2023 hıdırıllez ne zaman? Hıdırellez ritüelleri nelerdir?
Hıdırellez tarihi merak ediliyor. Baharın habercisi sayılan Hıdırıllez, her yıl mayıs ayında büyük şenliklerle kutlanıyor. Hıdırellez'a özgü dilek dileme, dua etme, gül ağacına para asma gibi farklı ritüeller bulunuyor. Peki, hıdırellez ne zaman? Hıdırellez duası nedir? Hıdırellez nasıl kutlanır? İşte Hıdırellez hikayesi, tarihi ve ritüelleri...
Hıdırellez ya da Hıdrellez, Orta Asya, Ortadoğu, Anadolu ve Balkanlar'da kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak adlandırılan Hıdırellez günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hâkimi olduğuna inanılan İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır.
HIDIRELLEZ NE ZAMAN?
Türkiye'de Hıdrellez Bayramı 5 Mayıs'ı 6 Mayıs'a bağlayan gece kutlanır.
Hıdrellez, Ruz-ı Hızır (Hızır günü) olarak da adlandırılır.
6 Mayıs'tan başlayıp 7 Kasım'a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım'dan 5 Mayıs'a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturur. Bu yüzden 5 Mayıs akşamı kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelmektedir.
Romanlar 5-6 Mayıs'ı Kakava Bayramı adıyla kutlar ve Edirne gibi illerde Kakava Şenlikleri düzenlenir.
HIDIRELLEZ NASIL KUTLANIR, HIDIRELLEZ RİTÜELLERİ NELERDİR?
Hıdırellez den önceki gün Hıdırellez kutlamalarında giyilecek kıyafetler ve sunulacak yemekler hazırlanır. Bazı bölgelerde hıdırlık denen mesire alanlarına gidilerek piknik yapılır. Kır eğlencesi şeklinde oyunlar oynanarak, şarkılar söylenerek, çocuklar arasında oyun kurularak, gençler arasında müsabakalar gibi çeşitli eğlenceler düzenlenir.
Hıdırellezin en önemli ritüeli ateştir. Mesire alanı, mahalle meydanı, kasaba, köy merkezi gibi açık alanlarda ortaya ateş yakılır ve ateşin üzerinden atlanır. İnanışa göre ateşin üzerinden her kişi üç kez atlamalıdır.
Ağaçlara bez bağlanarak adak adanması yaygın bir inanıştır. Hıdırellezin belki de en çok beklenen ritüeli, Çömleklerin içine dilekler yazılarak veya kağıtların üzerine dilenen şeyler çizilerek akşamdan gül ağacının dibine konulmasıdır. Kimi yerlerde Hızır’a ulaşması için istenilen dilekler küçük kağıtlara yazılarak akarsu veya denize atılır.
Mesire yerlerinde veya bahçelik kırlık alanlarda kutlama yapıldığında görülen bir diğer ritüel ise şöyledir: Hızır'ın gezdiğine inanılan yeşillik alanlardan çiçek toplanır. Toplanan çiçeklerin kaynatıldığı suyun hastalara şifa vereceğine inanılır. Bir başka inanışa göre bu çiçeklerin kaynatıldığı suyu kırk gün yüzüne süren güzelleşir, 40 gün bu su ile yıkananların gençleşeceğine inanılır.
Hızır'ın eli değen şeylerin dolup taştığı inancı ile Hıdırellez arifesinde yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağzı açık bırakılır.
Mal mülk ev bark isteyenler, istedikleri şeylerin küçük bir maketini yapar; ziynet eşyası ve takı isteyenler, ağaç yaprakları ve ince dalları kollarına veya boyunlarına takarak, gerçeğinin yolunu açacaklarına inanırlar.
GÜL AĞACINA NASIL VE NE ZAMAN DİLEK ASILIR?
5 Mayıs akşamı, dileği olanlar, diledikleri şeyin bir küçük resmini çizerek, veya kağıda yazarak bu kağıdı gül dalına asarlar. Kimileri dileklerini bir küçük kesnein içine koyarak gül ağacının dibine gömer. Gül ağacına dilek bırakmak Hıdırellezin, ateş yapmaktan sonra en yaygın geleneğidir.
HIDIRELLEZ TARİHİ VE HİKAYESİ
Hıdırellez'in kökeni hakkında çeşitli fikirler ortaya atılmıştır. Bunlardan bazıları Hıdırellez'in Orta Asya, Orta Doğu ile Anadolu kültürlerine ait olduğu, bazıları ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına ait olduğu yönündedir. Eski Türkler 21 Haziran'da baharın gelişini kutlardı. Günümüzde de Anadolu'da dilek dilenmiş kâğıdı ağaca asma, ateşten atlama gibi eski Türk ritüelleri devam etmektedir. Yine de Hıdırellez'i tek bir kültüre mal etmek olanaksızdır.
İlk Çağ'dan itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Osmanlı itibarıyla Balkanlar ve hatta bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle belli başlı sevinç kutlamaları yapılmaktadır. Kimi yazılı eserler bu tipteki en eski ritüellerin milattan önce Mezopotamya'da Ur şehrinde yapıldığını göstermektedir. Kışın bitişiyle "Tammuz" ismi altında kutlanan bu ritüeller Mezopotamya ovasını sulayan Fırat ve Dicle nehirlerinin uyaran gücünü temsil etmektedir.