyhaki, Şü’abül-İman)

“Kim, Maide suresini okursa, Cenab-ı Hak dünyada yaşayan yahudi ve Hristiyanların adedince ona hasene yazar.” (Ebu Suud Efendi, Ebu Suud Tefsiri – İrşadü Aklis-Selim)

Maide Suresi Türkçe okunuşu, meali, Arapça yazılışı, fazileti, konusu - Resim : 2

MAİDE SURESİ KONUSU

Muhteva bakımından Nisâ sûresinin devamı mahiyetindedir. Zira Nisâ sûresinin son bölümünde değinilen yahudi ve hıristiyanların bâtıl inançları, tutum ve davranışları bu sûrede de ağırlıklı olarak ele alınmış ve bunlarla ilgili önemli açıklamalar yapılmıştır. Bunun dışında akidlere bağlılık, yardımlaşmada ölçü, helâl ve haram olan yiyecekler, av ve avlanma hükümleri, hayvanlarla ilgili bazı Câhiliye âdetlerinin yersizliği, Ehl-i kitabın kestiklerini yemenin ve kadınlarıyla evlenmenin câiz olması; abdest, gusül, teyemmüm, temizlik ve hac farîzasıyla ilgili hükümler; hırsızlık, yol kesicilik ve ülkede fesat çıkarmanın cezası, cihadın lüzumu, insanların birbirlerine iyilikle muamele etmeleri, fiil ve niyette doğruluk ve adalet üzere bulunmaları, yemin kefâreti, vasiyet, dinden dönmenin kötülüğü, içtimaî ve ahlâkî münasebetler, içki ve kumar yasağı gibi dinî ve hukukî konular ele alınmaktadır. Bunlara ek olarak sûrede öğüt ve ibret alınacak kıssalar yer almıştır. Bunlar, Hz. Âdem’in iki oğlunun kıssası ile Hz. Mûsâ ve Hz. Îsâ’nın hayat hikâyelerinden kesitler şeklindedir. Ayrıca sûrede âhiret hallerinden de bahsedilmektedir.

Maide Suresi Türkçe okunuşu, meali, Arapça yazılışı, fazileti, konusu - Resim : 3

MAİDE SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

Bismillahirrahmanirrahim

1. Ya eyyuhellezîne amenu evfu bil ukud uhîllet lekum behîmetul en’ami illa ma yutla aleykum ğayra muhîllis saydi ve entum hurum innellahe yahkumu ma yurîd

2. Ya eyyuhellezîne amenu la tuhîllu şeairallahi ve leş şehral harame ve lel hedye ve lel kalaide ve la ammînel beytel harame yebteğune fadlem mir rabbihim ve rîdvana ve iza haleltum fastadu ve la yecrimennekum şeneanu kavmin en saddukum anil mescidil harami en ta’tedu ve teavenu alel birri vet takva ve la teavenu alel ismi vel udvani vettekullah innellahe şedîdul îkab

3. Hurrimet aleykumul meytetu ved demu ve lahmul hînzîri ve ma uhille li ğayrillahi bihî vel munhanikatu vel mevkuzetu vel muteraddiyetu ven netîyhatu ve ma ekeles sebuu illa ma zekkeytum ve ma zubiha alen nusubi ve en testaksimu bil ezlam zalikum fisk elyevme yeissellezîne keferu min dînikum fe la tahşevhum vahşevn elyevme ekmeltu lekum dînekum ve etmentu aleykum nî’metî ve radîytu lekumul islame dîna fe menidturra fî mahmesatin ğayra mutecanifil li ismin fe innellahe ğafurur rahîym

4. Yes’eluneke maza uhîlle lehum kul uhîlle lekumut tayyibatu ve ma alemtum minel cevarihî mukellibîne tuallimunehunne mimma allemekumullah fe kulu mimma emsekne aleykum vezkurusmellahi aleyhi vettekullah innellahe serîul hîsab

5. Elyevme uhîlle lekumut tayyibat ve taamullezîne utul kitabe hîllul lekum ve taamukum hîllul lehum vel muhsanatu minel mu’minati vel muhsanatu minellezîne utul kitabe min kablikum iza ateytumuhunne ucurahunne muhsînîne ğayra musafihîyne ve la muttehîzî ahdan ve mey yekfur bil îmani fe kad habita ameluhu ve huve fil ahîrati minel hasirîn

6. Ya eyyuhellezîne amenu iza kuntum iles salati fağsilu vucuhekum ve eydiyekum ilel merafikî vemsehu bi ruusikum ve erculekum ilel ka’beyn ve in kuntum cunuben fettahheru ve in kuntum merda ev ala seferin ev cae ehadum minkum minel ğaitî ev lamestumun nisae fe lem tecidu maen fe teyemmemu saîydan tayyiben femsehu bi vucuhikum ve eydîkum minh ma yurîdullahu li yec’ale aleykum min haraciv ve lakiy yurîdu li yutahhirakum ve li yutimme nî’metehu aleykum leallekum teşkurun

7. Vezkuru nî’metellahi aleykum ve mîsakahullezî vasekakum bihî iz kultum semî’na ve eta’na vettekullah innellahe alîmun bi zatis sudur

8. Ya eyyuhellezîne amenu kunu kavvamîne lillahi şuhedae bil kîstî ve la yecrimennekum şeneanu kavmin ala ella ta’dilu î’dilu huve akrabu lit takva vettekullah innellahe habîrum bi ma ta’melun

9. Veadellahullezîne amenu ve amilus salihati lehum mağfiratuv ve ecrun azîym

10. Vellezîne keferu ve kezzebu bi ayatina ulaike ashabul cehîym

11. Ya eyyuhellezîne amenuzkuru nî’metellahi aleykum iz hemme kavmun ey yebsutu ileykum eydiyehum fe keffe eydiyehum anku vettekullah ve alellahi fel yetevekkelil mu’minun

12. Ve le kad ehazellahu mîsaka benî israîl ve beasna minhumusney uşera nekîyba ve kalellahu innî meakum lein ekamtumus salate ve ateytumuz zekate ve amentum bi rusulî ve azzertumuhum ve akradtumullahe kardan hasenel le ukeffiranne ankum seyyiatikum ve le udhîlennekum cennatin tecrî min tahtihel enhar fe men kefera ba’de zalike minkumfe kad dalle sevaes sebîl

