Avukat Rezan Epözdemir cinayet hakkındaki 4 şüpheli durumu sıraladı! Münevver Karabulut Yahudi Mayasız Ayini'ne mi kurban gitti?
Cem Garipoğlu'nun bundan 14 yıl önce Münevver Karabulut'u katlettiği dava dosyası yeniden gündemde. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, merak edilenleri yanıtladığı programda cinayete ilişkin daha önce de gündeme gelen "Yahudi Mayasız Ayini"nin detaylarını paylaştı. Fatih Altaylı'ya konuşan Epözdemir, Garipoğlu'nun ailesinin, Cezayir göçmeni Yahudi kökenli bir aile olduğunu, Münevver Karabulut'u 'rüştünü ispat etmek' üzere Yahudilere has bir ayinle öldürülmüş olabileceğini açıkladı.
Tüm Türkiye'nin konuştuğu Münevver Karabulut cinayeti, Karabulut ailesinin, ölmediği iddiaları üzerine Cem Garipoğlu'nun mezarının açılmasını talep etmesi üzerine yeniden gündeme geldi.
CEM GARİPOĞLU İNTİHAR ETTİ AMA ÖLDÜ MÜ?
Münevver Karabulut, 3 Mart 2009 yılında Cem Garipoğlu tarafından katledilmişti. Cinayetten sonra 197 gün boyunca kaçan Garipoğlu, yakalanarak cezaevine gönderilmiş, 2014 yılında da intihar ederek öldüğü haberi gelmişti.
KARABULUT AİLESİ ADALET BAKANLIĞI'NA BAŞVURDU, BAKANLIK REDDETTİ
Karabulut'un ailesi, intiharın bir kurgu olduğu Garipoğlu'nun hala hayatta olabileceğine ilişkin iddialar üzerine aradan geçen 14 yılda ikinci kez mezarın açılması başvurusunda bulundu. Adalet Bakanlığı'na yapılan başvurudan 'ret' yanıtı geldi.
KARABULUT AİLESİNİN AVUKATI MERAK EDİLENLERİ AÇIKLADI
Davanın bu gelişmeyle yeniden gündeme gelmesi üzerine kamuoyunda merak uyandı. Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, tüm merak edilenleri yanıtlamak üzere Gazeteci Fatih Altaylı'nın programamına konuk oldu.
ADALET BAKANLIĞI NEDEN REDDETTİ?
Bakanlığın mezarın açılması talebini neden reddettiği sorusu üzerine Epözdemir, "Savcılık takipsizlik verdi. Sulh ceza hakimliğine reddettik. Sulh ceza hakimliği itirazımızı reddetti karar kesinleşti. Önümüzde sadece kanun yararına bozma. Adalet Bakanlığı bozabilir. Bugün gelmeden karar tebliğ olmuş. Onlar da talebimizi reddetmiş. Adalet Bakanlığı da diyor ki sulh ceza hakimliği, cumhuriyet başsavcılığının verdiği karar doğrudur. Dosyada böyle rapor var. Aynı işlem yapılacak dolayısıyla dosyaya yenilik katmayacak diye reddetmiş" yanıtını verdi.
AYM'YE BAŞVURABİLİRLER
Talebi bir üst merciiye çıkarmak hakları olduğunu belirten Avukat Epözdemir, "Ben şimdi müvekkille konuşacağım AYM'ye bireysel başvuru yapacağım. Müvekkilim bana derse ki 30 gün yasal süremiz var. Hocam başvurun AYM'ye bu başvuruyu yapmak zorundayım" dedi.
MÜNEVVER KARABULUT CİNAYETİNİN AVUKATI REZAN EPÖZDEMİR'DEN ÇARPICI AÇIKLAMALAR
Programın ilerleyen dakikalarında ise Epözdemir, şimdiye dek duyulmamış bir gerçeği açıkladı. Cem Garipoğlu'nun ailesinin, Cezayir göçmeni Yahudi kökenli bir aile olduğunu belirten Epözdemir, cinayetin işleniş şeklini detaylarıyla anlatarak Yahudilere özgü bir ayin yapılmış olabileceğini ifade etti.
İşte Epözdemir'in çarpıcı açıklamalarından önce çıkanlar:
"BOYUNDA V'LER, BİLEKTE ÇİZİKLER"
"Dört senaryo var. Birisi şu: olayın oluş şekline bakın. 29 bıçak kesisi, 5'i münferiden öldürücü. Ölmeden önce testere kullanılmış, boyunda V'ler, bilekte çizikler. Siz Bahçeşehir'de öldürüyorsuz korsan taksiyle tam 40 kilometre gidip babannenizin evinin önündeki çöp konteynerine maktuleyi bırakıyorsunuz? Niye babanne? Kime neyi ispat ediyorsunuz?
