CHP İstanbul İl Başkanlığı bina bedeli muamması
Av. Engin Akın yazdı...
Son birkaç gündür, görsel, yazılı, sosyal medyada en fazla konuşulan konulardan biri de çanta dolusu nakit döviz cinsinden paranın CHP ve İmamoğlu ile bağlantılı kişilerce bir büroda (avukatlık bürosu olduğu iddia ediliyor) sayılarak teslimidir.
Bu konuda CHP İstanbul İl Başkanlığı aynen şu açıklamayı yaptı:
Söz konusu görüntüler şu an Sarıyer ilçesi sınırlarındaki CHP İstanbul İl başkanlığı binasının 2019 yılında satın alınmasıyla ilgilidir. Açıklamada sunulan evrak da bunun kanıtıdır. Evrakın düzenleme tarihi 9 Aralık 2019’dur. Güvenlik kamerası görüntüleri her ne kadar 10 Aralık 2019’u gösterse de gerçek tarih evraktan da anlaşılacağı üzere 9 Aralık 2019’dur. 4,5 yıl sonra servis edilen görüntülerin amacı kuşkusuz Cumhuriyet Halk Partisi ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik olumsuz algı yaratma çabasıdır. Hele hele 4,5 yıl önceki olayı, 4 Kasım 2023 tarihinde yapılan CHP Kurultayı ile ilişkilendirmek eşyanın tabiatına aykırıdır. Güvenlik kameraları görüntülerinin kayda alındığı yer CHP İstanbul İl Başkanlığı binası değil, mal sahibinin avukatı Gökhan Taşkapan’ın avukatlık ofisidir. Bu görüntülerin söz konusu avukatın bilgisi dahilinde sızdırıldığı alenidir. Görüntüler kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Ayrıca kişisel verilerin korunmasına muhalefet edilmiştir. Bu vesile ile hem söz konusu avukat hem de bu görüntüleri yayanlar hakkında suç duyurusunda bulunulacaktır. Kaldı ki görüntülerde mal sahibi kişi de görülmektedir. Avukat, daha önce de bu görüntüleri, bir suç unsuruymuş gibi bazı CHP İstanbul İl yöneticilerine göstererek şantaj yapmak istemiş ama karşılık alamamıştır. Görüntülerdeki kişilerden eski il başkan yardımcısı Özgür Nas, eski il başkan danışmanı Can Poyraz ve İBB CHP Meclis üyesi Fatih Keleş, CHP Genel Merkez ile İstanbul İl Başkanlığı arasında binanın satın alma sürecini koordine eden kişilerdir. Ayrıca İl Binası’nın satın alınması konusunda, 2019 yılı yazında ‘Bir Tuğla da Sen Koy’ isminde bağış kampanyası yapılmıştır. Söz konusu bağış kampanyasının reklam filmi açık kaynaklardan görülebilir. Görüntüler, 9 Aralık 2019 tarihinde mal sahibine kapora ödenmesine ilişkindir
Bunun kapora ödemesi olduğunu kanıtlamak için de şu görsel paylaşılmıştır:
Diğer taraftan ise o dönemde CHP’nin avukatı olan Mustafa Kemal Çiçek’in ısrarla ve defalarca söz konusu bina alım bedelinin tamamının (tapu senedinde belirtilen resmi satış bedeli üzerinden) banka hesabından satıcıya havale edildiğini belirtmiş ve benim 12.03.2024 tarihli Başak Şengül’le Doğru Yorum (TV100) programında konuyu sormam üzerine, bu binanın alınmasından evvel lisanslı bir kuruluşça gayrimenkul değerlendirmesinin de yapılmış olduğunu beyan etmiştir.
