Katar'da büyük şok yaşayan Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'ın vücut dili ne anlatıyor? Buket Aydın ilginç detayı açıkladı
Almanya’nın Yahudi soykırımı nedeniyle İsrail’e karşı sorumlu olduğunu söyleyerek savaşta açık destek sunan Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier Katar ziyaretinde hiç beklemediği bir tepkiyle karşılaştı. Steinmeier'i karşılayama hiçbir yetkili gelmedi. Haberet Genel Yayın Yönetmeni Buket Aydın, dünya gündemine düşen Steinmeier'in görüntüsünü ve beden dilini yorumladı.
Son Güncelleme:
İsrail'e desteğini sunmaya gittikten sonra Katar'a geçen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Katar Dışişleri Bakanı Sultan Al-Muraichi kendisini karşılamaya gelmediği için yarım saat boyunca uçağın merdivenlerinde bekledi.
UÇAĞINDA BEKLETİLDİ
İsrail'e desteğini sunmaya gittikten sonra Katar'a geçen Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, Katar Dışişleri Bakanı Sultan Al-Muraichi kendisini karşılamaya gelmediği için yarım saat boyunca uçağın merdivenlerinde bekledi.
Steinmeier'ın o anlarına ait video dünya gündemine bomba gibi düştü. Haberet Genel Yayın Yönetmeni Buket Aydın, Haber Global'de Hilal Özdemir'in sunduğu "Mesele" programında Steinmeier'ın görüntüsünü ve beden dilini yorumladı.
HİÇ KİMSEYLE MUHATAP OLMAK İSTEMİYORUM
Aydın, Steinmeier'ın kollarını bağlama şekliyle ilgili olarak "Kolların kapanma işareti ne zaten biliyor musunuz? Hiç kimseyle muhatap olmak istemiyorum. Kimseyle diyaloga girmek istemiyorum. Benimle konuşmayın. İletişime kapalıyım demenin dünyadaki işareti budur. Bu hareket bizim beden dilinde ilk öğrettiğimiz şeylerden bir tanesi. Her zaman şunu söylerim, bir iş görüşmesine gittiğiniz zaman veya sizin için önemli birini dinlerken asla bu hareketi yapmayın. Çünkü senin dediklerini dinlemek istemiyorum demektir bu."
SİZ BANA NE YAPTINIZ?
Suratın kaygı ve endişe olduğunu dile getiren Aydın, "Almanya Cumhurbaşkanı psikolojisini bu şekilde ele veriyor. Siz bana ne yaptınız? Beni bu hale soktunuz. Siz artık gelseniz de benim için gelmeniz bir anlam ifade etmiyor demek istiyor. Zaten suratında hem kaygı hem de endişe var. Kızıyor, sinirleniyor ve aynı zamanda hayret ettiğini düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
BU POZU BİLEREK VE ÖZELLİKLE VERDİ
Steinmeier'ın özellikle poz verdiğinin altını çizen Aydın sözlerini şu şekilde tamamladı: Bu hareketi yapmayın diyorum fakat bu ne zaman yapılır onu da söyleyeyim. Bunu biz düşünceli olduğumuz zamanda yaparız. Ortamda konuşacak bir şey yoksa ve düşünceliysek otomatik olarak kendimizi bu şekilde buluruz. Burada aslında içinde bulunduğu durumu düşünüyor. Bu poz bilerek ve özellikle verildi. Siz beni beklettiniz ben de sizi protesto ediyorum 'siz gelin bir bakalım ne olacak' demek istiyor.
Aydın, Hamas'ın serbest bıraktığı rehinelerle çekilen görüntülerini de değerlendirirken, şu ifadeleri kullandı:
Ben bir süre 2-3 tane farklı üniversitede beden dili ve etkili iletişim dersi verdim. Üniversite öğrencilerine 5-6 sene kadar. Şimdi Hamas'ın rehineleri serbest bırakırken çekilen görüntülere baktığımız zaman hiçbir şekilde rol yapma olasılığı yok. Özellikle çocuklarda hiçbir çocuk bu kadar zaman birilerinin elinin altında güya rehine olarak kaldığı dönemde güya demiyorum rehine olarak tutuldu ama rehine hissiyatıyla yaşadığı süreçte o kişilerle problem yaşaması dahilinde o şekilde gülerek oraya geçemez.
Gözleri gülerek dönüp o insanlara bakıp şakalaşarak el sallayamaz. Mümkünatı yok. Bir yetişkinin bunu yapması için belki zorlayabilirsiniz ama bir çocuğa bunu yaptırma imkanınız teknik olarak imkansız. Çok iyi bir tiyatrocu performans sanatçısı falan olması gerekiyor o kişinin. Çocuğun gözlerinde mutlaka bir korku belirir bir sıkıntı belirir siz bunu anlarsınız. Bu asla gözükmüyor. Tertemizler belli ki oradaki ortam dahilinde yedirilmişler, içirirmişler şakalaşılmışlar, bir şekilde rahat hissedilmeye çalışılmış. Tabi ki bu rehine olduğu gerçeğini değiştirmez. Ama "biz sizi tutmak zorundayız. Tuttuk tamam ama elimizden gelen imkanları da sağlıyoruz". Belki de kendilerinde olmayan imkanı da sağlamaya çalışmışlar.
Hani bir savaş sürerken, rehinelerin kollandığını görüyoruz. Yani İsrail bombalarından koruyorlar hem de iyi bir şeyler vermeye çalışmışlar. Tam tersi diğer tarafın serbest bıraktığı kişilere baktığımızda, perişanlık, gözlerde korku çok kötü bir tablo görüyoruz.
Aklıma bir şey geldi. Bu iki tarafın bıraktığı insanlara baktığım zaman. İran Şahı İsmail ile Yavuz Sultan Selim arasında geçen, geçtiği söylenen bir diyalog vardır. İran şahı, Yavuz Sultan Selim'e hediyeler gönderir böyle süslü süslü mücevherler falan hediyeler açılırken ortaya çok kötü bir koku kaplar. Hediyelerin en altında hayvan dışkısı olduğu anlatılan bir şey söylenir. Buraya örnek olması açısından anlatıyorum. Bunlar tabi cevap vermek isterler, Yavuz Sultan Selim der ki "Bunun karşılığında ne yapabiliriz?" Sonra cevabı kendi bulur. Şah İsmail'e hediyeler gider, süslü kutular, mücevherler. Sonra kutu açılır böyle ortalığı çok güzel bir gül kokusu kaplar. İnsanlar şaşırır, lokumlar çıkar, kendileri tadarlar. Şaşırırlar en son Yavuz Sultan Selim'in notu açılır "Herkes yediğinden ikram eder" yazar. Ben de burada aynen bu tabloyu görüyorum. Herkes insanlığını konuşturmuş. Tablodan özetle anladığım bu.