"'YAHUDİ MAYASIZ AYİNİ' İLE ÖLDÜRÜLDÜ"
Yargılama esnasında bir tartışma oldu: mayasız ayini. Cezayir asıllı bir aile, Yahudi kökenli. Osmanlı İmparatorluğu döneminde de birçok Yahudi kökenli ailenin infaz edilmesinin müsebbibi buymuş: Mayasız Ayini.
MAYASIZ AYİNİ NEDİR, NEDEN YAPILIR?
Nedir bu? 18 yaşına gelmiş bir erkek; bakire genç bir kızı katledip rüştünü ispat edecek. Böyle bir ayin türü var. Mahkeme tutanaklarına da girdi. Bunun üzerinde duruldu. Bakire bir kız, Bahçeşehir'de öldürülüyor, babannenin evine getiriliyor. Acaba bu mu?
(Bu açıklamalar üzerine Fatih Altaylı şaşırır.)
"MÜNEVVER KARABULUT'LA OLAN YAZIŞMALARINI SAKLAMIŞ"
İkinci ihtimal: ailenin bir sırrını mı öğrendi? Çünkü 'Zeytinburnu sürtüğü' diye bir klasör yapmış. Cem Garipoğlu, Zeytinburnu'ndan tanıştığı bir kız arkadaşıyla yazışmalarını oraya koymuş. Hastalıklı bir ruh hali var. Maktule Münevver Karabulut'la olan yazışmalarını da koymuş.
"SENİ SEVGİMLE BOĞACAĞIM BÜTÜN TÜRKİYE BİZİ KONUŞACAK"
Orada diyor ki 'Seni sevgimle boğacağım bütün Türkiye bizi konuşacak. Senin için gitar çalmayı öğreniyorum. Panjurları kapatacağım ve seni sıkacağım sıkacağım sevgimle boğacağım.' Ailenin acaba bir sırrını mı öğrendi? Çünkü önceden planlanmış ya! Testere önceden alınmış.
"CEM TECAVÜZ ETMEK Mİ İSTEDİ?"
Üç; maktule direnmiş. Tırnaklarında Garipoğlu ailesinden erkeklere ait DNA örnekleri var. Cem'e kesin direnmiş. Acaba 'Cem tecavüz etmek istedi bu nedenle mi direndi?'
CEM'İN BABASI MI BİR ŞEY YAPMAK İSTEDİ?
Dört; baba ve Cem birlikte yargılandığı için ve babanın da genç kızlara ilgisi söyleniyor. Acaba baba mı maktule bir şey yapmak istedi? Bursiyeleri var, genç kızlara ilgisi olduğu iddiası var.
"CEM, CEZA İNDİRİMİ İÇİN GERÇEK DIŞI İDDİALAR ÖNE SÜRDÜ"
Mahkeme, binlerce sayfa onlarca klasör üzerinden bu dört ihtimal üzerinde durdu ama gerekçeyi somutlaştıramadı. Fakat Cem Garipoğlu, oradaki avukatların yönlendirmesiyle haksız tahrik indiriminden faydalanmak için bir savunma yaptı.
'Bir teğmenle mesajlaşmasını gördüm, cinnet geçirdim onun üzerine konuşurken bıçağı sapladım ve sonrası geldi.' dedi. Halbuki teğmenle konuşma yok. İddia tamamen gerçek dışı. Amaç; ezberlenmiş cezayı minimize etmeye yönelik bir haksız tahrik savunması. Mahkeme bu dört gerekçeden hangisinin sübut ettiğini tespit edemedi."
SKANDAL ADLİ TIP KURUMU RAPORU
Öte yandan Münevver Karabulut cinayeti, olayın vahşetinin yanında skandal otopsi raporuyla da çok gündeme oturmuştu. Münevver’in iç çamaşırı ve şortuna başka bir cesetten kan ve sperm bulaşmış, bu da otopsi raporuna yansımıştı. Skandalın ardından Adli Tıp Kurumu’nda otopsi prosedüründe değişikliğe gidildiği ortaya çıkmıştı.
Münevver Karabulut’un kafası kesilmiş haldeki cesedi gitar kutusu ve bavulda bulunmuştu.
