Muhalif medyadan tanıdığım önemli isimlerin birçoğu yemeğe iştirak etmişti. İktidara yakın gazetecilerin de davet edildiğini öğrendim ama Fuat Uğur dışında pek iştirak göremedim.
Masada herkesin önüne DEVA Partisi’nin Yerel Yönetimler Eylem Planı, Parti’nin yerel seçim hazırlıkları ve Etik Kurallar Bildirgesi konmuştu. Özellikle dikkatimi çeken Etik Kurallar Bildirgesi ile ilgili Ali Babacan, “Adaylarımıza etik kurallar bildirgesi imzalatıyoruz. Çalışırken hangi ahlaki kuralları işleyeceğini garanti altına alıyoruz. Bu Türkiye’de bir ilk” dedi.
Ali Babacan’ın giriş sohbeti esnasında yemek yemek ve eylem planını incelemek için zamanım vardı. Eylem planında toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili farkındalık yaratmak amacıyla ortaya çıkarılan “Mor Bayrak projesine destek vereceğiz” ifadesi dikkat çekiciydi.
Ali Babacan’ın girişteki konuşmasında öne çıkan hususlar ise; Terör ve dış politika ile başladı...
"Terörle mücadelede iki önemli konu var
Birincisi meselenin kök sebeplerine inmek
İkincisi terör örgütünü yalnızlaştırmak. Silaha karşı silahlı mücadele tabii ki önemli onu Göz ardı edemeyiz ama artık dünyada çatışma çözümü diye bir alan var” diyen Babacan Filipinler örneğini verdi.
12 şehid sonrası Meclis’te CHP ve Dem Parti’nin ortak bildiriye imza atmaması ve partisinin ortak görüşü sorulduğunda ise Babacan, “12 şehid sonrası bildiride yanlış bir şey yoktu. İlk gün toplumsal psikolojinin yoğun olduğu günde acıyı paylaşmak ve terörle mücadelede duruş ortaya koyma günüdür.”
Bu sözlerden sonra Türkiye’nin terörle mücadeledeki hamlelerinin doğruluğuna vurgu yaptı ve iktidarla güvenlik bürokrasisinin dışardan baktığımızda doğru karar aldığını söyledi.
“Bizim askerlerimizin orada ne işi var demek doğru değil. Tehdit sınırını ötesinden geliyorsa bizim sınır ötesinde savunma yapmamız hakkımız” dedi.
ABD’nin bölgedeki faaliyetlerine karşı Türkiye’nin duruşunun kıymetine vurgu yapan Babacan’ın iktidarla paralel görüşlerinden birine daha tanık olduk.
“Türkiye’nin sınır ötesinde asker bulundurmasını ABD istiyor mu? Hayır. Ama bulunduruyor, doğru da yapıyor. İşte bu bir yaptırımdır.”
Röportajın manşetlerinden biri yine dış politikada geldi. İsveç’in NATO üyeliği konusunu prensip olarak DEVA Partisi’nin desteklediğini söyledi Ali Babacan.
Bence çok önemli olan bu sözleri sizlerle paylaşmak güzel oldu.
Eleştirilerini dış politika konusunda tabii ki eksik etmedi DEVA Lideri,
“Dış politikadaki en büyük sorun sık u dönüşleri” diyen Babacan, Suud, BAE, Rusya, Mısır ile ilişkilerin son yıllardaki dalgalı seyirlerinden örnekler verdi.
“Dış politikada dış işlerinin kapasitesini kullanmak gerekiyor. Son 6 aya kadar bakanlık by-pass edilmişti. Yeni bakanla birlikte bakanlığı 6 aydır daha etkin kullanıyorlar” diyerek dışişlerinde Hakan Fidan dönemine olumlu baktığını da ifade etmiş oldu.
Ekonomiye yine geniş yer ayıran, “faiz sebep enflasyon sonuç” politikasının ortadan kaybolmasını ve o dönemin yanlış olduğunu anlatarak başlayan Babacan,
“Şu an yapılanlar doğru ama Sayın Erdoğan ‘ben hata yaptım doğru olan bu’ demediği için piyasalar ‘acaba ne zaman görevden alınacaklar’ korkusu ile olumlu tepki vermiyor. Naci Ağbal sendromundan dolayı güven duyulmuyor. Para geliyor diye sevinmemek lazım. Gelen para bir gece de çıkabilecek bir para” dedi.
Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan’ın Ahmet Hakan’a verdiği röportaja da atıf yapan Babacan, “TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının gerçek olmadığını başta Sadık Abi olmak üzere herkes biliyor” dedi.
Ayrıca röportajı sorduğumda ise “Merkez Bankası Başkanları herkesin ulaşamayacağı bir gazete röportajı vermemeli ve Para Politikaları Kurulu’nun elinden çıkan bir metin haricinde konuşmamalı” dedi.
Ekonomiyle ilgili eleştirilerini sıralarken Can Atalay’ın tutukluluğu ve AYM kararlarının uygulanmamasından bahsetti ve kadronun kendi ekibi olduğunu söyledi.
“Şeffaflık sorunu var. Tüik’in verileri ve Merkez Bankası ne aldı, ne sattı hala muallakta. Kur korumalının MB’den ne kadar Hazine’den ne kadar ödendiği konusu da belli değil.”
