Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Katar ile ortak basın toplantısında konuştu
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Mohammed bin Abdulrahman Al-Thani ile düzenlediği ortak basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Fidan, "Biz bölge ülkeleri olarak üçüncü tarafların kendi çatışmalarını bu coğrafyaya taşımasını istemiyoruz” dedi.
Bakan Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Mohammed bin Abdulrahman Al-Thani ile bir araya geldi. Görüşmenin ardından Fidan ve Al-Thani ortak basın toplantısı düzenledi.
Katar ve Türkiye arasındaki ilişkilerin son on yılda müstesna bir düzeye ulaştığına dikkat çeken Bakan Fidan, “İşbirliğimizin temelinde Sayın Cumhurbaşkanımız ile Katar Emiri Şeyh Tamim’in ortaya koyduğu kuvvetli irade bulunmaktadır. Yüksek Stratejik Komite'nin dokuzuncu toplantısını liderlerimizin başkanlığında biliyorsunuz geçtiğimiz aylarda Doha'da gerçekleştirmiştik. Bir sonraki toplantıyı bu yıl içinde inşallah Türkiye'de düzenleyeceğiz” dedi.
Bölgedeki son gelişmeleri de ele aldıklarını aktaran Bakan Fidan, “Biz İsrail'in Gazze'de işlediği suçların bölgesel bir çatışmaya dönüşme riski barındırdığını baştan itibaren ifade etmiştik. Tırmanma ve yayılma ihtimaline karşı uyarılarımızı yapmıştık. Geçtiğimiz hafta sonu yaşananlar, bölge dışı ülkelerin de dahil olduğu bir savaş ihtimalinin çok uzak olmadığını hepimize bir kez daha gösterdi. Bu risk maalesef hala devam etmekte. Olaylar başlamadan önce gerilimin nispeten kontrollü şekilde aşılması için yoğun bir çaba harcadık. Bazı görüşmelerimiz oldu. Bu çalışmalarımızı halen sürdürmekte ve itidal mesajlarımızı tüm ilgili taraflara iletmekteyiz. Bölge dışı güçlerin de gelişmelere soğukkanlı yaklaşması gerekmektedir. Biz bölge ülkeleri olarak üçüncü tarafların kendi çatışmalarını bu coğrafyaya taşımasını istemiyoruz” dedi.
İran’ın İsrail’e 13 Nisan’da düzenlediği saldırıya değinen Bakan Fidan, “13 Nisan'da yaşananlar bizim için çok önemli dersler ortaya koymakta. Birinci olarak uluslararası hukuk herkes için bağlayıcıdır. Küresel düzeyde barışın ve istikrarın anahtarı uluslararası hukuka uyulmasıdır. İkinci olarak, Netanyahu'nun iktidarda kalabilmek için bölgemizi bir savaşa sürüklemeye çalıştığı aşikardır. Netanyahu'yu kayıtsız ve şartsız destekleyenler, tutumlarını acilen gözden geçirmek zorundadırlar. Üçüncüsü ve en önemlisi yaşanan olayların temelinde Gazze'de İsrail tarafından uygulanan şiddet ve zulüm yatmakta. Şu hususun altını çizmek istiyorum. Şu anda mağdur olan ne İsrail ne de İran'dır. Mağdur olan Gazze halkıdır. Hepimiz Gazze'de yaşanan felaketi sona erdirmek için daha fazla çaba harcamalıyız. İsrail'in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2728 sayılı kararını ve Uluslararası Adalet Divanı'nın aldığı ihtiyati tedbirleri harfiyen uygulaması şarttır” dedi.
Türkiye ve Katar’ın Hamas'la sağlıklı ilişkisi olan ender ülkelerden ikisi olduğuna dikkat çeken Bakan Fidan, “Dolayısıyla bizim özellikle şu anda yürütülmekte olan ateşkes görüşmelerinde elimizden ne geliyorsa onu yapmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Özellikle Katarlı kardeşlerimizin, Mısırlı kardeşlerimizle beraber ortaya koydukları çabaya biz ne türden destek verebiliriz? Onunla ilgili düzenli istişarelerimiz oluyor. Çoğu zaman özellikle Batı ve diğer dünya kamuoyu temsilcilerinden tarafımıza temasa geçiliyor ve belli konularda görüşlerimiz isteniyor. Belli konularda müdahalemiz isteniyor. Bunların detayına girmek istemiyorum. Bunları tabii yaparken Katarlı kardeşlerimizle sürekli bir koordinasyon içerisindeyiz. Özellikle ateşkesle ilgili anlaşmaların yürütülmesinde kendileri önemli bir rol oynamakta. Biz buraya nasıl destek verebiliriz, daha farklı nasıl katkıda bulunabiliriz? Bizim amacımız şu anda bu. Diğer bir husus, insani yardımlar konusunda ciddi koordinasyonumuz var. Bölgedeki özellikle istikrarın ve barışın tehlikeye girmemesi için, çatışmanın yayılmaması için neler yapılabilir? Bu konuda stratejik görüş, alışverişlerimiz var. Özellikle hem iki ülke arasında hem bize dost olan diğer ülkelerle beraber ortak bir strateji, ortak bir görüş oluşturma konusunda yoğun çalışmalarımız var ve bu çalışmaları diğer ilgili taraflara, dünya kamuoyuna, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere diğer siyasi aktörlere nasıl iletebiliriz onunla ilgili sürekli devam eden çalışmalarımız var. Kısacası aramızdaki koordinasyon çok yoğun ve devamlı bir nitelik taşımakta” dedi.