Haber Global ekranlarında yayınlanan Buket Aydın ile Yüz Yüze'nin bu haftaki konuğu SONAR Genel Müdürü Hakan Bayrakçı
Haber Global ekranlarında yayınlanan Buket Aydın ile Yüz Yüze'nin bu haftaki konuğu SONAR Genel Müdürü Hakan Bayrakçı gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bayrakçı, "HDP açıktan Millet ittifakına destek verirse asla seçim kazanamaz" ifadelerini kullandı.
Haber Global ekranlarında yayınlanan Buket Aydın ile Yüz Yüze'nin bu haftaki konuğu SONAR Genel Müdürü Hakan Bayrakçı oldu.
Hakan Bayrakçı, Buket Aydın'a yaptığı açıklamalarda "HDP açıktan Millet ittifakına destek verirse asla seçim kazanamaz" dedi.
Bayrakçı, 11 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili de "İlk birkaç gün siyasi iktidar da şaşırdı. Böyle büyük bir depremi 50 Amerika bile zor toplardı. Bu normal bir deprem değil, aşağı yukarı kıyamet kopuyor. Tabi ki aksaklıklar ve değişiklikler oldu. Böyle bir şeyi eleştirmek de var, bunu ben kullanırım deyip tepe tepe kullanmak da var. Doruğa çıkan kutuplaşma ve bunu artık siyasiler de yapmıyor, vatandaşta da bu başladı. Özellikle de biraz mürekkep yalamış insanlarda başlamış. Önce buna bakıyorlar." ifadelerini kullandı.
Bayrakçı, 6'lı masanın adayı konusunda da "Aday konusunda, 6'lı masa hatalı. Bunda tartışılacak bir şey yok, bu şok yani. Çok tanınmış birisi aday bile olsa, 3 ay kala olur mu? Yıpranmasın demelerinin de anlamı yok. Yıpranacak birisi aday olmasın zaten. 21 yıldır Cumhurbaşkanı ortada. Böyle birinin karşısına aday çıkaracaksınız ama ortada yok." açıklamasında bulundu.
Hakan Bayrakçı'nın açıklamalarından önemli başlıklar şu şekilde:
"İnsanların psikolojisini anlamaya çalışıyorum ve anlıyorum da. Yüz binlerce insan göçük altında kaldı. Bu olayda çok siyasi yaklaşımlar oldu. Kimisi mahvettiniz modunda, kimisi de konuşmayın fazla, her şey harika modunda ama ikisi de değil. İki yaklaşım da doğru değil. Kasıtlı eleştiri olmamalı.
SİYASİ GÖRÜŞLER, İNSAN KAVRAMININ ÖNÜNE GEÇTİ
Hangi siyasi görüşten olursa olsun, çok eski tanıdığım biriyse olumlu ya da olumsuz bir yorum yapmak istemiyorum. Haluk Levent'i 25 yıldır tanırım. Çok bir yakınlığım yok ama selamım var. Son dönemlerde, insanlar eskiden Fenerbahçeli, Beşiktaşlıydı. Bu bir ayrımdı. Şimdi her şey siyasi görüşle eşdeğer görülüyor. Şimdi insan kavramının önüne geçti.
Dünya iyisi bir insan, sizinle aynı siyasi görüşte değilse saydırıyorlar. İnsanlığıyla ilgili bir gram bir ölçü alınmıyor. Bu olayda bu durum çok devreye girdi.
VATANDAŞLAR ARASINDA KUTUPLAŞMA BAŞLADI
İlk birkaç gün siyasi iktidar da şaşırdı. Böyle büyük bir depremi 50 Amerika bile zor toplardı. Bu normal bir deprem değil, aşağı yukarı kıyamet kopuyor. Tabi ki aksaklıklar ve değişiklikler oldu. Böyle bir şeyi eleştirmek de var, bunu ben kullanırım deyip tepe tepe kullanmak da var. Doruğa çıkan kutuplaşma ve bunu artık siyasiler de yapmıyor, vatandaşta da bu başladı. Özellikle de biraz mürekkep yalamış insanlarda başlamış. Önce buna bakıyorlar.
İlk etapta Hatay'a yetişilemedi. Bunu, Hatay'a faydalı olmak için bir şeyler önermek adına konuşmak var bir de bununla dalga geçer gibi üzerinde tepinmek var. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın insanlık ikinci planda. Bu olayda bu çok sırıttı.