13. Fe bima nakdîhim mîsakahum leannahum ve cealna kulubehum kasiyeh yuharrifunel kelime ammevadîîhî ve nesu hazzam mimma zukkiru bih ve la tezalu tettaliu ala hainetim minhum illa kalîlem minhum fa’fu anhum vasfah innellahe yuhîbbul muhsinîn

14. Ve minellezîne kalu inna nesara ehazna mîsakahum fe nesu hazzam mimma zukkiru bihî fe ağrayna beynehumul adavete vel bağdae ila yevmil kîyameh ve sevfe yunebbiuhumullahu bi ma kanu yasneun

15. Ya ehlel kitabi kad caekum rasuluna yubeyyinu lekum kesîram mimma kuntum tuhfune minel kitabi ve ya’fu an kesîr kad caekum minellahi nuruv ve kitabum mubîn

16. Yehdî bilillahu menittebea rîdvanehu subules selami ve yuhricuhum minez zulumati ilen nuri bi iznihî ve yehdîhim ila sîratîm mustekîym

17. Le kad keferallezîne kalu innellahe huvel mesîhunu meryem kul fe mey yemliku minellahi şey’en in erade ey yuhlikel misîhabne meryeme ve ummehu ve men fil erdî cemîa ve lillahi mulkus semavati vel erdî ve ma beynehuma yahluku ma yeşa’ vallahu ala kulli şey’in kadîr

18. Ve kaleltil yehudu ven nesara nahnu ebnaullahi ve ehîbbauh kul fe lime yuazzibukum bi zunubikum bel entum beşerum mimmen halak yağfiru li mey yeşau ve yuazzibu mey yeşa’ ve lillahi mulkus semavati vel erdî ve ma beynehuma ve ileyhil mesîyr

19. Ya ehlel kitabi kad caekum rasuluna yubeyyinu lekum ala fetratim miner rusuli en tekulu ma caena mim beşîriv ve la nezîrin fe kad caekum beşîruv venezîr vallahu ala kulli şey’in kadîr

20. Ve iz kale musa li kavmihî ya kavmizkuru nî’metellahi aleykum iz ceale fîkum embiyae ve ceallekum mulukev ve atakum ma lem yu’ti ehadem minel alemîn

21. Ya kavmidhulul erdal mukaddesetelletî ketebellahu lekum ve la terteddu ala edbarikum fe tenkalibu hasirîn

22. Kalu ya musa inne fîha kavmen cebbarîne ve inna len nedhuleha hatta yahrucu minha fe iy yahrucu minha fe inna dahîlun

23. Kale raculani minellezîne yehafune en’amellahu aleyhimedhulu aleyhimul bab fe iza dehaltumuhu fe innekum ğalibune ve alellahi fe tevekkelu in kuntum mu’minîn

24. Kalu ya musa inna len nedhuleha ebedem ma damu fîha fezheb ente ve rabbuke fe katila inna hahuna kaîdun

25. Kale rabbi innî la emliku illa nefsî ve ehîy fefruk beynena ve beynel kavmil fasikîyn

26. Kale fe inneha muharrametun aleyhim erbeîyne seneh yetîhune fil erdî fe la te’se alel kavmil fasikîyn

27. Vetlu aleyhim nebeebney ademe bil hakk iz karraba kurbanen fe tukubbile min ehadihima ve lem yutekabbel minel ahar kale le aktulennek kale innema yetekabbelul lahu minel muttekîyn

28. Leim besatte ileyye yedeke li taktulenî ma ene bi basitîy yediye ileyke li aktulek innî ehafullahe rabbel alemîn

29. İnnî urîdu en tebue bi ismî ve ismike fe tekune min ashabin nar ve zalike cezauz zalimîn

30. Fe tavveat lehu nefsuhu katle ehîyhi fe katelehu fe asbeha minel hasirîn

31. Fe beasellahu ğurabey yebhasu fil erdî li yuriyehu keyfe yuvarî sev’ete ehîyh kale ya veyleta eaceztu en ekune misle hazel ğurabi fe uvariye sev’ete ehîy fe asbeha minen nadimîn

32. Min ecli zalike ketebna ala benî israîle ennehu men katel nefsem bi ğayri nefsin ev fesadin fil erdî fe keennema katelen nase cemîa ve men ahyaha fe keennema ahyan nase cemîa ve le kad caethum rusuluna bil beyyinati summe inne kesîram minhum ba’de zalike fil erdî le musrifun

33. İnnema cezaullezîne yuharribunellahe ve rasulehu ve yes’avne fil erdî fesaden ey yukattelu ev yusallebu ev tukattaa eydîhim ve erculuhum min hîlafin ev yunfev minel ard zalike lehum hîzyun fid dunya ve lehum fil ahîrati azabun azîym

34. İllellezîne tabu min kabli en takdiru aleyhim fa’lemu ennellahe ğafurur rahîym

35. Ya eyyuhellezîne amenuttekullahe vebteğu ileyhil vesîlete ve cahidu fî sebîlihî leallekum tuflihun

36. İnnellezîne keferu lev enne lehum ma fil erdî cemîav ve mislehu meahu li yeftedu bihî min azabi yevmil kîyameti ma tukubbile minhum ve lehum azabun elîm

37. Yurîdune ey yahrucu minen nari ve ma hum bi haricîne minha ve lehum azabum mukîym

38. Ves sariku ves sarikatu faktau eydiyehuma cezaem bima keseba nekalem minellah vallahu azîzun hakîm

39. Fe men tabe mim ba’di zulmihî ve asleha fe innellahe yetubu aleyh innellahe ğafurur rahîym

40. E lem ta’lem ennellahe lehu mulkus semavati vel erdî yuazzibu mey yeşau ve yağfiru li mey yeşa’ vallahu ala kulli yeş’in kadîr

