Bünyamin Sürmeli'den Haberet'e özel röportaj: Türkiye'de ara mevsimeler ortadan kalkıyor

Rekor kıran sıcaklıklar durmak bilmiyor, dünya iklim krizini tartışıyor... Haberet, ABD'den bildiriyor! Türkiye bu krizin neresinde? İşte Bünyamin Sürmeli özel röportajı...

Bünyamin Sürmeli'den Haberet'e özel röportaj: Türkiye'de ara mevsimeler ortadan kalkıyor

Türkiye'de sıcaklık rekoru kırılırken tüm dünyada yaşanan El Nino etkisi, kuraklık ve iklim krizini en çok tartışılan konular arasına soktu. Vatandaşlar aşırı sıcaklardan bunalırken termometreler rekor dereceleri gösterdi. Tartışma yaratan sıcaklar, yurttaşları 'kuraklık mı geliyor?' sorularıyla baş başa bıraktı. Haberet, Amerika Birleşik Devletleri'ne uzandı, merak edilen tüm soruları nam-ı diğer 'havayı koklayan adam' Bünyamin Sürmeli'ye sordu...

Bünyamin Sürmeli- Haberet özel röportajı:

DÜNYA ÜZERİNDE TÜM ZAMANLARIN REKOR SICAKLIĞI BEKLENİYOR

-Mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıkların bilimsel olarak ana sebebi nedir? Açıklanabilir bir sebebi var mı?

Teknik olarak sistemler şuradan geliyor, buradan gidiyor işte Afrika’nın sıcağı, Azor yükseği, Basra alçağı diye böyle teknik açıklanabilir ama buradaki teknik açıklamadan kasıt; niçin böyle bir şey bizim coğrafyamıza yöneldi. Bu kadar sıcaklık… Bu çok fazla açıklanamaz. Niçin Amerika’nın orta kesimleri bu kadar sıcak aldı? Niçin Asya’da seller oldu? Yani sizin dünyadaki pozisyonunuz kıta üzerindeki kara olarak denize olan yakınlığınız, sistem hareketleri falan hepsine bağlı olarak sizin bulunduğunuz bölgede ağırlıkla bazı hareketler meydana geliyor. Mesela biz; yaz aylarında Afrika’nın ve Basra’nın sıcakları etkisinde kalıyoruz. Kış aylarında ya İzlanda üzerinden gelen ya Sibirya üzerinden gelen sistemler, şimdi ise son zamanlarda Arktik bölgeden direkt gelen sistemler etkisinde kalıyoruz. Dolayısıyla bu sistemlerin gücü değişiyor ve ona bağlı olarak siz ya daha kuvvetli alıyorsunuz ya daha zayıf alıyorsunuz.

Bünyamin Sürmeli'den Haberet'e özel röportaj: Türkiye'de ara mevsimeler ortadan kalkıyor - Resim : 1

İklim değişikliğinin temel özelliği zaten evet yeni bir iklime doğru sizi götürüyor ama genel anlamda mevcut olan hareketleri uç noktalara taşıyor. O nedenle siz güneş alan, yaz yaşayan bir ülkeyken kuraklığa doğru gidiyorsunuz. Kar yağmur görebilen bir ülkeyken sellere ve çığlara maruz kalıyorsunuz. Dolayısıyla uç noktalara gidiyor. Şu anki de böyle… Uç noktalara gitmiş sistemlerden birkaçını yaşıyoruz. Burada birçok sebep var. Bu yılın tüm zamanların dünya üzerinde bir rekor kırması bekleniyordu.
El Nino etkisi… Bu ikisi spesifik bizim ülkemizde olan sıcağı açıklamıyor, dünyanın genel ortalamada yüksek sıcaklıkta gideceğini açıklıyor ve her bu tür etkiler yani bu yılın rekor kırması beklenmesi...

Ayrıca El Nino etkisi spesifik olarak bir coğrafyanın durumunu belirtmiyor, küresel ölçekteki durumu belirtiyor. Sistemlerin hareketlerine bağlı olarak bazen siz bu ısınmanın sıcak tarafında, bazen çok sıcak olmayan tarafında kalıyorsunuz; aynen Haziran ayı gibi. Mesela biz Haziran ayında ortalamanın altında ya da ortalamalarda kaldık ama Temmuz ve Ağustos’ta ciddi sıcaklar yaşadık. Ama ikisinde de aynı küresel ısınma, ikisinde de aynı El Nino baskısı vardı. Dolayısıyla bunlar spesifik aynı coğrafyaya aynı hareketi yönlendirmiyor. Sistemlerin gücüne etkisine bağlı olarak atmosfer bir akışkan. Su gibi akacağı yeri kendi belirliyor. Bunun gibi sıcakları ya da yağışları belli bir bölgeye spesifik olarak yönlendirmiyor, o anki akışa bağlı olarak dağıtıyor.