Adli Tıp Kurumu’nda Münevver Karabulut’a ayrıntılı otopsi yapıldı. Uzman Doktor Nurettin Nezih Anolay, Dr. Yavuz Kabakuş ve otopsi yardımcısı Bekir Bayrak’ın imzalarını taşıyan otopsi raporu, 30 Haziran 2009 tarihinde savcılığa ulaştı.
Raporda genç kıza işkence yapıldığını gösteren bulgular ile çamaşırı ve üzerine giydiği şortta 3 adet kan ve sperm örneği olduğu yer aldı.
20 KİŞİ DNA ÖRNEĞİ VERDİ
Ancak Münevver bakireydi ve vücut içinde sperm ya da DNA örneği tespit edilememişti. Cem’in babası, amcası, yeğenleri ve sık görüştüğü arkadaşlarından 20 kişi, Münevver’in üzerinde bulunan örneklerle eşleştirilmek üzere DNA örneği verdi.
Bunlardan hiçbiri Münevver’in üzerindekiler ile eşleşmedi.
BAŞKA CESETTEEKİ SPREM BULAŞTI
Ancak Adli Tıp Kurumu’nun veri tabanında, Münevver’in üzerindeki kan ve sperm DNA’ları aynı gün Trafik kazasında ölen ve otopsisi yapılan N.C.’nin bulgularıyla eşleşti.
Yani Münevver’in iç çamaşırlarına otopsi sırasında başka bir cesetten kan ve sperm bulaşmıştı.
2 OTOPSİDE AYNI ELDİVENİ KULLANMIŞ!
Sebebi de otopsi teknisyeni Ahmet Şahin’in her iki otopsi sırasında da aynı eldiveni kullanmasıydı.
OTOPSİ TEKNİKERİNE CEZA
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, sperm skandalıyla ilgili açtığı soruşturmayı dönemin Cumhuriyet Savcısı Rahmi Tan yürüttü.
Savcı, raporda imzası bulunan doktorlar Yavuz Kabakuş ve Nurettin Nezil Anolay ile otopsiye katılan teknisyen Ahmet Şahin’e ‘görevi ihmal’ suçundan 3 yıla kadar hapis cezası istedi.
Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonunda iki doktor beraat ederken, otopsi teknisyeni Ahmet Şahin’e 5 ay hapis cezası verildi. Şahin’in sabıkasının olmaması nedeniyle hükmün açıklanması geri bırakıldı.
225 BİN TL TAZMİNAT
Münevver’in ailesi, Adalet Bakanlığı’na ‘özensizlik ve ihmal’ gerekçesiyle 250 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. İstanbul 4. İdare Mahkemesi, 2010 yılında Adalet Bakanlığı’nın Karabulut Ailesi’ne 25 bin TL manevi tazminat ödemesine karar verdi. Münevver’in ailesinin avukatı Rezan Epözdemir bu karara itiraz etti.
Danıştay 10. Dairesi verilecek tazminatın benzer olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve cezalandırıcı bir miktarda olması gerektiğini belirterek, kararı bozdu.
İstanbul 4. İdare Mahkemesi davayı yeniden görerek, Adalet Bakanlığı’nın aileye faiziyle birlikte 225 bin TL ödemesine karar verdi.
OTOPSİ PROSEDÜRÜ DEĞİŞTİ
Sperm skandalının ardından Adalet Bakanlığı’nın talimatı üzerine Adli Tıp Kurumu’ndaki prosedür değiştirildi. O güne kadar sadece fotoğrafla belgelenen otopsiler kamerayla da kayıt altına alınmaya başlandı.
Ayrıca otopsilerin topluca değil tek tek yapılması, hijyen kurallarına dikkat edilmesi kararlaştırıldı.
BÜYÜK HATA
Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halis Dokgöz:
"O dönemlerde şu anki standart otopsi uygulamaları yoktu. Otopsi sırasında tek bir eldivenle birden fazla otopsi yapılabiliyordu. Bu büyük bir hataydı. Otopsi teknikerleri alaylı olarak yetişmişti. Münevver Karubulut olayında yapılan yanlışlar bugünkü standartların gelmesini sağladı. Şu anda üniversitede otopsi teknikerliği bölümü var. Otopsiye katılan teknikerlerin hepsi üniversite mezunu. Olay yeri incelemesi de çok önemli. Bizde Adli tıp uzmanları olay yerine çok gitmiyor. Türkiye’deki sıkıntılardan biri de bu. Adli tıp uzmanları mutlaka olay yerine gitmeli savcıyla birlikte, otopsiyi de o uzman yapmalı. Polisler, adli tıp uzmanları, savcıların bir ekip halinde çalışması gerekiyor."