Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Suriye'ye yaptığı saldırılara ilişkin açıklamada bulundu

Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in, dün Suriye'de gerçekleştirdiği saldırıların, Tel Aviv yönetiminin çatışmadan beslenen dış politika anlayışından başka bir izahının bulunmadığını bildirerek, şu açıklamayı yaptı:

"İsrailli bakanların ülkemize yönelik provokatif beyanları, içinde bulundukları ruh halinin yanı sıra fundamentalist ve ırkçı İsrail hükümetinin saldırgan ve yayılmacı politikalarını yansıtmaktadır."

"İSRAİL ÇATIŞMADAN BESLENEN DIŞ POLİTİKA ANLAYIŞINA SAHİP"

Bölgenin barış, istikrar ve refahı için büyük umut vaat eden ve tüm dünya tarafından desteklenen Suriye ve Lübnan’daki gelişmelerden İsrail’in neden rahatsızlık duyduğunun sorgulanması gerektiğinin altı çizilen açıklamada, "Suriye sahasında kendisine yönelen herhangi bir provokasyon veya saldırı bulunmamasına rağmen, İsrail’in dün gece birçok noktaya eş zamanlı olarak düzenlediği hava ve kara saldırılarının, İsrail’in çatışmadan beslenen dış politika anlayışından başka bir izahı bulunmamaktadır." değerlendirmesi yapıldı.

Yapılan açıklamada, İsrailli bakanların, Türkiye’yi hedef alarak, "Gazze’de işledikleri soykırımı", "Filistin halkına karşı sürdürülen topyekün savaşı", "yerleşimci terörünü", Batı Şeria’yı ilhak niyetini, Suriye ve Lübnan’a yönelik saldırılarının arkasındaki yayılmacı emellerini gizlemelerinin mümkün olmadığı belirtildi.

"İSRAİL BÖLGE GÜVENLİĞİ İÇİN EN BÜYÜK TEHDİT"

Bölge ülkelerinin toprak bütünlüğüne ve milli birliğine kast eden saldırılarıyla İsrail'in bölgenin güvenliği için "en büyük tehdit haline" geldiği belirtilerek, Tel Aviv yönetiminin bölgede "stratejik destabilizatör" olarak hem kargaşaya neden olduğu hem de terörü beslediğine dikkat çekildi.

Açıklamada, söz konusu nedenler göz önüne alınarak tüm bölgede güvenliğin tesisi için İsrail'in öncelikle yayılmacı politikalarından vazgeçmesi, işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Suriye’de istikrarın tesisine yönelik çabaları baltalamayı bırakmasının önemine değinildi.

Öte yandan açıklamada, uluslararası toplumun, "İsrail’in giderek artan fütursuz saldırganlığına" engel olunması bağlamındaki sorumluluğunu üstlenmesinin önem taşıdığı aktarıldı.