41. Ya eyyuher rasulu la yahzunkellezîne yusariune fil kufri minellezîne kalu amenna bi efvahihim ve lem tu’min kulubuhum ve minellezîne hadu semmaune lil kezibi semmaune li kavmin aharîne lem ye’tuk yuharrifunel kelime mim ba’di mevadîîh yekulune in utîtum haza fe huzuhu ve il lem tu’tevhu fahzeru ve mey yuridillahu fitnetehu fe len temlike lehu minellahi şey’a ulaikellezîne lem yuridillahu ey yutahhira kulubehum lehum fid dunya hîzyuv ve lehum fil ahîrati azabun azîym

42. Semmaune lil kesibi ekkalune lis suht fe in cauke fahkum beynehum ev a’rîd anhum ve in tu’rîd anhum fe ley yedurruke şey’a ve in hakemte fahkum beynehum bil kîst innellahe yuhîbbul muksitîyn

43. Ve keyfe yuhakkimunee ve îndehumut tevratu fîha hukmullahi summe yetevellevne mim ba’di zalik ve ma ulaike bil mu’minîn

44. İnna enzelnet tevrate fîha hudev ve nur yahkumu bihen nebiyyunellezîne eslemu lillezîne hadu ver rabbaniyyune vel ahbaru bimestuhfizu min kitabillahi ve kanu aleyhi şuheda’ fe la tahşevun nase vahşevni ve la teşteru bi ayatî semenen kalîla ve mel lem yahkum bi ma enzelellahu fe ulaike humul kafirun

45. Ve ketebna aleyhim fîha ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel enfe bil enfi vel uzune bil uzuni ves sinne bis sinni vel curuha kîsas fe men tesaddeka bihî fe huve keffaratul leh ve mel lem yahkum bima enzelellahu fe ulaike humuz zalimun

46. Ve kaffeyna ala asarihim bi îysebni meryeme musaddikal lima beyne yedeyhi minet tevrati ve ateynahul incîle fîhi hudev ve nuruv ve musaddikal lima beyne yedeyhi minet tevrati ve hudev ve mev’îzatel lil muttekîyn

47. Vel yahkum ehlul incîli bima enzelellahu fîh ve mel lem yahkum bima enzelellahu fe ulaike humul fasikun

48. Ve enzelna ileykel kitabe bil hakkî musaddikal lima beyne yedeyhi minel kitabi ve muhayminen aleyhi fahkum beynehum bima enzelellahu ve la tettebî’ ehvaehum amma caeke minel hakk li kullin cealna minkum şir’atev ve minhaca ve lev şaellahu le cealekum ummetev vahîdetev ve lakil li yebluvekum fî ma atakum festebikul hayrat ilellahi merciukum cemîan fe yunebbiukum bi ma kuntum fîhi tahtelifun

49. Ve enîhkum beynehum bi ma enzelellahu ve la tettebî’ ehvaehum vahzerhum ey yeftinuke amba’dî ma enzelellahu ileyk fe in tevellev fa’lem ennema yurîdullahu ey yusîybehum bi ba’dî zunubihim ve inne kesîram minen nasi le fasikun

50. E fe hukmel cahiliyyeti yebğun ve men ahsenu minellahi hukmel li kavmiy yukînun

51. Ya eyyuhellezîne amenu la tettehîzul yehude ven nesara evliya’ ba’duhum evliyau ba’d ve mey yetevellehum minkum fe innehu minhum innellahe la yehdil kavmez zalimîn

52. Fe terallezîne fî kulubihim meraduy yusariune fîhim yekulune nahşa en tusîybena dairah fe asellahu ey ye’tiye bil fethî ev emrim min îndihî fe yusbihu ala ma eserru fî enfusihim nadimîn

53. Ve yekulullezîne amenu ehaulaillezîne aksemu billahi cehde eymanihim innehum le meakum habitat a’maluhum fe asbehu hasirîn

54. Ya eyyuhellezîne amenu mey yertedde minkum an dînihî fe sevfe ye’tillahu bi kavmiy yuhîbbuhum ve yuhîbbunehu ezilletin alel mu’minîne e îzzetin alel kafirîne yucahidune fî sebîlillahi ve la yehafune levmete laim zalike fadlullahi yu7tîhi mey yeşa’ vallahu vasiun alîm

55. İnnema veliyyukumullahu ve rasuluhu vellezîne amenullezîne yukîymunes salate ve yu’tunez zekate ve hum rakiun

56. Ve mey yetevellellahe ve rasulehu vellezîne amenu fe inne hîzbellahi humul ğalibun

57. Ya eyyuhellezîne amenu la tettehîzul lezînettehazu dînekum huzuvev ve leîbem minellezîne utul kitabe min kablikum vel kuffara evliya’ vettekullahe in kuntum mu’minîn

58. Ve iza nadeytum iles salatittehazuha huzuvev ve leîba zalike bi ennehum kavmul la ya’kîlun

59. Kul ya ehlel kitabi hel tenkîmune minna illa en amenna billahi ve ma unzile ileyna ve ma unzile min kablu ve enne ekserakum fasikun

60. Kul hel unebbiukum bi şerrim min zalike mesubeten îndellah mel leanehullahu ve ğadîbe aleyhi ve ceale minhumul kîradete vel hanazîra ve abedet tağut ulaike şerrum mekanev ve edallu an sevais sebîl

61. Ve iza caukum kalu amenna ve kad dehalu bil kufri ve hum kad haracu bih vallahu a’lemu bi ma kanu yektumun

62. Ve tera kesîram minhum yusariune fil ismi vel udvani ve eklihimus suht le bi’se ma kanu ya’melun

63. Lev la yenhahumur rabbaniyyune vel ahbaru an kavlihimul isme ve eklihimus suht le bi’se ma kanu yasneun

64. Ve kaletil yehudu yedullahi mağluleh ğullet eydîhim ve luînu bi ma kalu bel yedahu mebsutatani yunfiku keyfe yeşa’ ve le yezîdenne kesîram minhum ma unzile ileyke mir rabbike tuğyanev ve kufra ve elkayna beynehumul adavete vel bağdae ila yevmil kîyameh kullema evkadu naral lil harbi atfeehellahu ve yes’avne fil erdî fesada vallahu la yuhîbbul mufsidîn