Dolayısıyla İstanbul İl Başkanlığı’nın yapmış olduğu açıklama kamuoyunu tatmin etmekten oldukça uzaktır. Şöyle ki Av. Mustafa Kemal Çiçek’in söylediğine göre 14 ayrı bağımsız bölümden oluşan binanın maliyeti, tapu harç masraflarıyla birlikte 25 Milyon TL civarındadır. Nitekim kamuoyu ile paylaşılan tapu senedindeki edinme değeri ile bu açıklama örtüşmektedir.
"24 MİLYON İÇİN 15.5 MİLYON KAPORA HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA UYGUN DEĞİL"
Öncelikle belirtmek isterim ki; 24 Milyon TL değerindeki bir taşınmaz için 15.510.000,00 TL kapora verilmesi hayatın olağan akışına uygun değildir. Zira kapora ödemesinin uygulamada amacı, sözleşmenin kurulması aşamasında tarafların işlemden caymasını engellemek, cayma halinde ise verilen bedelin istenilememesidir. Dolayısıyla bu kadar büyük miktarda kapora verilmesi mümkün gözükmemektedir. Bir diğer husus ise adi yazılı belgede kapora veya cayma akçesi ibaresi geçmemekte, 14 adet bağımsız bölüm satışına ilişkin ödeme yapıldığı yazmaktadır. Yine ödemeler döviz cinsinden para ile yapılmış olmasına rağmen yapılan ödemede bu noktaya hiç yer verilmemiştir; yani teslim edilen paranın hangi miktarda döviz cinsinden kaç TL’ye karşılık geldiğine ilişkin hiçbir ibare yoktur.
"BU PARANIN GERÇEK KAYNAĞI KİM VEYA KİMLER?"
Bırakınız CHP gibi köklü kurumsal bir siyasi partiyi, en küçük bir şirkette dahi teslim ve tesellüm tutanakları detaylı şekilde tutulur, bu tutanaklarla neyin kime teslim edildiği yazılır. O zaman sormak isteriz ki CHP adına bu paraları teslim edenlerin CHP’yi temsil yetkisi var mı? Temsil yetkileri yoksa bunlara bu para kim tarafından ve nasıl teslim edildi? Ortada bir teslim tesellüm tutanağı var mı? Bu belgeler Parti İl Başkanlığı ve Genel Merkezde var mı? Madem görüntülerdeki paralar bağış parası, TL cinsinden açılan hesaplara yardımlar yapıldığına göre belgelendirilmiş ve kesin hesapta gösterilmesi gereken yardım tutarı ne kadardır? Bu yardım paraları dövize çevrilmişse bunu kim, nasıl yaptı? Bu kadar fazla nakit (fiziki) para Parti İl Başkanlığı Binasında mı muhafaza edildi yoksa başka yerden mi geldi? Yani CHP Genel Merkezindekilerin veya İstanbul İl Başkanlığı’ndakilerin bu para ile bir teması, resmi işlemi oldu mu? Ve asıl soru: BU PARANIN GERÇEK KAYNAĞI KİM VEYA KİMLER???
"GAYRİMENKUL DEĞERLENDİRMESİ YAPILMADI MI?"
Av. Mustafa Kemal Çiçek’in açıklamalarından hareket edilecek olursa, taşınmazın tüm bedeli resmi yolla yani banka havalesi ile satıcıya gönderildiğine göre bu nakit ve elden ödeme neyin ödemesidir? Burada bir ihtimal akıllara gelmektedir: Mustafa Kemal Çiçek, taşınmazın bedelini 25 Milyon TL olarak bilse de kendisinden gizlenen bir şey vardır, o da taşınmaz gerçek değerinin 39,5 Milyon TL olduğudur. Yani kaynağı muamma olan 14,5 Milyon TL kendisinden de gizlenmiş olabilir. Ama burada da açıkta kalan bir husus vardır: Koskoca CHP bu binayı almadan evvel lisanslı bir kuruluş tarafından gayrimenkul değerlendirmesi yaptırmadı mı? Bunu yaptırdıysa çıkan bedel ne? Yaptırmadıysa zaten asıl kıyamet burada kopmalı. Bir ticaret şirketi dahi, bir taşınmazı sermaye olarak şirkete geçirecekse öncelikle lisanslı bir kuruluş tarafından gayrimenkul değerlendirmesi yaptırmak zorundadır. Eğer bu yapılmamışsa ne malum binanın bedelinin şişirilmediği? Yaptırıldıysa ve rakam 25 Milyon TL civarı çıkmışsa o zaman nakit 14,5 Milyon TL’nin kaynağının ne olduğu sorusuna bir soru daha eklenir: Bu para nereye gidiyor? Çünkü ciddi bir değerleme raporunda 25 Milyon TL çıkan bir gayrimenkule kimse 39,5 Milyon TL ödemez. Bu takdirde de kamuoyu ile paylaşılan adi senet görseli gerçeği yansıtıyor mu sorusunu sormak gerekir.
