Son Dakika: Can Atalay'a ilişkin AYM ve Yargıtay'ın verdiği kararlar! Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'tan flaş açıklamalar: Krizler yeni anayasayla çözülür
Son Dakika: Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Can Atalay kararı sonrası Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında yaşananlar hakkında flaş açıklamalarda bulunan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Yüksek mahkemeler arasında astlık üstlük ilişkisi yok. Mesele hukuk içinde çözülecektir. Krizler yeni anayasayla çözülür" dedi. Hakim savcıların iş yükünün azaltılması için yeni çalışmaların yapılacağını açıklayan Tunç, yargının kalitesini artıracaklarını ifade etti.
Son Dakika: Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi'nin, Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararına uyulmamasına hükmederek ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunulması kararına ilişkin yeni açıklamalarda bulundu.
Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı (ATGV) Antalya Eğitim ve Sosyal Tesisi'nde düzenlenen Yargı Teşkilatı Toplantısı'nda konuşan Bakan Tunç, "Yüksek mahkemeler arasında astlık üstlük ilişkisi yok. Sorunun çözümü için adres yeni anayasayı hayata geçirmektir" diyerek yeni anayasanın gerekliliği konuşuna dikkat çekti.
Bakan Tunç'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Anayasanın birbiriyle çelişen birçok maddesi var. Kanun koyucunun iradesi dışında uygulanan veya uygulanmayan maddeleri var. Evet, AYM'nin kararları herkesi bağlar. Adliye mahkemelerinden verilen kararların son inceleme merciinin Yargıtay olduğu maddesi de var. Yüksek mahkemeler arasında astlık üstlük ilişkisi yok.
CHP'YE ÇAĞRI: OTURMA EYLEMİNE DEĞİL ÇALIŞMA EYLEMİNE İHTİYACIMIZ VAR
Sorunun çözümü yeni bir anayasa yaparak çelişkileri ortadan kaldırmaktan geçiyor. Anayasa değişikliği olmadan sorun kalıcı olarak çözülemez. TBMM'de grubu bulunan partilerimizin, milletvekillerimizin artık bu sorun karşısında duyarlı olacaklarına yürekten inanıyorum. Bizim TBMM'de oturma eylemine değil, çalışma eylemine ihtiyacımız var.
"SORUNLAR HUKUK İÇERİSİNDE ÇÖZÜLEBİLİR"
Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik yakışıksız ifadeleri kabul edebilmemiz mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Sorunlar hukuk içerisinde çözülebilir. Ancak birileri tarafından farklı boyuta çekilmek isteniyorsa farklı bir kasıt vardır. Bu mesele hukuk içinde çözülecektir."
"AMAÇLARI YARGIYA GÜVENİ SARSMAK, DEVLETE GÜVENİ SARSMAK"
Bazı olaylarda, birtakım bireysel bazı noktalarda, özellikle bazı davalar öne çıkarılarak tüm yargı mensuplarını töhmet altında bırakan açıklamaları hoş karşılamalarının mümkün olmadığını ifade eden Bakan Tunç, şöyle konuştu:
"Mesleğini gece gündüz çalışarak, ailesinden, çocuklarından fedakarlık yaparak çalışan kardeşlerimize büyük bir haksızlık. O nedenle biz bu haksızlığa da müsaade etmeyiz ama içimizde yanlış yapan olursa da işte bunun mekanizmaları var. Bunun mekanizmaları işler ve o sorun çözülmeye devam eder. O nedenle yargıya güvenin azaltılmasında, adalete güvenin sarsılmasında dezenformasyonlara hiçbir zaman müsaade etmeyeceğiz. Sosyal medya mahkemelerine müsaade etmememiz lazım. Özellikle sosyal medyada yargıyı yıpratmaya yönelik açıklamalara kesinlikle taviz vermeyeceğiz çünkü onların kastının ne olduğunu çok iyi biliyoruz: Yargıya güveni sarsmak, devlete güveni sarsmak.
"DEZENFORMASYONA DEVAM EDİN Mİ DİYECEĞİZ?"
Bu nedenle gazeteci unvanlı bir YouTuber çıkıyor, 'Ceren Özdemir'in katili açık cezaevine alındı. Yakında izne çıkıp serbest bırakılacak.' diyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan bir kişi, yüksek güvenlikli cezaevinde ve kesinlikle açık cezaevine çıkması mümkün değilken bu yalanı ortaya atıp milyonlarca kişi tarafından paylaşılmasını sağlayabiliyor. Ne niyetle yapıyor bunu? Adalete güveni sarsmak için yapıyor. Devlete güveni sarsmak için yapıyor. Buna müsaade edebilir miyiz? Elbette ki edemeyiz. Birisi çıkıyor, 'Yargıda çürümüşlük var.' şeklinde bir yalanı ortaya atarak özellikle bütün yargı mensuplarımızı töhmet altında bırakan bir açıklama yapabiliyor. Bunu hoş mu karşılayacağız? 'Buyurun, yalanları söyleyin. Dezenformasyona devam edin. Yargı mensuplarımızı, bu fedakarca çalışan yargı mensuplarımızı yıpratın mı diyeceğiz?' Buna müsaade edemeyiz."
Tunç, bu dezenformasyona ve Türk Ceza Kanunu'nda unsurlarını taşıyan bu suçlara yargı el koyduğunda basın hürriyetinden bahsedildiğine dikkati çekerek, basın hürriyetinin sınırlarını gayet iyi bildiklerini vurguladı.
"DÜŞÜNCE AÇIKLAMALARINA SONUNA KADAR SAYGILIYIZ"
Basının özgür olduğunu, düşünce ve ifade özgürlüğünün sonuna kadar yanında olduklarını, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak için çok mücadele ettiklerini dile getiren Tunç, "'Dezenformasyona hayır' diyoruz ama düşünce açıklamalarına sonuna kadar saygılıyız. Bu nedenle bundan sonraki süreçte de yargımızın yıpratılmasına yönelik açıklamalara yerinde ve zamanında başsavcılıklarımızın basın iletişim büroları aracılığıyla cevap vermeleri gerekir." ifadelerini kullandı.
Tunç, özellikle son zamanlarda düzenlenen operasyonların yargının talimatıyla yapıldığına, bir kısım çevrelerin ise "Emniyet yakalıyor, yargı bırakıyor." dediğine işaret eden Tunç, şunları kaydetti:
"Böyle bir şey yok. Bu, kesinlikle yanlış bir algı. Emniyet, zaten yargının talimatlarıyla bunu gerçekleştiriyor. Dolayısıyla biz suçla mücadelede İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığımız, hep beraber birlikte vatandaşlarımızın huzuru için çalışıyoruz. Cumhuriyet başsavcılarımız, kendilerine gelen ihbarları titizlikle inceliyor ve suçlunun üzerine kararlılıkla gidilmesi talimatlarını veriyor. Bu anlamda da Türkiye'yi huzurlu bir geleceğe kavuşturmanın gayreti içerisinde, her türlü terörden arınmış, kadına şiddetin olmadığı, uyuşturucu tüccarlarının olmadığı ve herkesin bu anlamda geleceğe huzurla baktığı bir Türkiye inşası için el ele, kol kola çalışmaya devam edeceğiz."