ÜMİT ÖZDAĞ'IN DEPREM BÖLGESİNE İLİŞKİN SÖYLEMLERİ
Ümit Özdağ'ın Zafer Partisi bir 6-7 ay öncesine kadar anketlerde pek yoktu. Anketlerde 'diğer' bölümünün içindeydi. 1'i geçtiği zaman 'diğer'den çıkar. Zafer Partisi, 2'leri geçti. Çok da düşünecek bir şey yok. Birincisi Suriyeliler yaklaşımı, ikincisi de Mansur Yavaş aday olsun dediği için. Bunlardan sonra bir anda puanları yükseldi.
Bir siyasetçi olarak nereden yürüdüyseniz onu sürdürmek zorunda kalırsınız. Siyaseten anlıyorum ama bu aşamada söyledikleri doğru mu, değil mi tartışma konusu. Partisi için doğru olduğunu düşünmüş olabilir ama fazla kaçtı.
Deprem bölgesindeki liderlerin tavrı, anketlere de yansıyacak ama bunu şu an ölçemeyiz. Bekliyoruz, ne ölçüde kime ne yansıyacağını göreceğiz, ben de merak ediyorum. 1999'un siyasi sonuçlarını biliyorum. Bu genel anlamda iktidarı yıpratan bir olay ama bunu, diyelim, şu kadar zararla atlatabilirsiniz ya da bu kadar zararla. Bunu nasıl götüreceklerini gözlüyorum ve bu seçmene nasıl yansıyacak, göreceğiz.
Bir tahminim oluşacak. Algı bakımından bir çaba bir gayret var. Gecikilse de bazı konularda organize olundu ama mutlaka yansıyacak.
Şimdi, muhalefet 8-10 ay önce epey puan yükseltti. Son 5-6 ayda da AK Parti yükselişe geçti. TOKİ, dolar durgunluğu, TOGG, asgari ücret vesaire... Masadaki aday gecikmesinden de anladık da bu seçim, muhalefet için çantada keklik değil. Tam bu alanda deprem oldu.
"KILIÇDAROĞLU'NU EN SONUNDA KABUL ETMEK ZORUNDA KALACAKLAR"
Aday konusunda, 6'lı masa hatalı. Bunda tartışılacak bir şey yok, bu şok yani. Çok tanınmış birisi aday bile olsa, 3 ay kala olur mu? Yıpranmasın demelerinin de anlamı yok. Yıpranacak birisi aday olmasın zaten. 21 yıldır Cumhurbaşkanı ortada. Böyle birinin karşısına aday çıkaracaksınız ama ortada yok.
Masa, en çok oy alacak kişi aday olsun konseptini belki gündeme getirebilirlerdi ama Kılıçdaroğlu ısrarla aday olmak istediği için bu olay gündeme getirilemedi. Muhalifler de istemiyor, bu sebeple adaylık meselesi bu kadar gecikti. Israrla Kılıçdaroğlu aday olmak istediği için en sonunda kabul etmek zorunda kalacaklar. Muhalif seçmenler adına söylüyorum, bunu eleştirene değil bunu yapana kızmak gerekir. Aday ortada olsaydı o deprem bölgesinde kalırdı, çadırda kalırdı.
6'lı masa, şimdi aday açıklarsa da tepki çekecek durumda. Şöyle, şu anda veya yarın adayımızı söyleseler, herkes insaf der, şimdi mi olur derler. Biraz beklenecek, 15 belki 20 gün. Daha aday belli olmadan seçimden kaçamazsın demek tutarlı olmuyor.
"HDP FLÖRTÜ AÇIK BİR ŞEKİLDE SEYREDİLDİĞİ MÜDDETÇE BU SEÇİM KAZANILAMAZ"
Kılıçdaroğlu, başından beri HDP'ye yakın bir duruş sergiledi. Biri, bazı muhalif insanlarda şöyle bir düşünce var, "HDP'nin yüzde 11'i olmazsa kazanamayız" bu düşünceyle yakınsa bu teknik bir yanlış. Neden? AK Parti ile MHP'nin oy toplamı yüzde 52,5, bu sefer de muhalefete oy versem diyen yüzde 10'u olsa. Milliyetçilik şu anda yükseliyor her yerde.
