Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki Süper Kupa finali neden oynanmadı? AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik krizin arka planını açıkladı

Suudi Arabistan'da Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanacak Süper Kupa finali yaşanan olaylar nedeniyle iptal edilmiş ve iki takım da sahaya çıkmadan yurda dönmüştü. Süper Kupa finalinin perde arkasında yaşananları AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik katıldığı bir televizyon programında anlattı. Çelik ayrıca, "Bizim Atatürk'le bir meselemiz tabii ki yok. İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizin kurucusu." dedi.

Abone ol

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Habertürk'te gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Çelik, geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan'da oynanması planlanan ancak yaşanan olaylar nedeniyle maç saatine kısa bir süre kala iptal edilen Süper Kupa finaliyle ilgili konuştu.

İşte o açıklamalardan derlenenler:

SÜPER KUPA KRİZİ NEDEN YAŞANDI?

Hepimiz maçı izlemek için hazırlık yapıyorduk. Sonra maçın iptal olacağı haberleri gelmeye başladı. 'Ne oluyor' diye baktığımızda bütün Türkiye'nin bildiği gelişmeler meydana geldi. Burada çok net bir şekilde söylersek, nihayetinde bu maçı FIFA kurallarına göre oynayacaksınız. Burada kulüplerimizin taleplerine göre bildirimler kabul edilmiş. Yeni bildirimler söz konusu olunca 'Hepimiz FIFA kurallarına bağlıyız, zamanında yapılsaydı protokole bağlardık, şimdi protokol haricinde adım atamayız' denmiş. Burada 'şurası haklı, burası haksız, federasyon mu, kulüpler mi, Suudi Arabistan mı' tartışmasından çok bütün talepler protokole bağlansaydı muhtemelen bu kriz olmayacaktı. Mesele birden bire Atatürk tartışmasına döndü. İstiklal Marşı'nı, Türk Bayrağını ve formaların üzerinde Atatürk resmi ve imzasının kabul edilmediği söylendi. Aslında baktığınızda İstiklal Marşı protokole bağlanmış. Atatürk sonra gündeme gelmiş. Sayın Cumhurbaşkanımızı, hükümetimizi, partimizi suçlama kampanyasına dönüştü. Bütün bunlardan bağımsız olarak vatandaşlarımız hiçbir krizin parçası olmaksızın bayrak, milli marş ve Atatürk'le ilgili hassasiyetlerini ortaya koydu.

"BURADA PLANLAMA HATASI YAPILMIŞ"

Artık maç oynanmamış, kriz başka bir şeye dönmüş. Eminim herkes bununla ilgili ders çıkarmıştır. Oraya gidilmesi herkesin onayıyla olmuş. Böyle bir tablo ortaya çıksın istenmezdi. Keşke en başta İstiklal Marşı, bayrakla beraber keşke Atatürk'le ilgili bildirimler yapılsaydı. O gün CHP'nin genel başkanı ve sözcülerin açıklamalarına. Atatürk'e sahip çıktın, çıkmadın diye. Suudi Arabistan'la ilgili olarak ne gerçekleşti bilinmeden, sosyal medya üzerinden belli bir ırkı, ülkeyi aşağılamaya dönük, yanlış ve nefret suçu olacak yaklaşımlar. Bizi ve o ülkeyi bağlayan şey FIFA kuralları. Atatürk'le ilgili bir şey konuşulduğunda bütünleştirici konuşmak lazım. Ben Atatürk'le ilgili hassasiyete sahip çıkan bütün vatandaşlara teşekkür ediyoruz dedim. CHP 'Atatürk'e biz sahip çıktık, iktidar sahip çıkmadı' gibisinden kampanyaya dönüştürmeye başladı. Birisi Atatürk deyip başkasına saldırıyorsa bu sahip çıkma değil; saldırıdır. Atatürk, bayrak, İstiklal Marşı ülkenin ortak değeridir. Ayrıştırmaya gitmemek lazım. Bu toplumu radikalleştirme operasyonudur. Daha sakin, makul, soğukkanlı şekilde meselenin ne olduğunu tam anlayarak yapmak lazım. Ortak değerler üzerinden ayrıştırıcı söylem içerisine girmemek lazım. Bunu ilişkide olduğumuz ülkeler için de yapmamak lazım. Türkiye'ye yanlış yapıldığında tepkimizi gösteriyoruz zaten.

"BU BİR DERS OLSUN, BİLDİRİMLER DOĞRU YAPILSIN"

Suudi Arabistan 'protokole bağlı kalarak oynansaydı keşke' açıklaması yaptı. Filmi geriye saracak halimiz yok. Buradan herkesin ders çıkarıp, doğru protokollere bağlanması gerekir. Burada bir planlama hatası yapılmış. Şu sorumlu diye bir duruma girmemek lazım. Bundan sonrasında özellikle ulusal değerlerin bu tip tartışmaların konusu haline getirilmemesi lazım. Ulusal değerlerimiz ve sembollerimiz kullanılacağı zaman bu konulardaki hassasiyetleri yabancı ülkeyle karşılıklı imza atılan protokollere bütün ayrıntılarıyla yazılması lazım. Benim durduğum yer budur. O gece bunu bir siyasi kutuplaşma malzemesi haline getirmeye çalıştılar. Atatürk'le ilgili hassasiyete vurgu yapılıyorsa toplumu bütünleştiren dil kullanılıyorsa samimidir. Ama toplumu ayrıştıran, hemen tutup da meseleyi anlamadan Cumhurbaşkanlığı makamını, partimizi suçlama varsa bunun istismar olduğunu defalarca gördük. Herkes kendi değerlendirmesini yapıyor. Benim değerlendirmem, bütün bunların baştan protokole bağlanması lazımdı.