65. Ve lev enne ehlel kitabi amenu vettekav le kefferna anhum seyyiatihim ve le edhalnahum cennatin neîym

66. Ve lev ennehum ekamut tevrate vel incîle ve ma unzile ileyhim mir rabbihim le ekelu min fevkîhim ve min tahti erculihim minhum ummetum muktesîdeh ve kesîrum minhum sae ma ya’melun

67. Ya eyyuher rasulu bellîğ ma unzile ileyke mir rabbik ve il lem tef’al fe ma bellağte risaleteh vallahu ya’sîmuke minen nas innellahe la yehdil kavmel kafirun

68. Kul ya ehlel kitabi lestum alal şey’in hatta tukîymut tevrate vel incîle ve ma unzile ileykum mir rabbikum ve le yezîdenne kesîram minhum ma unzile ileyke mir rabbike tuğyanev ve kufra fe la te’se alel kavmil kafirîn

69. İnnellezîne amenu vellezîne hadu ves sabiune ven nesara men amene billahi vel yevmil ahîri ve amile salihan fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenun

70. Le kad ehazna mîsaka benî israîle ve erselna ileyhim rusula kullema caehum rasulum bi ma la tehva enfusuhum ferîkan kezzebu ve ferîkay yaktulun

71. Ve hasibu ella tekune fitnetun feamu ve sammu summe tabellahu aleyhim summe amu ve sammu kesîrum minhum vallahu basîyrum bima ya’melun

72. Le kad keferallezîne kalu innellahe huvel mesîhubnu meryem ve kalel mesîhu ya benî israîla’budullahe rabbî ve rabbekum innehu mey yuşrik billahi fe kad harramellahu aleyhil cennete ve me’vahun nar ve ma liz zalimîne min ensar

73. Le kad keferallezîne kalu innellahe salisu selaseh ve ma min ilahin illa ilahuv vahîd ve il lem yentehu amma yekulune le yemessennellezîne keferu minhum azabun elîm

74. E fe la yetubune ilellahi ve yestağfiruneh vallahu ğafurur rahîym

75. Mel mesîhubnu meryeme illa rasul kad halet min kablihir rusul ve ummuhu sîddîkah kana ye’kulanit taam unzur keyfe nubeyyinu lehumul ayati summenzur enna yu’fekun

76. Kul e ta’budune min dunillahi ma la yemliku lekum darrav ve la nef’a vallahu huves semîul alîm

77. Kul ya ehlel kitabi la tağlu fî dînikum ğayral hakkî ve la tettebiu ehvae kavmin kad dallu min kablu ve edallu kesîrav ve dallu an sevais sebîl

78. Luînellezîne keferu mim benî israîle ala lisani davude ve îysebni meryem zalike bima asav ve kanu ya’tedun

79. Kanu la yetenahevne amunkerin fealuh lebi’se ma kanu yef’alun

80. Tera kesîram minhum yetevellevnellezîne keferu le bi’se ma kaddemet lehum enfusuhum en sehîtallahu aleyhim ve fil azabi hum halidun

81. Ve lev kanu yu’minune billahi vne nebiyyi ve ma unzile ileyhi mettehazuhum evliyae ve lakinne kesîram minhum fasikun

82. Le tecidenne eşedden nasi adavetel lillezîne amenul yehude vellezîne eşraku ve le tecidenne akrabehum meveddetel lillezîne amenullezîne kalu inna nesara zalike bi enne munhum kîssîsîne ve ruhbanev ve ennehum la yestekbirun

83. Ve iza semiu ma unzile iler rasuli tera a’yunehum tefîdu mined dem’î mimma arafu minel hakk yekulune rabbena amenna fektubna meaş şahidîn

84. Ve ma lena la nu’minu billahi ve ma caena minel hakkî ve natmeu ey yudhîlena rabbuna meal kavmis salihîyn

85. Fe esabehumullahu bima kalu cennatin tecrî min tahtihel enharu halidîne fîha ve zalike ceazul muhsinîn

86. Velelîzne keferu ve kezzebu bi ayatina ulaike ashabul cehîym

87. Ya eyyuhellezîne amenu la tuharrimu tayyibati ma ehallellahu lekum ve la ta’tedu innellahe le yuhîbbul mu’tedîn

88. Ve kulu mimma razekakumullahu halalen teyyibev vettekullahellezî entum bihî mu’minun

89. La yuahîzukumullahu billağvi fî eymanikum ve lakiy yuahîzukum bima akkadtumul eyman fe keffaratuhu ît’amu aşerati mesakîne min evsetî ma tut’îmune ehlîkum evkisvetuhum ev tahrîru rakabeh fe mel lem yecid fe sîyamu selaseti eyyam zalike kefferatu eymanikum iza haleftum vahfezu eymanekum kezalike yubeyyinullahu lekum ayatihî leallekum teşkurun

90. Ya eyyuhellezîne amenu innemel hamru vel meysiru vel ensabu vel ezlamu ricsum min ameliş şeytani fectenibuhu leallekum tuflihun

91. İnnema yurîduş şeytanu ey yukîa beynekumul adavete vel bağdae fil hamri vel meysiri ve yesuddekum an zikrillahi ve anis salah fe hel entum muntehun

92. Ve etîy’ullahe ve etîy’ur rasule vahzeru fe in tevelleytum fa’lemu ennema ala rasulinel belağul mubîn

93. Leyse alellezîne amenu ve amilus salihati cunahun fîma taîmu iza mettekav ve amenu ve amilus salihati summettekav ve amenu summettekav ve ahsenu vallahu yuhabbul muhsinîn

94. Ya eyyuhellezîne amenu le yebluvenne kumulluhu bi şey’im mines saydi tenaluhu eydîkum ve rimahukum li ya’lemellahu mey yehafuhu bil ğayb fe menî’teda ba’de zalike fe lehu azabun elîm

95. Ya eyyuhellezîne amenu la taktulus sayde ve entum hurram ve men katelehu minkum muteammiden fe ceazum mislu ma katele minen neami yahkumu bihî zeva adlim minkum hedyem baliğal ka’beti ev keffaratun taamu mesakîne ev adlu zalike sîyamel li yezuka ve bale emrih afallahu amma selef ve men ade fe yentekîmullahu minh vallahu azîzun zuntikam