Bünyamin Sürmeli'den Haberet'e özel röportaj: Türkiye'de ara mevsimeler ortadan kalkıyor - Resim : 2

"BİZİM COĞRAFYAMIZDA ARA MEVSİMLER ORTADAN KALKIYOR"

-Mevsimlerin kaymasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında meteorolojik olarak mevsimlerin kayması diye bir tabım yoktur. Şu vardır: Bir dönemin kendi normalinin ne kadar dışında ya da ne kadar içerisinde olduğu durumu vardır. Evet şu bir gerçek; ara mevsimler dediğimiz ilkbahar ve sonbahar mevsimleri bizim coğrafyamızda en azından ortadan kalkıyor. Ana mevsim, majör iki mevsim kış ve yaz maalesef kalıyor ve bunlar da uç noktalara doğru gidiyor. Yani ya hiç yaşayamıyoruz ya da ekstrem seviyede uç seviyede yaşıyoruz. Bunların ikisinin de maalesef hayati sonuçları var. Çünkü şöyle değerlendirin; mesela Nisan ayında biz kaç derece gibi sıcaklık yaşıyoruz İstanbul gibi bir şehirde? 18’ler 20’ler… Burada sıcaklık normalinin 10 derece 12 derece üzerine çıksa 32-33 derecelere çıkarsanız bu bizim metabolik olarak deneyimlemediğimiz bir sıcaklık değil. Çünkü yaz aylarında görüyoruz. 10 derece 12 derece altında seyretseniz 5-6 dereceye inersiniz. Bu da deneyimlemediğimiz bir derece değil. Kış aylarında deneyimliyoruz. Ama yaz ve kışlarda aynı o ekstremleri gördüğümüzde bu sefer vücut tepki veriyor, doğa tepki veriyor, coğrafya tepki veriyor. Neden veriyor? Çünkü siz 30-35 derece ortalamada normalin 10 derece 12 derece 14 derece üzerine çıktığınızda bu sefer 46-47’lere gidiyorsunuz. Bu sizin çok deneyimlediğiniz bir sıcaklık değil. Ya da kış ayında aynısını düşünün.

O yaşadığımız polar vortex dediğimiz ama aslında polar vortex değil. O kutup soğuklarının olduğu zamanlarda bir yerin coğrafyası diyelim -1 derece; -13, -15’lere gidiyor. Diyelim -10 derece; -23’lere gidiyor. Dolayısıyla bahar aylarındaki ekstremlerde ana majör yaz kış aylarındaki ekstremler aynı değil. Bu da bize ciddi hayati sonuçlar olarak dönüyor. Ama mevsimlerin kayması olarak tanımlanan bir şey meteorolojide teknik olarak yok ama ara mevsimin kaybolduğu için bir mevsimin diğer mevsime doğru uzadığını düşünüyoruz biz. Örnek olarak Eylül ayı… Çoğu zaman yaz aylarından kabul ettiğimiz bir ay haline geldi Eylül. Ya da bazen de Mayıs’ta Haziran’da çok sıcak oluyor ama bazen de tam tersine Mayıs ve Haziran’da bahar bile göremiyoruz. Bu sefer kışa doğru eğilim göstermiş oluyor. anş birinden birine geçiş değil, sıra dışılıklar artıyor yalnızca.

Bünyamin Sürmeli'den Haberet'e özel röportaj: Türkiye'de ara mevsimeler ortadan kalkıyor - Resim : 3

İKLİM KRİZİNİ EKSİK ALGILADIK: ÖLÜMCÜL HASTALIKLAR KAPIDA

-Dünyada iklim krizi yaşanmaya başladı. Bu durumun yaratacağı tehlikeleri nasıl yorumluyorsunuz? Sadece kuraklık (su-tarım sorunu) olarak eksik mi algılıyoruz bu tehlikeyi?