“Yapısal reformların yapılmaması , hukuk adalet, AYM kararlarına uyulmaması da ekonomiyi olumsuz etkiliyor.”
“1 kişi de olsa 10 kişi de olsa AYM kararları uygulanmıyorsa bu anayasal düzene darbedir. Konu Can Atalay değil. Hukuk güvenliğinin olmadığı yerde ekonominin toparlanmasını beklememek gerekiyor. Ekonomi yönetimine sadece Ali Babacan’ın arkadaşlarını getirerek düzeltmezsiniz.”
Herkesin merakı yerel seçimler ile ilgili DEVA Partisi’nin alacağı tavır tabii ki. Ali Babacan da direkt konuya “Deva olarak kendi adaylarımızla hazırlanıyoruz” diyerek girdi ve şöyle devam etti, “İlk grup 51 adayımızı “ben hazırım, ben varım diyen teşkilat mensuplarımız (40) ya da teşkilatımızın önerdiği dışardan isimleri (11) açıkladık. İkinci kısmı da perşembe günü açıklayacağız.”
Genel seçimlerdeki muhalefet açısından olumsuz sonucun yerel seçimlere yansıyıp yansımayacağını sorulmasıyla Ali Babacan, “Genel seçimlerdeki yüzde 52’nin içinde en az 15-20 puan oyunu kerhen verdi. Muhalefet bloğuna güven duyamayan insanlar oy verdi. Bu yerel seçim iktidarın aynı zamanda güven oylaması olacak” dedi.
Soru - cevap kısmına geçtiğimizde ilk sorulan “İttifak yapılabilir mi?” idi.
Cevabı ise, “Teşkilatlarımızdan işbirliği modelleri önerilirse açığız. Ki bazı il ve ilçelerde oluyor. Değerlendiriyoruz. Yereldeki işbirliği modelleri ancak genel merkezlerin anlaşmasıyla mümkün. Şu anda böyle bir şey yok. CHP kurultayı döneminde sayın Özel ve ekibinde işbirliği yapmanın ne kadar kötü bir şey olduğu vurgusu çok oldu. Daha birkaç ay önce bunlar söylenmiş şimdi tekrar dönüp de ‘işbirliği yapalım’ demek onlar için kolay değil. İYİ Parti zaten görülüyor. Bir şey demeye gerek yok. Herhangi bir işbirliği olacaksa burada karşılıklı bir şey olması lazım. Bize destek verilebilir de biz ne vereceğiz. Bunlar az sayıda il ve ilçede konuşulan konular. Dolayısıyla o il ve ilçeler birkaç hafta daha bekler. İşbirliği rüzgarı eserse Ankara’da yapılır ama ben hiç böyle bir hava görmüyorum. Ak Parti veya MHP ile hiçbir yerde böyle bir ihtimal yok. Bizim duruşumuza aykırı ve olması da olası değil. DEVA ile AK Partililer eski dostlarıdır diye görülüyor olabilir. Ama imkansız. Eğer biri DEVA Partisi’ndeyse o çok derin bir ayrılıktır” diyerek adeta hiçbir alanı boş bırakmayan bir cevap verdi.
Ayrıca İYİ Parti’nin tavrına ise, “İYİ Parti’nin kendi kararıdır. İşbirliği konusundaki halleri görülüyor. Bundan sonra pozisyon değiştirmeleri çok zor yani” dedi.
Genel seçimin kaybedilmesi travması nasıl bir şeyse artık hala soruların da cevapların da çoğu bununla ilgili. Bu nedenle sözleri söylendiği gibi aktarıyorum.
“Biz 6 parti olarak gerekli güveni oluşturamadık. ‘6 parti Kavgasız gürültüsüz bu ülkeyi yönetebilir’ dedirtemedik.”
Muhafazakar partilerin bir türlü yapamadığı ittifak yine soruldu tabii. Can Kakışım, “DEVA Gelecek, Saadet ve YRP Milli Görüş geleneğinden gelen partiler” sözü sırasında Gülay Göktürk ve Gülçin Avşar birbirine bakıp güldüler. Toplantı sonunda söz alan Gülay Göktürk bu konuya tekrar dönerek, “Biz muhafazakar değiliz” dedi.
Ali Babacan’ın da özgürlükçü demokrat tanımlaması dikkat çekti. Sonra liberal kelimesinin ülkede hoş karşılanmaması sohbeti esprilerle yapıldı.
Bu muhabbet devam ederken, “Kafatası milliyetçiliği şu ara tutuyor. E hadi biz de yapalım oy toplayalım diyemeyiz” sözleri Babacan’ın siyasette nasıl bir yol izlediğini kendi zaviyelerinden gösterdi.
Saadet Partili Hasan Bitmez’in vefatının ardından vekil transferinin CHP’den olması ama DEVA’dan olmaması sorusuna verdiği cevap bir diğer haber değeri taşıyan konuyu gündeme getirdi. DEVA, grup kurmaya çalışıyor.
“Sayın Karamollaoğlu’na “Saadet Partisi’nin Meclis’te grubunun olmasını çok önemsiyoruz dedim” Saadet çizgisinin Meclis’te grubunun olması önemli. Ama öte yandan da bizim 15 milletvekilimiz var ve 20’ye tamamlama çalışmamız var. Evet önemsedik Saadet Grubu’nun olmasını ama onlar da DEVA Grubunun olmasını önemsiyorlar.”