ANKA-III göklerde... Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin'den Haberet'e özel açıklama
ANKA-III İnsansız Hava Uçağı'nın ilk uçuşu gerçekleşti. Müjdeli haberi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan duyurdu. Peki bu uçağın özelliği ne? Savunma Sanayii Araştırmacısı Anıl Şahin Haberet'e özel cevapladı. İşte detaylar...
Türkiye'nin havacılıktaki atılımlarında merakla beklenen ANKA-III İnsansız Savaş Uçağı da gökyüzüyle buluştu. "Uçan kanat" yapısı sayesinde düşük radar görünürlüğü, yüksek hız, yüksek taşıma kapasitesi gibi birçok avantaja sahip ANKA-III, tasarım, yapısal ve alt sistem iyileştirmelerinin ardından ilk uçuşa hazır hale getirildi.
Konuya ilişkin Haberet'e konuşan savunma sanayi araştırmacısı Anıl Şahin, ANKA-III uçuşunu beklemediğini söylerken, "Yine kritik bir açığı kapatmış olacak. Radar kesit alanının oldukça ufalmasına olanak sağlıyor. Radar kesit alanı uçak olan platformu da dolayısıyla yerdeki hava savunma sistemleri veya havadaki bazı irtifada uçan hava araçları çok daha zor tespit ediyor" dedi.
"KAAN'I BEKLERKEN ANKA-3 GELDİ"
ANKA-III'ün uçuşunun gerçekleştirileceğinin çok duyurulmadığını söyleyen Şahin açıklamasında,
Tabii biz Kaan'ın ilk uçuşunu beklerken ANKA-III sürprizi geldi. Çok da duyurulmamıştı bugün ilk uçuşunu gerçekleştireceği. Aslında Türkiye'nin bu havadaki ana platformları birer birer tamamlanmaya başlıyor. ANKA zaten vardı, ANKA-III geldi. Çok daha stratejik Bayraktar TB 2 Bayraktar TB3 var. Kızılelma var. Kaan gelecek. HÜRJET'in yine uçuşları devam ediyor. Aslında havada da en az kara ve denizdeki kadar platformları birer birer tamamlamaya başladık. Hepsinin farklı görevleri var. Hepsinin farklı avantajları var. ANKA-III'te yine kritik bir açığı kapatmış olacak.
ifadelerini kullandı
"RADARDA ZOR TESPİT EDİLİYOR"
Ünlü araştırmacı uçağın tasarımını şu sözlerle anlattı:
Evet uçan kanat tasarımı aslında yarasaya da benziyor. Bunun temel sebebi de tabii dikey stabilizatörleri yok bu uçağın görüldüğü üzere. Bu da radar kesit alanının oldukça ufalmasına olanak sağlıyor. Radar kesit alanı uçak olan platformu da dolayısıyla yerdeki hava savunma sistemleri veya havadaki bazı irtifada uçan hava araçları çok daha zor tespit ediyor. Bu da şuna olanak sağlıyor; düşman hattının derinliklerindeki bir hava savunma hem bataryasını veya değerli bir hedefi imha etmek istediğiniz zaman siz ANKA-III'ü ve ANKA-III'te yer alacak uzun menzilli füzeleri yani ANKA-III oldukça gelişmiş silah sistemlerine de sahip olacak.
Özellikle SOM J seyir füzesini taşıyabilecek yine Çakır Seyir füzesini taşıyabilecek. Bu vasıtalarla da bu hedeflerin radarlara yakalanmadan imha edebilme kabiliyetine sahip olacak. Aynı zamanda tıpkı Kağan gibi F35 gibi yani beşinci nesil savaş uçakları gibi Kızılelma gibi iç silah istasyonlarına da sahip. Dolayısıyla radar kesit alanını epey azalıyor. Yani mühimmatını kendi gövdesinin içerisinde taşıyacak hedefe belli olan oranda yaklaştığı zaman bu kapaklar açılacak ve mühimmat gövde içerisinden çıkarak hedefe ateşlenecek. Sonra tekrardan o kapaklar kapanacak ve hedeften uzaklaşacak. Aslında iyi bir konsept.
"FRANSIZLAR BAŞARAMADI"
Fransızların başaramadığını açıklayan Şahin, konuşmasını şu sözlerle bitirdi:
Fransızların da mesela nöron projesi vardı. Yapmak isteyip de maliyet ve proje yönetimi açısından başaramadıkları bir konsept. Fransa'nın en büyük dezavantajı program. Hatta Avrupa'nın en büyük problemi şu anda ANKA muadili veya işte Kızılelma muadili, ANKA-III muadili insansız hava aracı projelerine başlattılar ama bitiremiyorlar. Kabaca bir örnek vermek gerekirse bizim veya herhangi bir ülkenin 20-30 milyon, 40 milyon dolara yaptığı projeleri, ürettiği İHA'ları Avrupa'da 60-70 milyon dolarlara üretildiğini görüyoruz. O da program yönetiminin başarısız olmasından kaynaklanıyor
Kaynak: haberet.com