Bunun içinden milli sebepler nedeniyle Kemal Bey'e oy verilemez bir durum söz konusu oldu, HDP takıntısı nedeniyle. Aynı kitle Yavaş'a veririm diyor, MHP kökenli olduğu için milliyetçi bulunuyor, tek sebep de bu. Kılıçdaroğlu'nun HDP hassasiyeti yüzde 11 ile ilgiliyse matematiksel bir sıkıntı.
İkincisi, HDP'nin fikirlerini beğeniyordur, o yüzden yakınım diyorsa bunu eleştiremem ama ben bu sebeple yakın durduğunu sanmıyorum. HDP olmazsa seçim alamayız saplantısından dolayı.
HDP'nin içinde olduğu bir aday, Türkiye'de kazanamaz. AK Parti seçmeninden, 5-10 puan almadan bu seçimi kazanamazsınız. Bütün muhalefetin oyu yüzde 47,5. Bu HDP flörtü açık bir şekilde seyredildiği müddetçe bu seçim kazanılamaz. Ben HDP yerinde olsam açıkça destek vermem çünkü onlar muhalefeti istiyor. O zaman susacaksın ki oyları yükselsin.
PKK denilince akla ilk gelen yüzde 70 seviyede, kin, nefret, düşmanlık... Bu konu bu hale gelmiş durumda.
Büyük felaket nedeniyle halkta bir birlik oldu ama yardımlarda bile, mesela iktidarı eleştirecek birisi varsa o röportaj yapılmıyor, ya da muhalif kanal iktidarı övecek birini es geçiyor, sebebi de izleyici irrite olur diye.
Hala oradaki depremzedeye bile yandaş mı, muhalif mi diye bakıyorlar. Gördüğüm en büyük sorun bu. Önce insan kavramı ikinci plana düşmüş durumda. Halk, önce yardım etmeyi düşündü. Bu biraz teselli oldu, önce insan olduğunu düşündüler. Sosyal medya bu acımasızlığı en üst düzeyde yapıyor.
DEPREM SONRASI İSTİFA TARTIŞMALARI
Bizim ülkemizde istifa ya da intihar gibi kavramlar yok. Mesela Japonya'da insanlar istifa ediyor hatta intihar bile edebiliyor. Dünya BM istatistiklerine göre intiharların en düşük olduğu ülkelerden birisi Türkiye'dir. Konu dinden ziyade, sosyokültürel ve etnik sebeplerden kaynaklanıyor. Osmanlı Devleti'nde böyle bir kültür yok. Çok nadir görürsün. Bir kere Süleyman Soylu istifa etti, kabul edilmedi o da. Daha çok Avrupa'da var. Burada istifa olduğunda, beceremedi, gitti denir.
MARMARA DEPREMİ'NDEN KORKUYOR MU?
Depremden korkmak. İnsan bazen kendisi için korkmayabilir ama ailesi için de korkar. Korku, kişinin sadece kendisi için değil. Korkmuyorum diyen yalan söyler. Anketlerde yüzde 91 İstanbul'dakiler korkuyorum dedi. Cesaret korkusuzluk demek değildir, cesaret bir şeyi korktuğu halde yapmaktır.
İSTANBUL'DA YÜZDE 90 EVİNİN KONTROLÜNÜ YAPTIRMAMIŞ
İstanbul'da insanların çoğu evlerinin depreme dayanıklı olup olmadığının farkında değil. İstanbul'un yüzde 90'a yakını evinin kontrollerini yaptırmamış. Biri de bana dese ki, yaptırsam ne yapacağım diye, cevap veremem. İstanbul'dan gitme isteği var insanlarda bunu biliyorum. En az 5'te 1'i gitmek ister.
DEPREM UZMANLARININ AÇIKLAMASI
Onların bu konudaki ısrarı olmasa, bunu demelerinin şu faydası var. Merkezi hükümet başka, İstanbul'da yerel yönetim başka. Bu herkesi harekete geçirebilecek bir tehdit, bilimsel bir şey. 200 senede bir kırılan bir şey. Tsunami olmuş, Marmara Depremi'nde. 200 yılda bir oluyor. Bui madem biliniyor, bunu hocalar toplumun önüne koyacak."