Önce gerçekleri doğru bir şekilde ortaya koyalım.
Olaylara bakış açımız onları nasıl anladığımız ve aktardığımıza bağlı.
Yanlış: 7 Ekim’de Hamas bir operasyon başlatıp İsrail’de asker ve sivilleri öldürdü.
Doğru: Siyonist İsrail’in on yıllardır devam eden Filistin işgal ve soykırımına karşı Hamas, meşru müdafaa hakkı olarak 7 Ekim’de operasyonlara bir yenisini ekledi.
Yanlış: İsrail Filistin’de Hamas’a karşı bir operasyon yürütüyor. Hamas’a yardım ve yataklık edenleri de haliyle vuruyor.
Doğru: İsrail on yıllardır Filistin’de sistematik bir soykırım yürütüyor. Derdi Hamas ya da başka bir grup değil. Derdi bölgenin tümüyle işgal edilip Filistinlilerin direnişini ortadan kaldırmak.
Yanlış: İsrail Hamas’ın saklandığı hastaneleri bombalıyor.
Doğru: İsrail içinde Hamas olsun ya da olmasın tüm kamu binalarını, okulları, hastaneleri insafsızca bombalıyor. Bugüne kadar 25 kez Hastane bombalayan İsrail 7 Ekim’den bu yana 13 bin Filistinliyi öldürdü. Bu 13 bin Filistinlinin 6 binden fazlası da çocuk. 30 binden fazla insan yaralandı ve kayıplar artarak devam ediyor.
Yanlış: İsrail sadece Hamas’ın etkin olduğu Gazze’nin kuzeyini bombalıyor.
Doğru: İsrail Filistin’de hedef gözetmeksizin Gazze’nin her yerini bombalıyor.
Yanlış: Bugün Ege Cansen’in Sözcü’deki yazısında vurguladığı tek devletli çözüm. Filistin devleti kurulmamalı, Filistinlilerin refahı için İsrail’e bağlanmalı.
Doğru: Filistinliler 1967 öncesi sınırlarını baz alarak kendi özgür devletlerini kurma hakkını kullanmalı. Hiçbir Filistinli İsrail’e boyun eğmek ve onun mandası olmak zorunda değil.
Yanlış: Hamas bir terör örgütüdür.
Doğru: Filistin’de Filistinlilerin seçimiyle parlamentonun çoğunluğunu elinde tutan bir siyasi harekettir. Seçimleri meşruiyetin temeli gören devletler Hamas’a bu meşru zemini göstermemektedir.
Yanlış: Hamas bir İran destekçisidir.
Doğru: Hamas’ın resmi olarak böyle bir tutumu yoktur. İsrail soykırımına karşı destek veren tüm devletlerle görüşmeler yapması gayet doğaldır. Ayrıca Hamas Sunnî bir siyasi herakettir.
7 Ekim yeni bir çağın tetikleyicisi olarak önemli bir tarih.
Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyoruz.
İhsan Aktaş, Yeni Şafak’taki köşesinde bu tespiti gözler önüne seren iki yazı kaleme aldı. Bugünkü yazısında ise şöyle bir giriş yapıyor:
“Birkaç haftadır Batı başkentleri, büyükşehirleri, kültür kentleri olağanüstü Filistin destek gösterileri ile dolup taşıyor. Filistin direnişi dünyada var olan bütün hesaplaşmaların kapısını araladı. En büyük gösterilerin İskoçya ve İrlanda’da olması tesadüf değil. Latin Amerika ülkelerinde sömürge karşıtlığı ve sol etkisi hala diri olduğu için, Filistin’e destek veren vicdanlı insanlar, aynı zamanda kötüye karşı savaş verdiklerinin farkındalar.”
İspanya, İrlanda, İsviçre, İsveç veya Amerika gibi ülkelerde atılan sloganlara baktığınızda çoğunluğun Siyonizm, kapitalizm ve emperyalizm karşıtlarından, sol gruplardan oluştuğunu görmemek imkânsız.
Filistin Direnişi tüm dünyanın fay hatlarıyla oynadı. Küresel iktisadi ve siyasi çete ile derdi olan herkes artık harekete geçmiş durumda.
Biden’ın Netenyahu eleştirisi, Gazze’yi işgal planına Amerikan’ın açıkça karşı olduğunu bildirmesi biraz da bu küresel hesaplaşmanın yaklaştığını görmelerinden kaynaklanıyor olabilir. Küresel iktisadi ve iktidarların dünyanın kalbini oyup uyandırdığı canavar sonunda onların başını yiyecek.
200 yıldır dünyayı sömüren bu yapı Filistin’de bir avuç insanın hamiyet ve cesaretiyle defnedilecek.
Türkiye’de akademinin bu değişim sürecini çoktan tahlil edip çözümlemesini beklerdik ancak biraz yavaş kaldığı ortada.
Yeni bir dünya kuruluyor.
İsrail’in tarlasını sürdüğü küresel iktisadi ve siyasi çetenin sonu yaklaşıyor.
İsrail’de tüm caddelere, sokaklara, meydanlara, kamu binalarına yapıştırılması gereken kehanet ise Tevrat’tan:
“Mane-Tekel-Fares”