Bu sorunun birçok başlığı var. Her biri de ana başlık denebilecek güçte, önemde ama iklim krizinde en başta yaşanacak sıkıntılardan bir tanesi güvenlik problemi… Yani her alanda güvenlik düşünebilirsiniz. Bu meteorolojik olaylardan yaşanacak güvenlik riski. İşte seldir, çığdır, sis gibi vb. durumlar... Afet seviyesindeki hava olaylarını ayrı bir başlık olarak düşünebiliriz. Ve hava kalitesi...

Hava kalitesi çok ciddi anlamda sağlık bakımından ölümler bakımından ekonomi bakımından ülkeleri ve insanları zorluyor. Hem hayati etkisi var hem de sağlık giderlerinin büyük ölçüde artması… Çünkü iklim değişikliği kapsamında hava kalitesinin düşüşü direkt ölümler getiren hastalıklarla birebir bağlantıları kurulmuş durumda. Bu hava kalitesinin düşüklüğünün kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, kanser, metabolik hastalıklar, akciğer hastalıkları gibi birçok hastalıkla birebir bağlantısı kurulmuş durumda. Dolayısıyla gıda krizi, hava kalitesi, can kaybı riski, sağlık giderleri, gıda kriziyle bağlantılı olarak kuraklık ve afet seviyesinde hava olayları gelebilir.

Bünyamin Sürmeli'den Haberet'e özel röportaj: Türkiye'de ara mevsimeler ortadan kalkıyor - Resim : 4

"CEBELİTARIK'TAN İSKENDERUN KÖRFEZİNE TÜM AKDENİZ VE ADA ÜLKELER"

-İklim krizi en çok hangi kıtada etkisini gösterir?

Aslında iklim krizi dünyanın her yerinde yaşanan olayları uç noktalara götürerek etkilerini gösteriyor. Bazı bölgelerde iklim değişikliği pozitif anlamda bir dönüş oluşturuyor. Yani; toprakların yenilenmesi, iklimin iyi yöne gitmesi… Bazı yerlerde de kötü. Oransal olarak baktığımızda kötüye gidiş kat ve kat üzerinde. Dolayısıyla bu iyi de var diye konuşulabilecek bir şey değil. Kıta olarak değil ama bölge olarak bahsettiğimizde en kötü etkilenecek yerlerden bir tanesinde biz bulunuyoruz: Akdeniz… Akdeniz havzasının tamamı yani.

Cebelitarık’tan tutun İskenderun Körfezi’ne kadar kıyısı olan bütün ülkeler ve ada ülkeler en başta geliyor. Bunun dışında dünyanın birçok coğrafyası iklim değişikliğinde hem afet seviyesinde hava olaylarıyla hem hava kalitesinin bozulmasıyla hem de gıda krizi riski anlamında etkileniyor ama en önde gelenler ada ülkeleri… Hepsi değil, rakımı düşük olan ada ülkeleri. Çünkü deniz suyu seviyesi yükseldiğinde zaten coğrafyalarını bile kaybedebiliyorlar. İkincisi de bizim tarzımızdaki coğrafyalar… Yüksek basınç kuşaklarının genişlediği ve en çok etkilendiği yerdi. Bunun örneklerinden bir tanesini de son birkaç yıldır hem kışıyla hem yazıyla yaşıyoruz.

Bünyamin Sürmeli'den Haberet'e özel röportaj: Türkiye'de ara mevsimeler ortadan kalkıyor - Resim : 5

"150 BİN YILDA GERÇEKLEŞECEK ŞEY 150 YILDA OLUYOR"

-Dünya buna benzer bir iklim sorunuyla yakın tarihte mücadele etmiş miydi?