96. uhîlle lekum saydul bahri ve taamuhu metaal lekum ve lis seyyarah ve hurrime aleykum saydul birri ma duntum huruma vettekullahellezî ileyhi tuhşerun

97. Cealellahul ka’betel beyteh harame kîyamel lin nasi veş şehral harame vel hedye vel kalaid zalike li ta’lemu ennellahe ya’lemu ma fis semavati ve ma fil erdî ve ennellahe bi kulli şey’in alîm

98. I’lemu ennellahe şedîdul îkabi ve ennellahe ğafurur rahîym

99. Ma aler rasuli illel belağ vallahu ya7lemu ma tubdune ve ma tektumun

100. Kul la yestevil habisu vet tayyibu ve lev a’cebeke kesratul habîs fettekullahe ya ulil elbabi leallekum tuflihun

101. Ya eyyuhellezîne amenu la tes’elu an eşyae in tubde lekum tesu’kum ve in tes’elu anha hîyne yunezzelul kur’anu tubde lekum afallahu anha vallahu ğafurun halîm

102. Kad seeleha kavmun min kablikum summe asbehu biha kafirîn

103. Ma cealellahu mim behîyrativ ve la saibetiv ve la vesîyletiv ve la hamiv ve lainnellezîne keferu yefterune alellahil kezib ve ekseruhum la ya’kîlun

104. Ve iza kîyle lehum tealev ila ma enzelellahu ve iler rasuli kalu hasbuna ma vecedna aleyhi abaena e ve lev kane abauhum la ya’lemune şey’ev ve la yehtedun

105. Ya eyyuhellezîne amenu aleykum enfusekum la yedurrukum men dalle izehtedeytum ilellahi mirciukum cemîan fe yunebbiukum bi ma kuntum ta’melun

106. Ya eyyuhellezîne amenu şehadetu beynikum iza hadara ehadekumul mevtu hîynel vesîyyetisnani zevaadlim minkum ev aharani min ğayrikum in entum darabtum fil erdî fe esabetkum musîybetul mevt tahbisunehuma mim ba’dis salati fe yuksimani billahi inirtebtum la neşterî bihî semenev ve lev kane za kurba ve la nektumu şehadetellahi inna izel le minel azimîn

107. Fe in usira ala ennehumestehakka ismen fe aharani yekumani mekamehuma minellezî nestehakka aleyhimul evleyani fe yuksimani billahi le şehadetuna ehakku min şehadetihima ve ma’tedeyna inna izel le minez zalimîn

108. Zalike edna ey ye’tu biş şehadeti ala vechiha ev yehafu en turadde eymanum ba’de eymanihim vettekullahe vesmeu vallahu la yehdil kavmel fasikîyn

109. Yevme yecmeullahur rusule fe yekulu ma za ucibtum kalu la ilme lenav inneke ente allamul ğuyub

110. İz kalellahu ya iysebne meryemezkur nî’metî aleyke ve ala validetik iza eyyedtuke bi ruhîl kudusi tukellimun nase fil mehdi ve kehla ve iz alemtukel kitabe vel hîkmete vet tevrate vel incîl ve iz tahluku minet tîyni ke hey’etit tayri bi iznî fe tenfuhu fîha fe tekunu tayram bi iznî ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi iznî ve iz huricul mevta bi iznî ve iz kefeftu benî israîle anke iz ci’tehum bil beyyinati fe kalellezîne keferu minhum in haza illa sîhrum mubîn

111. Ve iz evhaytu ilel havariyyîne en aminu bî ve bi rasulî kalu amenna veşhed bi ennena muslimun

112. İz kalel havariyyune ya îysebne meryeme hel yestetîy’u rabbuke ey yunezzile aleyna maidetem mines sema’ kalettekullahe in kuntum mu’minîn

113. Kalu nurîdu en ne’kule minha ve tatmeinne kulubuna ve na’leme en kad sadaktena ve nekune aleyha mineş şahidîn

114. Kale îysebnu meryemellahumme rabbena enzil aleyna maidetem mines semai tekunu lena îydel li evvelina ve ahîrina ve ayetem mink verzukna ve ente hayrîr razikîyn

115. Kalellahu innî munezziluha aleykum fe mey yekfur ba’du minkum fe innî uazzibuhu azabel la uazzibuhu ehadem minel alemîn

116. Ve iz kalellahu ya iysebne meryeme e ente kulte lin nasittehîzunî ve ummiye ilaheyni min dunillah kale subhaneke ma yekunu lî en ekîle ma leşse lî bi hakk in kuntu kultuhu fe kad alimteh ta’lemu ma fî nefsî ve la a’lemu ma fî nefsik inneke ente allamul ğuyub

117. Me kultu lehum illa ma emartenî bihî enî’budullahe rabbî ve rabbekum ve kuntu aleyhim şehîdem ma dumtu fîhim felemma teveffeytenî kunte enter rakîybe aleyhim ve ente ala kulli şey’in şehîd

118. İn tuazzibhum fe innehum îbaduk ve in tağfir lehum fe inneke entel azîzul hakîm

119. Kalellahu haza yevmu yenfeus sadikîyne sîdkuhum lehum cennatun tecrî min tahtihel enharu halidîne fîha ebeda radîyellahu anhum ve radu anh zalikel fevzul azîym

120. Lillahi mulkus semavati vel erdî va ma fîhinn ve huve ala kulli şey’in kadîr

MAİDE SÛRESİ MEALİ VE ANLAMI

Bismillâhirrahmânirrahîm

1.Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin.İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla, okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar, size helâl kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir.

2.Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ’be’ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.


3. Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah’a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

4. (Ey Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: “Size temiz ve hoş olan şeyler, bir de Allah’ın size verdiği yeteneklerle eğitip alıştırdığınız avcı hayvanların tuttuğu (avlar) helâl kılındı. Onların sizin için tuttuklarından yiyin. Onu (av için) salarken üzerine Allah’ın adını anın (besmele çekin). Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

5. Bu gün size temiz ve hoş şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâl, sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. Mü’min kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz kaydıyla; evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Her kim de inanılması gerekenleri inkâr ederse, bütün işlediği boşa gider. Ahirette de o, ziyana uğrayanlardandır.

6. Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

7. Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.

8.Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

9. Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, “Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vardır” diye vaatte bulunmuştur.

10. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir.

11.Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) kalkışmıştı da, Allah (buna engel olmuş) onların ellerini sizden çekmişti. Allah’a karşı gelmekten sakının. Mü’minler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.

12.Andolsun, Allah İsrailoğullarından sağlam söz almıştı. Onlardan on iki temsilci -başkan- seçmiştik. Allah, şöyle demişti: “Sizinle beraberim. Andolsun eğer namazı kılar, zekâtı verir ve elçilerime inanır, onları desteklerseniz, (fakirlere gönülden yardımda bulunarak) Allah’a güzel bir borç verirseniz, elbette sizin kötülüklerinizi örterim ve andolsun sizi, içinden ırmaklar akan cennetlere koyarım. Ama bundan sonra sizden kim inkâr ederse, mutlaka o, dümdüz yoldan sapmıştır.”

13.İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.

14. “Biz hıristiyanız” diyenlerden de sağlam söz almıştık. Ama onlar da akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını unuttular. Bu sebeple, biz de aralarına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kini salıverdik. Allah, ne yapmakta olduklarını onlara bildirecek!

15.Ey kitap ehli! Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. İşte size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap (Kur’an) gelmiştir.

16.Allah, onunla rızası peşinde olanları selâmet yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir.

17.Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular. De ki: “Şâyet Allah, Meryem oğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah’a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”

18.(Bir de) yahudiler ve hıristiyanlar, “Biz Allah’ın oğulları ve sevgili kullarıyız” dediler. De ki: “Öyleyse (Allah) size neden günahlarınız sebebiyle azap ediyor? Hayır, siz de O’nun yarattıklarından bir beşersiniz.” (Allah) dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunanların da hükümranlığı Allah’ındır. Dönüş de ancak O’nadır.

19. Ey kitap ehli! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada, “Bize ne müjdeleyici bir peygamber geldi, ne de bir uyarıcı” demeyesiniz diye, işte size (hakikatı) açıklayan elçimiz (Muhammed) geldi. (Evet,) size bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

20. Hani Mûsâ, kavmine demişti ki: “Ey kavmim! Allah’ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani içinizden peygamberler çıkarmıştı. Sizi hükümdarlar kılmıştı ve (diğer) toplumlardan hiçbirine vermediğini size vermişti.”

21.“Ey kavmim! Allah’ın size yazdığı kutsal toprağa girin. Sakın ardınıza dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar olursunuz.”

22.Dediler ki: “Ey Mûsâ! O (dediğin) topraklarda gayet güçlü, zorba bir millet var. Onlar oradan çıkmadıkça, biz oraya asla giremeyiz. Eğer oradan çıkarlarsa, biz de gireriz.”

23. Korkanların içinden Allah’ın kendilerine nimet verdiği iki adam şöyle demişti: “Onların üzerine kapıdan girin. Oraya girdiniz mi artık siz kuşkusuz galiplersiniz. Eğer mü’minler iseniz, yalnızca Allah’a tevekkül edin.”

24. Dediler ki: “Ey Mûsa! Onlar orada bulundukça, biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.”

25. Mûsa, “Ey Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebilirim. Artık bizimle, o yoldan çıkmışların arasını ayır” dedi.

26. Allah, şöyle dedi: “O hâlde, orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dönüp dolaşacaklar. Artık böyle yoldan çıkmış kavme üzülme.”

27. (Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti.

28. “Andolsun! Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan da ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”

29.“Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden olasın. İşte bu zalimlerin cezasıdır.”

30. Derken nefsi onu kardeşini öldürmeye itti de (nefsine uyarak) onu öldürdü ve böylece ziyan edenlerden oldu.

31.Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten âciz miyim ben?” dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu.


32.Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitap’ta) şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller (mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir.

33. Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır.

34.Ancak onları ele geçirmenizden önce tövbe edenler bunun dışındadırlar. Artık Allah’ın çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olduğunu bilin.

35. Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.

36. Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı daha kendilerinin (kâfirlerin) olsa da onu kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar, onlardan yine kabul edilmez. Onlara elem dolu bir azap vardır.


37. Ateşten çıkmak isterler ama ondan çıkabilecek değillerdir. Onlara sürekli bir azap vardır.

38.Yaptıklarına bir karşılık ve Allah’tan caydırıcı bir müeyyide olmak üzere hırsız erkek ile hırsız kadının ellerini kesin. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

39. Her kim de işlediği zulmünün arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse kuşkusuz, Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

40. Bilmez misin ki, göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’a aittir. O, dilediğine azap eder, dilediğini de bağışlar. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

41.Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler (münafıklar) ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar (Yahudiler) yalan uydurmak için (seni) dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir ve şöyle derler: “Eğer size şu hüküm verilirse, onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah, kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir. Onlara dünyada bir rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır.


42.Onlar, yalanı çok dinleyen, haramı çok yiyenlerdir. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onlardan yüz çevir. Onlardan yüz çevirecek olursan, sana asla hiçbir zarar veremezler. Eğer hükmedecek olursan, aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah, âdil davrananları sever.

43.Yanlarında, içinde Allah’ın hükmü bulunan Tevrat varken nasıl oluyor da seni hakem yapıyorlar, sonra bunun ardından verdiğin hükümden yüz çeviriyorlar? İşte onlar (kendi kitaplarına da, sana da) inanmış değillerdir.

44. Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah’a) teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb’e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah’ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar Tevrat’ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu hâlde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.

45. Onda (Tevrat’ta) üzerlerine şunu da yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edilir. Yaralar da kısasa tabidir. Kim de bu hakkını bağışlar, sadakasına sayarsa o, kendisi için keffaret olur. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.

46. O peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa’yı, önündeki Tevrat’ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat’ı doğrulayan, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak İncil’i verdik.

47. İncil ehli Allah’ın onda indirdiği ile hükmetsin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir.

48. (Ey Muhammed!) Sana da o Kitab’ı (Kur’an’ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık, Allah’ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.