CHP İl Başkanlığı yaptığı açıklamada, şantaja maruz kaldıklarını söylüyorsa, bunun kişilik haklarına saldırı, kişisel verilerin usulsüz paylaşımı olduğunu iddia ediyorsa neden bugüne kadar konuyu yargıya taşımadılar? Bir siyasi parti nasıl olur da tehdit edilebilir noktaya gelebilir? Daha da vahimi tehdit ediliyorsa bu nasıl olur da yargıya taşınmaz? Burada Parti töhmet altında kalacağına göre, şantaja maruz kalanların kişisel bir konu gibi olayı örtbas etmesi, nasıl izah edilebilir?
VERGİ KAÇIRMIŞ OLMA İHTİMALİ
Eğer taşımaz gerçek bedeli tapu müdürlüğündeki satış işlemindekinden fazla ise o zaman CHP büyük bir skandala maruz kalacak o da eksik tapu harcı ödeyerek vergi kaçırmış konumuna düşecek; vergi ziyası cezası ve usulsüzlük cezasına muhatap olacak. Bunun hiçbir mantıklı ve geçerli izahı olamaz.
Konuya 2280 sayılı Siyasi Partiler Kanunu açısından bakacak olursak;
Siyasi partilerin gelir ve kaynaklarını düzenleyen 61’inci maddeye göre;
Siyasi partilerin gelirleri amaçlarına aykırı olamaz.
Siyasi partiler aşağıda belirtilen gelirleri elde edebilirler:
a) Parti üyelerinden alınacak giriş aidatı ile üyelik aidatı,
b) Partili milletvekillerinden alınacak milletvekilliği aidatı,
c) (Değişik: 31/3/1988- 3420/6. md.) Milletvekili, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve il genel meclis üyeliği aday adaylarından alınacak özel aidat, (Bu aidatlar 64’üncü maddedeki esaslar dahilinde siyasi partilerin yetkili merkez karar organlarınca tespit ve tahsil olunur.)
d) Parti bayrağı, flaması, rozeti ve benzeri rumuzların satışından sağlanacak gelirler,
e) Parti yayınlarının satış bedelleri,
f) Üye kimlik kartlarının ve parti defter, makbuz ve kağıtlarının sağlanması karşılığında alınacak paralar,
g) Partice tertiplenen balo, eğlence ve konser faaliyetlerinden sağlanacak gelirler,
h) Parti mal varlığından elde edilecek gelirler,
i) Bağışlar.
j) (Ek: 27/6/1984- 3032/1 md.) Devletçe yapılan yardımlar.
(h) bendinde yazılı parti mal varlığından elde edilen gelirler hariç olmak üzere, diğer bentlerde yazılı kaynaklardan elde edilen gelirlerden hiçbir surette vergi, resim ve harç alınmaz.
