İstanbul’u Kaybettirecek İttifak: CHP+DEM

Halil Kurbetoğlu yazdı...

Halil Kurbetoğlu Yazar h.kurbetoglu@gmail.com

Yerel seçim dinamikleri daima genel seçimlerden farklıdır ve seçmen tercihi yerel seçimlerde beklenenin dışında tezahür edebilir. Bunun en güzel örneği ve siyasal iletişim derslerinde mutlaka okutulması gereken sonuçlar 27 Mart 1994 seçimleriydi.

Seçimlerde Sol partilerin %35 civarı oy olmasına rağmen kamuoyu yoklamalarında en zayıf olarak gösterilen partinin adayı Recep Tayyip Erdoğan, seçimi kazanarak ülke siyasi gündeminde şok etkisi yaratmıştı.

Refah Partisi İstanbul’un eğlence merkezlerinden biri olan Beyoğlu’nda bile seçimi kazanmayı başarmıştı.

Seçimden bir gün sonra BBC Türkçe radyosunda bir yorumcu seçim sonuçlarını şu ifadeyle aktarıyordu:

“Beyoğlu’nda Refah Şoku!”

Beyoğlu’nda, İstanbul’da, Ankara’da, Güney Doğu’da, Karadeniz’de tam anlamıyla bir şok yaşanmıştı. Anketçiler, yorumcular ve DYP ve SHP iktidarı alınan sonuçları anlamakta zorlanıyor, Necmettin Erbakan çıkan sonuçları Refah’ın tarihi zaferi olarak nitelendiriyordu.

Beklentiler seçimi ANAP adayı İlhan Kesici’nin kazanacağı yönündeydi. Zülfü Livaneli, Bedrettin Dalan gibi tanınmış simaların da yarıştığı bu seçimde hiç beklenmeyen bir sonuç doğmuştu.
Ve o tablo Türkiye’nin çeyrek yüzyılına damga vuracak bir hareketin de ilk adımı oldu.

Yerel seçimler her zaman ulusal dinamiklerin etkin olduğu genel seçimler gibi değildir. Adayın kitlelerde yarattığı heyecan, tabandan gelen değişim talepleri, ekonominin genel seyri, uygulanan seçim programları genel seçimlerin aksine tabloyu çok değiştirebilir.

94 yılının Türkiye’sine damga vuran en önemli konu büyük kentlerdeki yoksullaşma ve yanlış koalisyonlardı.

Solun bir çatı altında birleşememesi ve DEP’in milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasını savunmak zorunda kalan sol partiler iyiden iyiye seçmen kaybetmişti. Sosyal Demokrat Halkçı Parti bütün bir seçim boyunca PKK’lılarla özdeş olmadığını, ulusal güvenlik ve çıkarlar noktasında kendi tabanını ikna etmek zorunda kalan bir çizgiye gerilemişti.

Bugün Atatürk’ün kurduğu CHP’nin genel başkanının seçilir seçilmez selam gönderdiği odaklar, DEM Partisi ile alenen kurduğu ittifak kendi tabanında ciddi rahatsızlığa yol açıyor.

CHP’nin özellikle ulusalcı oylarında bir kayma olacağı ve bu kaymanın Zafer Partisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Azmi Karamahmutoğlu’na gideceği aşikar. Azmi Karamahmutoğlu’nu dün akşam Sözcü TV’ye ağırlayan gazetecilerin bu korkuyu alenen dillendirmesi de bunun en önemli göstergesi kabul edilebilir.

DEM’le aynı çizgiye düşmek istemeyecek CHP tabanı, partisinin bu kararına uymayarak en yakın gördüğü Azmi Karamahmutoğlu'na oy verirse CHP+DEM ittifakı ağır bir hezimete uğrayacak demektir.

CHP’nin uzaktan bakıldığında bile istila edilmiş bir parti olduğu gerçeği, İmamoğlu vesayetinden kurtulmak isteyen Özel’in rahatsızlığı mutlak surette seçim sonuçlarına yansıyacaktır.

İmamoğlu’nun sosyal medya manipülatörlerince öne çıkarılan ismi kendilerine 94’teki bir şoku yaşatmaya çok yakın. Bugün Ekşi Sözlük’te deşifre olan operasyon ordusu, İBB kaynaklarının nasıl reklama harcandığının en güzel örneklerinden bir tanesi.

CHP+DEM ittifakı sadece İstanbul’da değil, Ankara, Antalya gibi büyükşehirlerde de etkisini gösterecek mühim bir hata.

Hatada ısrar ve ders almama gibi hastalıklardan malul CHP ise bu yerel seçimlerde tarihin en ağır sonuçlarını almaya hazır mı onu bilemiyorum.

Tüm yazılarını göster