"Sigara kullanımı felç olasılığını yüzde 50 artırıyor"
Akut veya kronik pek çok hastalık türünün gelişim nedenleri arasında bulunan sigara ve tütün mamullerinin kullanımını azaltabilmek adına Türkiye’de ve dünya genelinde her yıl 31 Mayıs, "Dünya Tütünsüz Günü" olarak kutlanıyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Güler Göğüş, bu kapsamda tüm hastalıkların altında yatan tehlikenin sigara olduğunu hatırlatarak "Sigara kullanımı felç geçirme olasılığını yüzde 50 oranında artırıyor” dedi.
Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Güler Göğüş, sigaranın insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Sigaranın vücuda zararının tartışılmaz olduğunu savunan Uzm. Dr. Güler Göğüş, şu ifadeleri kullandı:
“Her ilaç ve kimyasal maddede olduğu gibi tütün kullanımının da vücuda olan etkileri kişiden kişiye, kullanım miktarına ve sıklığına, kişinin güncel sağlık durumuna ve daha pek çok etkene göre değişkenlik gösterir. Fakat birçok ilaçtan farklı olarak tütünün insan sağlığı için güvenli doz olarak belirtilebilecek bir miktarı yoktur ve yalnızca pasif içicilik yolu ile tütün dumanına maruz kalmaktan aktif sigara kullanımına kadar tüm dozlarda insan sağlığı için olumsuz etkilere yol açtığı bilinen bir gerçektir. Sigara içildiğinde, sigara dumanından gelen katran vücutta adeta bir zehir etkisi gösterir. Bu zehirli maddenin sürekli olarak vücuda alınması sonucunda; pıhtılaşma bozukluğu, arter yapısında bozulma gibi etkiler görülür, dokulara ulaşan oksijen miktarı azalır, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riski önemli ölçüde artar.”
“SİGARA KANSERE DAVETİYE ÇIKARIYOR”
Sigara kullanımının bazı kanser türlerine yakalanma riskini önemli ölçüde artırdığını anlatan Uzm. Dr. Güler Göğüş, “Bunun en temel nedeni, sigara dumanında yer alan zehirli maddeler. Bu maddeler, kansere iki şekilde neden oluyor. İlki, vücudun bağışıklık sistemini zayıflatması ve kanser hücrelerinin savunma sisteminin bunları öldürmesinin güçleşmesi. Normal şartlarda insan vücudunda kanserleşmiş hücreler sıklıkla oluşabiliyor ve bunlar genellikle savunma sistemi tarafından tespit edilerek yok ediliyor. Sigara kullanan kişilerde ise zayıflayan bağışıklık sistemi nedeniyle kansere yakalanma olasılığı yükseliyor. Sigaranın kansere neden olmasında etkili olan diğer neden ise sigara dumanında bulunan zehirli maddelerin doğrudan hücre DNA'sına zarar vermesi olarak karşımıza çıkıyor. Hasar alan DNA'ya bağlı olarak hücrelerde kontrolsüz büyüme ve çoğalma görülebiliyor ve bu şekilde kanser hastalığı gelişebiliyor. Sigaranın yol açtığı en önemli kanser türü akciğer kanseri. Her 10 akciğer kanseri olgusundan 9'unda uzun yıllar boyunca sigara kullanımının söz konusu olduğu görülüyor. Bunun haricinde sigara kullanımına bağlı olarak kan, mesane, serviks, karaciğer, ağız ve boğaz, gastrointestinal sistem kanserlerine yakalanma olasılığının arttığı biliniyor” diye konuştu.
“SİGARA ÖNCELİKLE AKCİĞERİ BİTİRİYOR”
Sigara kullanımının vücuttaki hemen her organın çalışmasını olumsuz etkilediğine de dikkati çeken Uzm. Dr. Güler Göğüş, değerlendirmesine şöyle devam etti:
"Fakat sigara dumanındaki katranın solunum yoluyla akciğerlere ulaşması ve burada birikmesi nedeniyle sigaradan en fazla etkilenen organlar akciğerler oluyor. Bunun haricinde sigaradan en fazla etkilenen organlar arasında kan damarları, soluk borusu, bronşlar, gözler, ağız, boğaz, cilt, kemikler, mesane, sindirim sisteminin tüm organları ile üreme organlarının yer alıyor. Bu organlarda görülen etkiler genellikle çalışma kapasitesinin azalması, kanserleşme eğiliminin artması, enfeksiyona yatkınlığın oluşması, şekil ve görünüm bozukluklarının oluşması gibi olumsuzlukları içeriyor.”
“SİGARANIN ZARARLARI BIRAKTIĞINIZ AN AZALMAYA BAŞLIYOR"
Uzm. Dr. Güler Göğüş, “Sigaranın zararlarının ortadan kaybolmaya başlaması, sigaranın bırakılmasının hemen ardından gözlenmeye başlıyor” diyerek, şunları kaydetti:
“Sigaranın bırakılmasının ardından tütünsüz geçirilen her yılda oluşan zararlar kaybolmaya devam ediyor. İlk görülen olumlu etkiler arasında tansiyonun dengelenmesi, kalp atışlarının normal düzene dönmesi, dolaşımın iyileşmesi ve dokulara ulaşan oksijen miktarının artması yer alıyor. Bunlara bağlı olarak cilt görünümünde iyileşme, erkeklerde sperm sayısı ve kalitesinde artış gibi olumlu etkiler oluşuyor. Sigaranın bırakılmasının üzerinden yaklaşık 8 saat sonra kandaki karbonmonoksit seviyesi önemli ölçüde düşüyor ve oksijen düzeyi artıyor. 2-4 gün içerisinde tat ve koku alma duyusu normale dönüyor, ağız kokusu ortadan kalkarken dişlerdeki sarı leke sorunları ağız ve diş bakımının da düzenli olarak yapılması ile azalmaya başlıyor. Birkaç hafta içerisinde, sigara kullanımına bağlı olarak fiziksel aktiviteler sırasında erken yorulma sorunu azalıyor ve akciğer verimliliği artmaya başlıyor. Bir yıl içerisinde yorgunluk sorunu önemli ölçüde azalırken burun tıkanıklığı, nefes darlığı, öksürük gibi problemler düzeliyor. Sigaranın tam olarak bırakılmasının üzerinden bir yıl geçtikten sonra kalp hastalıklarına yakalanma riski aktif sigara kullanılan döneme oranla yarı yarıya azalıyor. 5 yıl gibi bir sürenin geçmesinin ardından ağız, boğaz, gastrointestinal sistem, mesane ve üreme organlarına ilişkin kanserlere yakalanma olasılığı, 10 yıl sonra ise akciğer kanserine yakalanma riski yarı yarıya azalıyor.”
Uzm. Dr. Güler Göğüş, son olarak sigara kullanımına bir an önce son verilmesi ile sağlığın korunabileceğinin ve oluşan zararlı etkilerin zamanla ortadan kaldırılabileceğinin altını çiziyor. Göğüş, sigarayı bırakmak isteyen ve bu konuda destek almayı düşünen tüm bireyleri sağlık kuruluşlarına başvurmaya davet ediyor.