Alev Alatlı'dan seçimlerden sonra depremzedelere hakaret edenlere tepki: Kimsenin haddine düşmemeli
Yazar Alev Alatlı seçimlerde tercihini Cumhur ittifakı ve Erdoğan'dan yana kullandığı için depremzedeleri hedef alanlara tepki göstererek "Kimsenin haddine düşmemeli, abuk subuk giyinip de kalkıp depremzedelere laf etmek falan... "dedi.
Çok sayıda esere imza atan yazar Alev Alatlı, seçimlerde tercihini Cumhur ittifakı ve Erdoğan'dan yana kullandığı için depremzedeleri hedef alanlara ve hakaret edenlere tepkisini dile getirdi.
Alatlı "Kimsenin haddine düşmemeli, abuk sabuk giyinip de kalkıp depremzedelere laf etmek falan. Bunlar olmaz." ifadelerini kullandı.
Deprem felaketinin Türkiye'yi nasıl etkileyeceği konusunda düşüncelerini aktaran Alatlı, "Cana geldi diye çok üzüldüm. Cana geleceğine mala gelsin. Yaparız efendim, yaparız." dedi.
Alatlı'nın AA'ya verdiği röportajdan öne çıkanlar şöyle;
"Deprem felaketi çok ağır bir acı ama kırılma olarak görmüyorum. Marmara depreminde de çok arkadaşım ailesini kaybetti. Büyük bir acı ama kırıldık mı? Bu deprem daha ağır, hiç kuşkum yok ama biz de daha ağırız. Eskisi gibi değil. Şanslı olan bir tarafımız var. Türk devletinin daha organize bir dönemine denk geldik. 'Çok iyimsersin.' diyeceksiniz ama nasıl iyimser olmayayım ki? Ne kadar insanımızı kaybettik ama bu bizi öldürmeyecek. Buna izin vermeyiz. Biz kaç bin yıllık ulusuz. Ağlarsak birbirimize sarılır ağlarız, o kadar. Ucundan tutup düzeltmeye çalışırız.
"YOKMUŞ GİBİ DAVRANIRSAK BU SOYKIRIMDIR"
Allah göstermesin Türkiye'nin kendisine yönelik bir soykırım yapma ihtimalinden bahsediyorum ve bu ancak birbirimize kayıtsız kalırsak gerçekleşir yani depremzedeye kayıtsız kalırsan bu soykırımdır, öğrencilere kayıtsız kalırsan bu soykırımdır. Birbirimize destek olmalıyız. Birisi, birine durup dururken küfrediyor. Alırım paçasını aşağı, edemez. Küfredilene ben kayıtsız kalamam. Birisi çalıyor, çırpıyorsa ben kayıtsız kalamam. Bir daha yüzüne bakmam, onunla çay içmem. İnsanların kötülüğü tedip etmeleri lazım. Yokmuş gibi davranırsak bu soykırımdır.
"TÜRKİYE'NIN ÖNÜNDE AĞIR BİR DÖNEMEÇ VAR"
Laf ola beri gele. Biz ikiye bölünmeyiz. Hala aynı mantıyı, hepimiz aynı bulgur pilavını yeriz. Zor dönemden geçiyoruz. 100. yıla kadar dayandık. Yani kaç tane millet bu kadar ağır dönüşümden geçti. Benim çocukluğumda aynı Türkçeyi bile konuşmuyorduk. Bu noktadan sonra Türkiye'nin önünde ağır bir dönemeç var. Bunu almak zorundayız. Bu dönemeç en başta eğitimle ilgili bir dönemeç.
"KİMSENİN HADDİNE DÜŞMEMELİ"
Hukuk. Üçüncüsü ise hukukun hemen kolunda gideni; ahlak. Şaşırdık yani neye ahlak neye ahlaksız dememiz gerektiğini neredeyse unutmuş vaziyetteyiz. Bunu tekrar birbirimize hatırlatmamız lazım. Ahlakla birlikte zaten davranış gelecektir ister istemez ve tabii Türkçe. İyi bir eğitim için, hukuk için Türkçe gerek. Biz bunu yapabiliriz, birbirimize saygıyı tekrar harekete geçirebiliriz. Saygısızlıkla olmuyor, dur dinle. Üstelik büyük avantajlarımız var. Son tahlilde, birbirini seven bir ulusuz. Kınamamız gereken yeri bilerek... Kimi nerede, nasıl kınıyoruz? Utandırarak. Yani kimsenin haddine düşmemeli, abuk sabuk giyinip de kalkıp depremzedelere laf etmek falan. Bunlar olmaz. Nasıl cezalanacak? Halkın gözünden düşerek. Peki bunu nasıl belli edeceksin? Gördüğün zaman arkanızı döneceksiniz, çay içmeyeceksiniz. Hanımefendi diye numara yapmayacaksın. Can yakmayacaksın, dövmeyeceksin, sopalamayacaksın, küfretmeyeceksin ama 'Hadi evladım' diyeceksin. Bunu yapmak çok zor değil. Biz kendimize baktığımız zaman neyin iyi, neyin kötü olduğunu, neyin bizi mutlu ettiğini biliriz."