49. Aralarında, Allah’ın indirdiği ile hükmet. Onların arzularına uyma ve Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından (Kur’an’ın bazı hükümlerinden) seni şaşırtmalarından sakın. Eğer yüz çevirirlerse, bil ki şüphesiz Allah, bazı günahları sebebiyle onları bir musibete çarptırmak istiyor. İnsanlardan birçoğu muhakkak ki yoldan çıkmışlardır.

50. Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?


51. Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.

52. İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah, yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar.

53.(O zaman) iman edenler derler ki: “Sizinle beraber olduklarına dair var güçleriyle Allah’a yemin edenler şunlar mı?” Bunların çabaları boşa çıkmıştır. Böylece ziyan edenler olmuşlardır.

54. Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.

55. Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resûlüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü’minlerdir.

56. Kim Allah’ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir.

57. Ey iman edenler! Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden dininizi alaya alıp oyuncak edinenleri ve öteki kâfirleri dost edinmeyin. Eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının.


58. Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu, şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.

59. De ki: “Ey kitap ehli! Sadece Allah’a, bize indirilene ve daha önce indirilmiş olan (ilâhî kitap)lara inandığımızdan ve çoğunuzun da fasıklar olmasından ötürü bizden hoşlanmıyorsunuz.”

60. De ki: “Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah’ın lânetlediği ve gazabına uğrattığı, içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru yoldan daha çok sapmışlardır.”

61. (Yanınıza) küfürle girip yine (yanınızdan) küfürle çıktıkları hâlde, size geldiklerinde “İnandık” dediler. Allah, onların saklamakta oldukları şeyi daha iyi bilir.

62.Onlardan çoğunun günahta, düşmanlıkta, haram yemede birbirleriyle yarıştıklarını görürsün. Yapmakta oldukları şey ne kötüdür!

63. Bunları, din adamları ve bilginler günah söz söylemekten ve haram yemekten sakındırsalardı ya! Yapmakta oldukları şey ne kötüdür!

64. Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lânete uğrasınlar! Hayır, O’nun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa, Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah, bozguncuları sevmez.


65. Eğer kitap ehli iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, muhakkak onların kötülüklerini örterdik ve onları Naim cennetlerine koyardık.

66.Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi. Onlardan orta yolu tutan bir zümre vardır. Ama onların birçoğunun yaptığı ne kötüdür!

67.Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, O’nun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah, seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.

68. De ki: “Ey Kitap ehli! Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz.” Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme.

69.Şüphesiz inananlar (müslümanlar) ile Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan (her bir grubun kendi şeriatında) “Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır” (diye hükmedilmiştir.)

70.Andolsun, İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Fakat her ne zaman bir Peygamber, onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir hükmü getirdiyse; onlardan bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler.


71. (Bu yaptıklarında) bir belâ olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra (tövbe ettiler), Allah da onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler. Allah, onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

72. Andolsun, “Allah, Meryem oğlu Mesih’tir” diyenler kesinlikle kâfir oldu. Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Kim Allah’a ortak koşarsa, artık, Allah ona cenneti muhakkak haram kılmıştır. Onun barınağı da ateştir. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.”

73. Andolsun, “Allah, üçün üçüncüsüdür” diyenler kâfir oldu. Hâlbuki bir tek ilâhtan başka hiçbir ilâh yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse, andolsun onlardan inkâr edenlere elbette, elem dolu bir azap dokunacaktır.

74. Hâlâ mı Allah’a tövbe etmezler ve O’ndan bağışlanma istemezler? Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

75.Meryem oğlu Mesih, sadece bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler geldi geçti. Onun annesi de dosdoğru bir kadındır. (Nasıl ilâh olabilirler?) İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz. Sonra bak ki, nasıl da (haktan) çevriliyorlar.

76. (Ey Muhammed!) De ki: “Allah’ı bırakıp da, sizin için ne bir zarara ne de bir yarara gücü yeten şeylere mi tapıyorsunuz? Oysa Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”


77.De ki: “Ey Kitap ehli! Hakkın dışına çıkarak dininizde aşırı gitmeyin. Daha önce sapmış, birçoklarını da saptırmış ve dümdüz yoldan da şaşmış bir milletin arzu ve keyiflerine uymayın.”

78.İsrailoğullarından inkâr edenler, Davud ve Meryem oğlu İsa diliyle lânetlendi. Bu, onların isyan etmeleri ve hadlerini aşıyor olmalarından ötürüydü.

79.İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!

80.Onlardan birçoğunun inkâr edenleri dost edindiklerini görürsün. Andolsun ki kendileri için önceden (ahirete) gönderdikleri şey; Allah’ın onlara gazap etmesi ne kötüdür! Onlar azap içinde ebedî kalıcıdırlar.

81. Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanıyor olsalardı, onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir.

82. (Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün. Yine onların iman edenlere sevgi bakımından en yakınının da “Biz hıristiyanlarız” diyenler olduğunu mutlaka görürsün. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır. Onlar büyüklük de taslamazlar.

83. Peygamber’e indirileni (Kur’an’ı) dinledikleri zaman hakkı tanımalarından dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün. “Ey Rabbimiz! İnandık. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenler (Muhammed’in ümmeti) ile beraber yaz” derler.

84. “Rabbimizin, bizi salihler topluluğuyla beraber (cennete) koymasını umarken, Allah’a ve bize gelen gerçeğe ne diye inanmayalım?”

85.Dedikleri bu söze karşılık Allah onlara, devamlı kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetleri mükâfat olarak verdi. İşte bu, iyilik yapanların mükâfatıdır.

86.İnkâr edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennemliklerdir.

87. Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.

88.Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.

89.Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.


90.Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.

91.Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?

92. Öyleyse Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin ve Allah’a karşı gelmekten sakının. Şayet yüz çevirirseniz bilmiş olun ki, elçimize düşen sadece apaçık tebliğdir.

93. İman edip salih ameller işleyenlere; Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur. Allah, iyilik edenleri sever.

94.Ey iman edenler! Andolsun, Allah sizleri, ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği av(lar) ile elbette deneyecek ki, görmediği hâlde kendisinden korkanı ayırıp meydana çıkarsın. Kim bundan (bu açıklamadan) sonra haddini tecavüz ederse, ona elem dolu bir azap vardır.

95. Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av hayvanı öldürmeyin. Kim (ihramlı iken) onu kasten öldürürse (kendisine) bir ceza vardır. (Bu ceza), Kâ’be’ye ulaştırılmak üzere, öldürdüğünün dengi olup, içinizden iki âdil kimsenin takdir edeceği bir kurbanlık hayvan; veya yoksulları yedirmek suretiyle keffaret; yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah, geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha böyle yaparsa, Allah ondan intikam alır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir.


96. Sizin için de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helâl kılındı. Kara avı ise ihramlı olduğunuz sürece size haram kılındı. Huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının.

97.Allah; Ka’be’yi, o saygıdeğer evi, haram ayı, hac kurbanını ve (bu kurbanlara takılı) gerdanlıkları insanlar(ın din ve dünyaları) için ayakta kalma (ve canlanma) sebebi kıldı. Bunlar, göklerde ve yerde ne varsa hepsini Allah’ın bildiğini ve Allah’ın (zaten) her şeyi hakkıyla bilmekte olduğunu bilmeniz içindir.

98. Bilin ki, Allah’ın cezası çetindir ve Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

99. Peygamberin üzerine düşen ancak tebliğdir. Allah, sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir.

100.(Ey Muhammed!) De ki: “Pis ile temiz bir olmaz. Pisin çokluğu hoşuna gitse bile.” Ey akıl sahipleri! Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.

101.Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde, sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın. Eğer Kur’an indirilirken bunlara dair soru sorarsanız size açıklanır. (Hâlbuki) Allah onları bağışlamıştır. Allah, çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)

102.Sizden önceki bir millet o tür şeyleri sordu da sonra o yüzden kâfir oldu.

103.Allah, ne “Bahîre”, ne “Sâibe”, ne “Vasîle”, ne de “Hâm” diye bir şey meşru kılmamıştır. Fakat, inkâr edenler Allah’a karşı yalan uyduruyorlar. Zaten çoklarının aklı da ermez.


104.Onlara, “Allah’ın indirdiğine (Kur’an’a) ve Peygamber’e gelin” denildiğinde onlar, “Babalarımızı üzerinde bulduğumuz din bize yeter” derler. Peki ya babaları bir şey bilmiyor ve doğru yolu bulamamış olsalar da mı?

105. Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir.

106. Ey iman edenler! Birinizin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar) sizden adaletli iki kişidir. Yahut; seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse, sizin dışınızdan başka iki kişi şahitlik eder. Eğer şüphe ederseniz, onları namazdan sonra alıkorsunuz da Allah adına, “Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz. Allah için yaptığımız şahitliği gizlemeyiz. Gizlediğimiz takdirde, şüphesiz günahkârlardan oluruz” diye yemin ederler.

107. (Eğer sonradan) o iki kişinin günaha girdikleri (yalan söyledikleri) anlaşılırsa, o zaman, bu öncelikli şahitlerin zarar verdiği kimselerden olan başka iki adam, onların yerine geçer ve “Allah’a yemin ederiz ki, bizim şahitliğimiz onların şahitliğinden elbette daha gerçektir. Biz hakkı da çiğneyip geçmedik. Çünkü o takdirde, biz elbette zalimlerden oluruz” diye yemin ederler.

108.Bu (usul), şahitliği lâyıkıyla yerine getirmeleri ve yeminlerinden sonra başka yeminlere başvurulacağından endişe etmelerini sağlamak için en uygun çaredir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve dinleyin. Allah, fasık toplumu doğruya iletmez.

109.Allah’ın, peygamberleri toplayıp “siz(den sonra davetiniz)e ne derece uyuldu?” diyeceği, onların da, “Bizim hiçbir bilgimiz yok. Gaybleri hakkıyla bilen ancak sensin” diyecekleri günü hatırlayın.

110.O gün Allah, şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara konuşuyordun. Hani, sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı, İncil’i de öğretmiştim. Hani iznimle çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapıyordun da içine üflüyordun, benim iznimle hemen bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle doğuştan körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani benim iznimle ölüleri de (hayata) çıkarıyordun. Hani sen, İsrailoğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman, ben seni onlardan kurtarmıştım da onlardan inkâr edenler, “Bu, ancak açık bir büyüdür” demişlerdi.

111.Hani bir de, “Bana ve Peygamberime iman edin” diye havarilere ilham etmiştim. Onlar da “İman ettik. Bizim müslüman olduğumuza sen de şahit ol” demişlerdi.

112.Hani havariler de, “Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?” demişlerdi. İsa da, “Eğer mü’minler iseniz, Allah’a karşı gelmekten sakının” demişti.

113.Onlar, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın. Senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona, (gözü ile) görmüş şahitlerden olalım” demişlerdi.


114. Meryem oğlu İsa, “Ey Allahım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir ki; önce gelenlerimize (zamanımızdaki dindaşlarımıza) ve sonradan geleceklerimize bir bayram ve senden (gelen) bir mucize olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızıklandıranların en hayırlısısın” dedi.

115.Allah da, “Ben onu size indireceğim. Ama ondan sonra sizden her kim inkâr ederse, artık ben ona kâinatta hiçbir kimseye etmeyeceğim azabı ederim” demişti.

116. Allah, kıyamet günü şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi insanlara, Allah’ı bırakarak beni ve anamı iki ilâh edinin, dedin?” İsa da şöyle diyecek: “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem, benim için söz konusu olamaz. Eğer ben onu söylemiş olsaydım, elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin.”

117. “Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin (dedim.) Aralarında bulunduğum sürece onlara şahit (ve örnek) idim. Ama beni içlerinden aldığında, artık üzerlerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen, her şeye hakkıyla şahitsin.”

118. “Eğer onlara azap edersen, şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, yine şüphe yok ki sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.

119. Allah, şöyle diyecek: “Bugün, doğrulara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gündür.” Onlara içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu büyük başarıdır.

120. Göklerin, yerin ve bunlardaki her şeyin hükümranlığı yalnızca Allah’ındır. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.

Osmaniye'de erkek cesedi! Bakan Yerlikaya'dan, şehit Müslüm Özdemir'in ailesine taziye ziyareti İlk oruç ne zaman tutulacak? Ramazan Bayramı ne zaman? Kayak başladı JAK sahaya indi