Angela Merkel anı kitabında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uzun bir bölüm ayırdı
Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, siyaset hayatı boyunca yaşadığı deneyimleri bir anı kitabında topladı. Merkel piyasaya çıkan kitabında görev süresi boyunca 12 kez ziyaret ettiği Türkiye'ye ve uluslararası toplantılarda sayısız kez bir araya geldiği Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uzun bir bölüm ayırdı. Özellikle Erdoğan'la Mabeyn Köşkü'nde gerçekleştirdiği görüşme ve oturdukları tahtlarla ilgili yazdıkları dikkat çeken Merkel, ABD Başkanı Donald Trump içinse eleştirel yorumlarda bulundu.
Almanya'nın ilk ve tek kadın Şansölyesi Angela Merkel, "Freedom: Memoir 1954-2021" adlı anı kitabı piyasaya çıktı. Anılarını anlatan Merkel, Şansölyelik dönemindeki siyasi görüşmelerinin arka planına ışık tutuyor.
Merkel kitabında, göreve başladığı 2005'ten sonra 12 kez ziyaret ettiği Türkiye'den ve uluslararası toplantılarda sayısız kez bir araya geldiği Cumhurbaşkanı Erdoğan'a uzun bir bölüm ayırdı.
Kitabın 528'inci sayfasından başlamak üzere, Merkel özellikle 2015 yılındaki göçmen krizi sonrasında Erdoğan ile olan temaslarını ve anılarını anlatıyor.
25 Eylül 2015'de New York'ta Birleşmiş Milletler Zirvesi'nde, Erdoğan'la bir araya geldiğini ve göçmenler konusunda ortak bir çalışma grubu kurma kararı aldıklarını anlatan Merkel, 18 Ekim 2015'de İstanbul'a giderek Erdoğan'ın yanı sıra dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu ile buluştuğunu yazıyor.
"İKİ ALTIN TAHT"
Kitabında, İstanbul ziyaretinin Yıldız Sarayı'ndaki bölümünün Almanya'da tepkilere neden olduğunu belirten Merkel, Erdoğan'la o dönemki anılarını şöyle anlatıyor:
"İstanbul ziyaretim sert bir şekilde eleştirildi. Bundan iki sandalye, daha doğrusu iki altın taht sorumluydu. Birine Erdoğan oturdu, diğerine ben oturdum.
Sadece fotoğrafçıların kesitleri için değil, sohbetimiz sırasında da bu koltuklarda oturduk. Bunlar harika diye düşündüm, ancak bunun dışındaki duruma odaklanmadım.
Bunun yerine içerik açısından neyi başarmak istediğime odaklandım. Ama sonradan 'Bir resim bin kelimeye bedeldir' şeklinde, Erdoğan'ın karşısında sarayında bir hükümdar gibi sindiğim ve gerekirse kendimi onun önünde yerlere bile çökebileceğim yazıldı.
Türkiye ile daha fazla mülteciyi bizden uzak tutabilecek bir anlaşma imzalamak üzereydik. Daha da kötüsü, ziyaret Türkiye'deki parlamento seçimlerinden iki hafta önce gerçekleştiği için, ziyaretimi Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'ne seçim yardımı sağlamak için kullanmakla da suçlandım."
TÜRK KAHVESİNE ATIF
Merkel, tüm bu eleştirileri ahlaksız bulduğunu kaydettikten sonra Türk kahvesine atıfta bulundu.
Eski Doğu Almanya'da çalıştığı akademide zaman zaman kahve yaptıklarını anlatan Merkel, "Kahvenin hazırlanmasında Frank Schneider ve ben sorumluyduk. Çünkü ofiste bir musluk ve su ısıtıcımız vardı. Fincana bir kaşık kahve, üstüne sıcak su ve hepsi bu kadar. Biz ona 'Türk kahvesi' derdik. Hala doğru düzgün bir kahve makinem yok ama evde kahveden çok çay içiyoruz zaten" diyerek Türk kahvesi ifadesini çok eski dönemlerde de kullandığını vurguladı.
TRUMP GAZETECİLERİN EL SIKIŞMA TALEBİNİ DİKKATE ALMADI
Mart 2017’de Washington’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında dönemin ABD Başkanı Trump ile yaptığı görüşmeyle ilgili anılarına da yer vererek Beyaz Saray'a geldiğinde Trump’ın kendisini basın mensuplarının önünde kapıda el sıkışarak karşıladığını aktardı.
Oval Ofis’teki baş başa görüşme öncesinde ikinci kez medyanın karşısına çıktıklarını, Trump’ın burada gazetecilerin bir kez daha el sıkışma talebini dikkate almadığını kaydeden Merkel, "Sahneyi soğukkanlılıkla izlemek yerine ona bir kez daha el sıkışmamız gerektiğini fısıldadım ancak Trump buna yanıt vermedi" ifadesini kullandı.
Merkel, Trump’ın bu davranışıyla konuşma konusu yaratmak isteğini, kendisinin de normal davranan bir muhatap ile karşı karşıyaymış gibi hareket ettiğini anlattı.
Baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu Almanya kökeni ve Rusya Devlet Başkanı Putin ile münasebeti konularında sorular sorduğunu aktaran Merkel, “Belli ki Rusya Başkanından çok etkilenmişti. Sonraki yıllarda, otokratik ve diktatörlük özellikleri olan politikacıların onu büyülediği izlenimine kapıldım.” ifadesini kullandı.
"TRUMP HER ŞEYİ EMLAK ŞİRKETİ SAHİBİ PERSPEKTİFİNDEN GÖRÜYOR"
Merkel, Almanya’ya dönüşünde iyi bir hisse sahip olmadığını belirterek, şunları kaydetti:
"Görüşmelerimden şunu çıkardım; Trump ile bağlantılı bir dünya için ortak çalışma olmayacaktı. Trump her şeyi, siyasete girmeden önce yaptığı emlak şirketi sahibi perspektifinden görüyor. Her arsa yalnızca bir kez satılabilir. O bunu almadıysa başkası alacaktı. Dünyaya da böyle bakıyordu. Ona göre tüm ülkeler birbirleriyle rekabet halindeydi ve birinin başarısı diğerinin başarısızlığı anlamına geliyordu. Herkesin refahının işbirliği yoluyla artırılabileceğine inanmıyordu."
Trump'ın ABD'deki seçim kampanyası sırasında defalarca Almanya'yı ve kendisini kişisel olarak eleştirdiğini anımsatan Merkel, "2015 ve 2016 yıllarında çok sayıda mülteciyi kabul ederek Almanya'yı mahvettiğimi iddia etti, bizi savunmaya çok az para ayırmakla ve ABD ile ticaret fazlamız nedeniyle bizi adil olmayan ticari uygulamalarla suçladı. Yıllar boyunca New York sokaklarındaki çok sayıda Alman arabası onun için bir mesele olmuştu. Ona göre Amerikalıların bunları satın almasının tek nedeni, fiyatlardaki düşüş ve döviz kuru manipülasyonu iddialarıydı. Alman otomobillerini satın almayı cazip hale getirmemek için onlara gümrük vergisi koymaktan defalarca söz etti." ifadelerine yer verdi.
2017’de Hamburg’da yapılan G20 Zirvesi öncesi Vatikan’da Papa Francis’i ziyaretinde de endişe duyduğu bir konuyu yani ABD'nin Paris iklim anlaşmasından çekildiğini duyurmasını gündeme getirdiğini anlatan Merkel, şunları kaydetti:
“İsim vermeden, bir grup insandaki temelden farklı görüşlerle nasıl başa çıktığını sordum. Beni hemen anladı ve basitçe cevap verdi. 'Eğ, bük, bük ama kırılmadığından emin ol' Bu niteleme hoşuma gitti. Bunu orada tekrarladım. 'Eğ, bük, bük ama kırılmadığından emin ol'. Bu anlayışla , bunun ne anlama geldiğini henüz tam olarak bilmesem de, Paris Anlaşması ve Trump ile olan sorunumu Hamburg'da çözmeye çalıştım.”
Papa ile hediyeleştiğini de aktaran Merkel, Papa’nın kendisine zeytin dalını anımsatan küçük bir bronz zeytin dalı hediye ettiğini ve bunun kendisini etkilediğinin altını çizdi.
MERKEL'İN KÖPEK KORKUSU
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yabancı misafirleri olduğunda Labrador cinsi bir köpeğini yanında bulundurduğunu belirten Merkel, "Ocak 2006'daki ilk ziyaretimden bu yana Putin, 1995'in başlarında Uckermark'ta bir köpek tarafından ısırıldığım için köpeklerden korktuğumu biliyordu. Danışmanım Christoph Heusgen bunu Rus meslektaşı Sergei Prichodko'ya bildirmiş ve Putin'den köpeğinin yanında olmamasını istemişti. 2006 yılında Moskova'da bu talebe saygı duydu ancak küçük bir kabalık yaparak bana pelüş bir oyuncak köpek hediye etti ve bunun ısırmadığını söyledi." ifadelerini kullandı.
2007'deki Soçi'deki görüşmesinde köpeğin odaya getirildiğine dikkati çeken Merkel, bunu bir güç oyunu olarak niteleyerek, "Putin ile basına görüşmeye dair görüntü verirken köpeği görmemezlikten gelmeye çalıştım. Putin'in yüz ifadelerinden bu durumdan memnun olduğu şeklinde yorumladım. Kendime sakin ol fotoğrafçılara konsantre ol dedim ve 'bu da geçecek' diye düşündüm."
Merkel Almanya'da 2007'de dönemin ABD Başkanı George Bush ve Putin'in Amerikan Füze Savunma Programı hakkında da görüştüklerini ve bundan memnun olduğunu aktaran Merkel, "Putin Amerikalılara Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ndeki füze savunma planlarından vazgeçmelerini, bunun yerine Rusya ile birlikte çalışmalarını, Azerbaycan'da bir radar istasyonunu ortak kullanmalarını Türkiye'ye, Irak'a veya denize savunma füzeleri yerleştirmelerini önerdi. George W. Bush bu tekliflerin inceleneceğini açıkladı. Barack Obama, göreve geldiği yıl tüm programı değiştirdi 2009'da programın tamamını iptal etti." şeklinde konuştu.