Ekrem İmamoğlu'nun ikinci emniyet ifadesi ortaya çıktı!
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Kent Uzlaşısı" soruşturması kapsamında emniyette verdiği ikinci ifadesinde suçlamaları reddetti. İmamoğlu, "Bu soruyu ahlaksız ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, hakkında yürütülen "Kent Uzlaşısı" soruşturması kapsamında emniyette verdiği ikinci ifade ortaya çıktı.
İmamoğlu’nun ifadesi, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince yürütülen "yolsuzluk" soruşturması kapsamında, gözaltında tutulduğu Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde alındı. İfade süreci 5 saat sürdü.
İmamoğlu'nun ifadeleri şu şekilde:
("Terör örgütleri içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren akrabanız veya yakınınız var mı") sorusuna,
"Türkiye Cumhuriyet Devleti ve Milleti aşığı bir kişiyim. Öyle bir ailede doğdum büyüdüm, ben hiç kimse ile vatan sevgisi konusunda yarışmam.
Çünkü her vatandaşı vatansever olarak kabul ederim. Ama bana göre milletini vatanını ve bayrağını benden çok seven yoktur. Bu soruyu de yukarıdaki soru gibi ahlaksız ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum.
"HAKKINI YEDİRMEYENİ SEVER"
Hak yemem, Hakkımı da yedirmeme prensibimi milletimiz çok iyi bilir. Milletimiz de hak yiyeni sevmez, hakkını yedirmeyeni sever. Bu prensiple milletimizin bu gün itibari ile sorumluluk alarak hak mücadelesini en üst seviyede vereceğine olan inancımla ifade ediyorum ki Milletimiz büyüktür. Bu iftiralar milletimizin bağrında ki duvarlara çarpıp geri dönecektir.
19 Mart 2025 sabah saat 06:00 itibari ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık konutu kapısına yüzlerce çok sevdiğim polisimizi yığarak güneş doğmadan yasaya uygun olmayan bir şekilde göz altına alınma girişimi metodunu tümüyle kınıyorum. İfade etmeliyim ki işlemi yürüten polislerin nezaket dışında hiçbir davranışı da olmamıştır.
"BÜYÜK BİR BEDEL ÖDETMİŞTİR"
Ancak bu talimatı veren kişi ve şürekası Türkiye’ye çok büyük bir bedel ödetmiştir. 4 gündür nezarette bulunan bir kişi olarak yürütülen soruşturmaların içinin boş, ahlak sınırlarını aşan uydurma sorularla dolu en güçlü dayanağını gizli tanıkları bağlamış göz altına 3-5 gün kala Masak raporlarıyla doldurulmuş, tarihe kara bir leke olarak geçecek süreç yaşatılmıştır.
Bu süreç Türkiye’nin itibarını zedelemiştir. Hukuk ve Adalet duygularını vatandaş nezdinde yerle bir etmiştir. Ekonomisini alt üst etmiştir. Gençlerin umudunu perişan etmiştir.
Elbette bu süreci yöneten insanlar ve yöneticisinin, yüce yaradan huzurunda hem de bu dünyada hukuk önünde hesap vereceği günler yakındır. Aynı kişi ve şürekası yine bir başka Ramazan ayında 2019 da 6 Mayısta gözünü kırpmadan kul hakkı yiyerek Milletin iradesini gasp etmiştir.
2025 yılına geldiğimizde aradan 6 yıl geçmesine rağmen yediği demokrasi tokadının şiddetini anlayamamış hala bel atı oyunlarla mert olmayan anlayışı ile milletin iradesini gasp etmeye kul hakkı yemeye devam etmektedir.
Milletimiz bunu görmektedir. Milletimizin vicdanı adaleti gereken cevabı mutlaka sandıkta verecektir. Göz altına alınmadan oluşturulan –uydurma altı soruşturma 30 yıla yakın hapis cezası istemi iptal edilen 31 yıllık diploma sadece göz altından bir gün önce açılan kreşleri kapatmaya yönelik şahsıma tebliğ edilen soruşturma.
Ben ülkemiz için büyük tehdit haline gelen sürecin milletimiz tarafından anlaşılması için elimden geleni yapacağım. Dünden bu günü milyon kat milletimizin gücünü arkamda daha fazla hissediyorum.
"CESARETİMİN TARİFİNİ YAPAMAM"
Cesaretimin tarifini dahi yapamam. Koltuğunu korumak için her şeyi yapmayı kendine hak gören ve milletimize ait olan her şeyin; diplomanın, mülkiyetin, şirketlerin, yeşil alanların, okulların, boğaz kıyılarının kendine ait olduğunu düşünen bu zihniyetten Ülkemizin bir an önce kurtulması şarttır.
Aksi takdirde insanlarımızın geleceği tehdit altındadır. Bugün vermiş olduğum ifade de görüyorum ki beni ve arkadaşlarımı akla hayale gelmeyecek suçlama ve iftiralarla bir yol tercihi yapılmaktadır. Ben Anadolu’nun bağrından çıkmış devletinin birlik ve bütünlüğüne bağlı, Trabzon’un 40 haneli bir köyünde doğmuş, bir çocuğun İstanbul’a Büyükşehir Belediye Başkanı olmasını sağlayan Cumhuriyete olan bağlılığını her koşulda ifade eden Atatürk’ün emaneti Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir prensibini kamu hizmetinde asla –unutmayan demokrasi aşığı bir kişi olarak bu süreci önüme koyan herkesi en üst seviyede kınıyor, hakkımı ömrüm boyunca hukuki yollardan arayacağımı beyan ediyorum.
Hak yemem, Hakkımı da yedirmeme prensibimi milletimiz çok iyi bilir. Milletimiz de hak yiyeni sevmez, hakkını yedirmeyeni sever. Bu prensiple milletimizin bu gün itibari ile sorumluluk alarak hak mücadelesini en üst seviyede vereceğine olan inancımla ifade ediyorum ki Milletimiz büyüktür. Bu iftiralar milletimizin bağrında ki duvarlara çarpıp geri dönecektir."