Yani bağışlar siyasi partilerin yasal gelir kaynakları arasındadır. Bağışları düzenleyen 66’ncı maddeye göre ise;
Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler ve muhtarlıklar, kamu iktisadi teşebbüsleri, özel kanunla veya özel kanunla verilen yetkiye dayanılarak kurulmuş bankalar ve diğer kuruluşlar, kamu iktisadi teşebbüsü sayılmamakla beraber ödenmiş sermayesinin bir kısmı Devlete veya bu fıkrada adı geçen kurum, idare, teşebbüs, banka veya kuruluşlara ait müesseseler, siyasi partilere hiçbir suretle taşınır veya taşınmaz mal veya nakit veya haklar bağışlayamaz ve bu gibi mal veya hakların kullanılmasını bedelsiz olarak bırakamazlar; bağlı oldukları kanun hükümleri dışında siyasi partilere ayni hakların devrine dair tasarruflarda bulunamazlar. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, işçi ve işveren sendikaları ile bunların üst kuruluşları, dernekler, vakıflar ve kooperatifler, özel kanunlarında yer alan hükümlere uymak koşuluyla siyasi partilere maddi yardım ve bağışta bulunabilirler.
Yukarıdaki fıkranın dışında kalan gerçek ve tüzel kişilerin her birinin bir siyasi partiye aynı yıl içerisinde iki milyar liradan fazla kıymette ayni veya nakdi bağışta bulunması (Ek ibare: 2/1/2003-4778/8 md.) veya yayınları kullandırması yasaktır.
Bağış veya bağışların bağışta bulunana veya yetkili temsilcisine veya vekiline ait olduğunun partice verilen makbuzda açıkça belirtilmesi gerekir. Böyle bir belgeye dayanılmaksızın siyasi partilerce bağış kabul edilemez. (Ek cümle: 13/2/2011-6111/181 md.) Siyasi partilerin adına açılmış banka hesaplarına yapılan bağışlar için ayrıca gelir makbuzu düzenlenmez.
Siyasi partiler, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden herhangi bir suretle ayni veya nakdi yardım ve bağış alamazlar.
Dolayısıyla bir kimse istediği tutarda bir siyasi partiye bağışta bulunamaz. Örneğin bir kimsenin bir yıl içerisinde yapabileceği maksimum bağış miktarı 2024 yılı için kişi başı 351.134,32 TL olarak belirlenmiştir. Bu rakam 2019 yılında yaklaşık 54,5 Bin TL idi. Ayrıca belirtmek gerekir ki bağış eğer açıklamalı şekilde banka hesabına yatırılmışsa mutlak suretle bağış yapan adına makbuz kesilmelidir.
Siyasi partilerin gelir sağlamasındaki usulü düzenleyen 66’ncı maddeye göre;
Bir siyasi partinin bütün gelirleri, o siyasi partinin tüzelkişiliği adına elde edilir.
Siyasi partilerin genel merkezlerinin ve teşkilat kademelerinin gelirleri, parti merkez karar ve yönetim kurulunca bastırılan makbuzlar karşılığında alınır. Bastırılan ve parti teşkilat kademelerine gönderilen gelir makbuzlarının seri ve sıra numaralarına ait kayıtlar parti genel merkezinde tutulur. Parti teşkilat kademeleri aldıkları ve kullandıkları makbuzlar dolayısıyla parti merkez karar ve yönetim kuruluna karşı mali sorumluluk taşırlar.
Sağlanan gelirin türü ve miktarıyla, gelirin sağlandığı kimsenin adı, soyadı ve adresi, makbuzu düzenleyenin sıfatı, adı, soyadı ve imzası, makbuzda ve dip koçanlarında yer alır.
Makbuzların asıl kısımlarıyla dip koçanlarında aynı sıra numarası bulunur. Makbuz dip koçanlarının saklama süresi, Anayasa Mahkemesinin ilk inceleme kararının ilgili partiye bildirilme tarihinden itibaren beş yıldır.