Yakın tarih dediğimiz aslında iklim değişikliğinin sebepleri belli bir döneme dayanıyor ama biz iklim krizi dediğimiz hadiseyi aslında şöyle belirlememiz lazım; dünya kurulduğundan beri sürekli bir ısınma ve soğuma trendinde. Bir artış bir düşüş yaşıyor sıcaklıkta. Karbondioksit miktarında bir artış bit düşüş yaşıyor. Bu doğal değişim aynen ormanlar gibi. Ormanlar yanabilen ve doğanın dengesi içerisinde de yanması gereken alanlardan ama biz bunu normal rutininin yüzlerce binlerce kat üzerine çıkartıyoruz. Problem burada. İklim değişikliğinde de problem şu: iklimler hep değişir ama biz normal rutinin dışına çıkarmış durumdayız. Bunu ne büyüklükte bir çarpanla ifade edebiliriz. İşte 150 bin yılda gerçekleşecek şey 150 yılda oluyor. Yani dünyada bir adaptasyon sorunu yaşanıyor. O nedenle şu anki dünyanın yaşadığı kriz, adaptasyon krizi. Adapte olamıyoruz çünkü bu değişimi 150 bin yılda yaşasak hiç kimse yaşanan bölgedeki bu değişimi görmeyecek, hayatı boyunca algılayamayacak ve rutin değişikliklerle ya da ufak ufak değişikliklerle beraber bir yerde o iklim değişikliği absorbe edilmiş olacak. Yani dünya bir kartopu haline de gelmiş, bütün buzullarını da kaybedip deniz suyu seviyeleri de tavan yaptığı zamanlar olmuş.

Bunlar dediğim gibi 70,80,90 bin yılla 200 bin yıl arasında ortalama 150 bin yılda meydana gelmiş. Bir insanın doğup büyümesi yetişmesi ve ölene kadar bunu bir kriz halinde görmesi mümkün olmamış. Göçler falan olmuş ama bu yılların birikiminden sonra. Zaten o kuraklığın içerisinde doğmuş kişi artık oradan göçmek zorunda kalmış. Burada şu anda bugün 15-20 yaşındaki bir gencin bile kendi çocukluğunda farklı, şu anda farklı olduğunu deneyimlediği bir değişim yaşıyor. Bu 4,5 milyar yıl yaşındaki bir gezegende 20 yıl ömür yaşamış birinin bunu fark edebiliyor olması çok vahim bir durum. Sinüs eğrisi gibi bir dip bir tavan ir dip bir tavan yapıyor. Bu normal ama şu anki problemimiz bunun süresinde. Çok hızlı oluyor bu değişim. Dolayısıyla on binlerce, yüzbinlerce, hatta milyonlarca yıl geriye gittiğimizde bu hızda bir değişik yok. karbondioksit miktarı hiç bu seviyeye gelmemiş. Son yaklaşık 450-500 bin yıla bakıldığında maksimum bunun yarısı kadar seviyede görülmüş karbondioksiti.

Bünyamin Sürmeli'den Haberet'e özel röportaj: Türkiye'de ara mevsimeler ortadan kalkıyor - Resim : 6

EL NİNO ETKİSİ HAZİRAN 2024'E KADAR SÜRECEK

-Önümüzdeki kış ayları nasıl geçer? Bilimsel olarak bunu şimdiden tahmin etmek mümkün mü?

Evet, şu anda önümüzdeki kışla alakalı bir iki işaret var ama şu anda henüz Ağustos ayındayız, çok spekülatif olur. Bununla alakalı biraz daha ilerleyen aylarda konuşmak daha doğru olur ama şunu net olarak söyleyebiliriz; El Nino etkisi önümüzdeki Haziran’a kadar güçlü bir şekilde devam edecek. Yani; bu sonbaharı da yüzde 95’ler seviyesinde, sonrasında önümüzdeki kışı da yüzde 90’a yakın seviyede El Nino baskısında geçireceğiz. El Nino da bize net soğuk net sıcak kışlar getirmiyor. El Nino'yu şöyle örnekleyeyim; geçen kış ve önceki kış gibi. Bir tanesinde çok ciddi soğuklar ve kar yağışlar vardı. Diğerinde kar yağışı değil, yağmur yağmadı. Ama ikisinde de La Nina vardı.

Bünyamin Sürmeli'den Haberet'e özel röportaj: Türkiye'de ara mevsimeler ortadan kalkıyor - Resim : 7

Dolayısıyla El Nino ve La Nina fenomenleri bize sürekli rutin aynı şeyi getirmiyor ama getirdiği bir şey var; sıra dışılık. O nedenle bu önümüzdeki kışın normal rutinde her zamanki gibi bir kış olarak yaşanması beklenmiyor. Bunu söyleyebiliriz. Sıra dışı her iki noktada varlığı ve yokluğu sıra dışı olacağa benziyor. Şu anda durum bu.

Kaynak: haberet.com

Son dakika: TÜBİTAK yerleşkesinde yangın Memur-Sen ikinci zam teklifini de beğenmedi MİT'ten yapay zeka operasyonu! Camiye girip imam cübbesi ve sarığıyla dans etti