"SABOTE EDİLMESİNİ REDDEDİYORUZ"

TFF Başkanının istifası benim değerlendireceğim bir konu değil. Suçlu aramaktan ziyade bir planlama hatası var burada. Hem FIFA'nın uygun gördüğü takvimde hem maça gitme kararı alındığında hangi ülke olursa olsun, Rum kesimle oynandığında belli kararların alındığı söyleniyor. Burada tercihiniz ya bütün dediğinizi yaptırmak ya da maçı oynamak şeklinde oluyor. Burada birilerinin çıkıp Suudi Arabistan'a karşı olanı geçip, neredeyse belli bir kampanya şeklinde Kabe'yi aşağılamaya varan birtakım görseller üretmesi, buradan faşizan duygu çıkarmaya çalışması krizin başka bir şeye evrilmeye çalışıldığını gösteriyor. Hiçbir ülkeye karşı mesnetsiz nefret siyaseti yapacak bir şeye girilmemesi lazım. Zaten en baştan itibaren kulüpler kabul etmiş, karşı tarafın davetine icabet edilmiş. Daha sonra Suudi Arabistan'la ilişkilerimizi sabote edilmesini kategorik olarak reddediyoruz. Karşılıklı olarak bu mesajları onlar da görüyor. Onlar da 'bizim bağlı olduğumuz protokol' var diyorlar. Zaten Türkiye'ye 'kardeş ülke' diyorlar.

"ATATÜRK'LE İLGİLİ BİR SORUNUMUZ YOK"

Bizim Atatürk'le bir meselemiz tabii ki yok. İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizin kurucusu. Cumhurbaşkanımız sık sık ifade eder. 'Bu ülkeye hizmet etmiş, iyilik yapmış herkesi rahmetle anarız. Ülkenin kurucusuna gereken saygıyı gerektiği şekilde gösteririz' der. Atatürk istismarı yapanlarla aramızda bir tartışma. Kendi kafalarında engizisyon mahkemesi kurup kimin meşru olup, olmaya karar verme yetkisini gören sakıncalı bir zihniyet. Bu zihniyet demokrasi ile yan yana duramaz. Atatürk'e saygısızlık söz konusu olduğunda karşı çıktığımız gibi, Atatürk'le ilgili toplumu ayrıştırıcı istismar söz konusu olunca da buna karşı çıkıyoruz. Burada suni kutuplaşma yaratmaya çalışan bir operasyon var. Cumhuriyet rejimi kurulmuş. Atatürk Cumhuriyeti ilan etmiş. 100. yaşı kutluyoruz. Cumhuriyetin en temel umdesinin demokrasi olması gerekir. Defalarca darbe yapılmış. Defalarca Atatürk'ü korumak için yaptık desinler. Bu Atatürk'ün hatırasına düzenlenmiş en büyük suikasttir. Darbe ile Atatürk'ü nasıl yanyana getiriyorsunuz?

"ATATÜRK FİLMİ KALDIRILINCA İLK TEPKİYİ BEN VERDİM"

Biz kimlik tartışmalarını yeterli olgunluğa ulaştırmadığımız noktalar var. Aslında çok mesafe kat edildi. Tarihçi, entelektüel şu tarafta durur, bu tarafta durur. Siz siyasi sorumluluk makamındaysanız dikkat etmeniz gereken yerler vardır. Sizin meşruiyetiniz bu değerlere ve anayasal düzene dayanır. Birisi demokratik hukuk devleti içerisinde Meclis'e gelmiş ama terör örgütünü savunuyor. O zaman meşruiyetiyle ilgili kendi kendisini çelişkili duruma düşürür. CHP'nin yöneticileri, tabii ki CHP'ye oy veren vatandaşlarımızı tenzih ediyoruz, bu vatandaşlarımızla ilgili bir tartışma değil. O gece sukunetli, birleştirici, bütünleşme mesajları yerine hemen Cumhurbaşkanlığı makamından başlayarak bir sürü suçlama arka arkaya yapıldı. Adını vermeyeyim bir film platformu Atatürk filmini kaldırdığında ilk açıklamayı ben yaptım 'kınıyoruz' diye. CHP tepkiyi gecikerek verdi.

Dışişleri Bakanı Fidan'dan taziye telefonu Gündem Öğrenci servisinin kaçırılma anı Gündem Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef aldı Gündem Alkollü sürücü polise saldırdı Gündem