(Ek fıkra: 1/7/2022-7417/38 md.) Ancak siyasi partilerin 61’inci maddede sayılan gelirlerinin sağlanmasında, 20/6/2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunun 13’üncü maddesinde yer alan ödeme hizmeti sağlayıcılar aracılığıyla yapılan tahsilatlar ile GSM operatörleri ve/veya iş ortakları aracılığıyla yapılan mobil tahsilatlar için ayrıca gelir makbuzu düzenlenmez.
"İL BAŞKANLIĞI ADINA BAĞIŞ TOPLANAMAZ"
Yani parti il başkanlığı adına bağış toplanamaz, tüm kayıt ve belgelerin genel merkezde tutulması gerekir. Dolayısıyla 14,5 Milyon TL, bağış parası ise bunun mutlaka genel merkez tarafından tevsiki gerekir.
Siyasi Partiler Kanunu’nun 74’üncü maddesine göre, siyasi partilerin mali denetimi Anayasa Mahkemesince yapılır. Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin Kanuna uygunluğunu denetler. Siyasi partilerin genel başkanları, karara bağlanarak birleştirilmiş bulunan kesin hesap ile parti merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının kesin hesaplarının onaylı birer örneğini Haziran ayı sonuna kadar Anayasa Mahkemesine ve bilgi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına vermek zorundadırlar. Bu belgelere, ilgili siyasi partinin aynı hesap döneminde edindiği taşınmaz ve değeri bin beş yüz lirayı aşan taşınır malların, menkul kıymetlerin ve her türlü hakların değerleri ile edinim tarihlerini ve şekillerini de belirten listeleri eklenir.
CHP’yi bekleyen tehlikelerden biri de Siyasi Partiler Kanunu’nun 76’ncı maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak bağış kabul ettiği, mal veya gelir edindiği Anayasa Mahkemesince tespit edilen siyasi partilerin, bu yolla elde ettikleri gelirlerin tamamının, Kanunda belirtilen miktarlardan fazla gelirlerle, taşınmaz malların kanuni miktarı geçen kısmının karşılığının Hazineye irat kaydedilmesine, taşınmaz malların ise Hazine adına tapuya tesciline karar verilir.
Bu Kanunun 67’nci maddesi hükmüne aykırı olarak siyasi partilere sağlanan kredi veya borçlar üzerine Anayasa Mahkemesi kararıyla Hazinece el konulur, kredi veya borcu verene karşı Hazine hiçbir yükümlülük altına girmez.
Bu Kanunun 69’uncu maddesinde belirtilen esaslara aykırı olarak bir siyasi partinin tevsik edilmeyen kaynaklardan gelir sağladığı anlaşılırsa, Anayasa Mahkemesi kararıyla bu gelir Hazineye irat kaydedilir.
Belgelendirilmesi gerektiği halde belgelendirilmeyen parti giderleri miktarınca parti malvarlığı, Anayasa Mahkemesi kararıyla Hazineye irat kaydedilir.
"CHP İL BAŞKANLIĞI BİNASI HAZİNE'YE GEÇEBİLİR"
Yani Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak denetim neticesinde usulsüz bir bağış (gelir) tespit edilirse bu miktar Hazineye irat kaydedilebilir ve hatta usulsüz bir edinim saptanırsa parti il binasının tapusunun Hazineye tescili kararı çıkabilir.
Netice itibariyle konu, siyasi etik ilkeler, siyasi sonuçlarının yanı sıra, görüntülere konu nakit paranın kaynağı ve nereye gittiği noktasında Cumhuriyet savcılığını, vergi kaybı noktasında Gelir İdaresi Başkanlığını ve Vergi Denetim Kurulu Başkanlığını, siyasi partilerin mali denetimi yani mali hükümlerdeki usulsüzlükleri açısından da Anayasa Mahkemesini (gerekli görürse Sayıştay’ı) ilgilendirmektedir. Ama her halükârda siyasetin finansmanı konusu üzerinde sıkı şekilde durulmalıdır.