Çağlayan'da ifade veren Ekrem İmamoğlu kalabalığa seslendi

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkındaki 2 ayrı soruşturma kapsamında Çağlayan Adliyesi'ne gelerek ifade verdi. İfade işlemlerinin ardından kendisini desteklemek için gelen kalabalığa seslenen İmamoğlu, "Hedefin ne olduğu belli. Son 4 aydır yargı tacizinin en üst seviyesini yaşıyoruz. Bugünkü mesele İstanbul'da ne yazık ki kurulmaya çalışan bir kumpasın sonucudur" dedi. Yargının siyasallaştığını belirten İmamoğlu, "Sandık gelecek, bu iktidar gidecek kardeşim. Başka çare yok" ifadelerini kullandı.

Abone ol

İki soruşturmada dört ayrı suçlama yöneltilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Çağlayan Adliyesi'nde ifade verdi. Tehdit, hakaret, terörle mücadelede görev yapan kişiyi hedef göstermek ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlamalarıyla terör soruşturmalarının yapıldığı 7. katta ifade veren İmamoğlu, işlemlerin sona ermesinin ardından kendisini desteklemek için adliye binası önündeki kalabalığa seslendi.

İşte İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar:

"16 MİLYON İNSANIN TEMSİLCİSİ BÖYLE BİR İFADE VERMEMELİYDİ"

"Çok kapsayıcı bir sürecin içerisindeyiz. Burada olmayan bir siyasi parti yok. Bu benim için gurur vesilesi. İfade ederim ki bugün burada hükümet partisi hariç bütün siyasi partiler adaletin sağlanması için destek için geldiler. 16 milyon insanın temsilcisi burada böyle bir ifade vermemeliydi. Böyle bir ifade günü olmamalıydı.

"İSTANBUL'A YAPILAN BİR KUMPAS"

Bugünkü mesele hak hukuk adalet meselesidir. Yargının siyasallaştığını görüyoruz.

Bugünkü mesele İstanbul'da ne yazık ki kurulmaya çalışan bir kumpasın geldiği bir sonuçtur. Hedefin, hedefin ne olduğu belli.

İstanbul'da 4 aydır yargı tacizinin en üst seviyesini yaşıyoruz. Ama yılmadık, yılmayacağız. Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Esenyurt'ta başlayan ve Ahmet Özer Hocamızın sabahın köründe derdest edilerek hapse atılması, Beşiktaş'ta Rıza Akpolat kardeşimizin haksız yere tutuklanarak görevinden uzak uzaklaştırılması süreciyle beraber bu yargı eliyle süreci dizayn etme çabası devam etmektedir.

"TÜRKİYE'NİN BİRİNCİ PARTİSİ OLAN CHP'YE MÜDAHALE EDİLİYOR"

Her daim yanımızda olan partimizdeki yol arkadaşlarımıza, bütün yöneticilerimize de teşekkür ediyorum, minnet duygularımı iletiyorum.

Bütün örgütümüzün yanı sıra elbette yol yürüdüğümüz, özellikle 31 Mart'tan sonra gösterilen seçim başarısıyla Türkiye'nin birinci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'ne, başta Sayın Özgür Özel Genel Başkanımız olmak üzere her birimize, en fazla da belediye başkanlarına nasıl müdahale edildiğini, nasıl kötü bir muamelenin gösterildiğini hep beraber yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz.

"KORKUNUN NEDEN KAYNAKLANDIĞINI BİLİYORUZ"

Sevgili dostlarım, sevgili dostlarım, elbette bizi farklı konumlandırmaya ve farklı bir biçimde bizleri yorumlamaya çalışanlar var.

Ben, bugün yanımda olan, anons edildi birçok başkanımız da burada ama gelemeyen de var buraya. Çünkü o tarafta, o tarafta insanlarımızın bir araya toplanmasına bile engel olunma çabasını anlayamıyorum.

Korkunun neden kaynaklandığını biliyoruz.

"POLİSİMİZLE HALKIMIZI KARŞI KARŞIYA GETİREN AKLI DA KINIYORUM"

Bu konuda özellikle bu tür ortamlarda polisimizle, sevgili, kıymetli, ayağına taş değmesin diye dua ettiğimiz polisimizle halkımızı karşı karşıya getiren aklı da kınıyorum. Bunun o kadar kolay halledilebilecek ortamı var ki, buraya gelmezdi. Onun için gelemeyen başkanlarımız var. İzmir Belediye Başkanımıza, Muğla Belediye Başkanımıza, Tekirdağ Belediye Başkanımıza, onların nezdinde burada oldukları için sarıldım, kucakladım, teşekkür ettim.

"MANSUR YAVAŞ'A TEŞEKKÜR EDİYORUM"

Tabii özellikle burada bulunması, nasıl kol kola, omuz omuza olduğumuzu, birlikte "Mesele vatansa gerisi teferruattır." diyerek bir arada olduğumuzu gösteren değerli dostum, ağabeyim, Belediye Başkanımız Mansur Yavaş'a teşekkür ediyorum.

"ARAMIZDA BİR ALLAH'IN KULUNUN BİLE KORKUSU YOK"

Sevgili dostlar bakın, ben, ben iki tane konuda burada ifade verdim. Bir tanesi, bir tanesi bir panelde bu sevgili kardeşim, Gençlik Kolları Genel Başkanımız Cem Aydın evinden, evinden çok sayıda polisle gidiliyor, ifade verilmek için adliyeye getiriliyor.

Allah aşkına! Deseniz ki "Sayın Cem Aydın, gel ifade ver." yahut Cem Aydın aha burada adliyenin önünde. Bir korkusu olur mu bu insanların? Aramızda bir Allah'ın kulunun bile korkusu yok.

Gider ifadesini verir. Veremeyeceğimiz hesap yok. Neymiş? İtibarsızlaştıracakmışlar. Neymiş? Korkutacakmışlar. Ben de sevgili başkanımız, çok başarılı bir başkanımız. Sonuçta 30 seneye aşkındır, yani neredeyse doğmadan diyelim ailesini tanıdığım, çocukluktan beri yetişmesini gördüğüm bir insan üzerinden elbette hayıflanıyorum, kızıyorum.

"O İFADELERİ BİR BABA DUYGUSUYLA DEDİM"

Bir abi gibi, bir baba duygusuyla dedim ki: "Bak Sayın Başsavcı, biz öyle adil bir dönemi bu ülkeye kazandırmak istiyoruz ki senin çocukların dahi, sadece onun değil, kim haksızlık, kim hukuksuzluk yapıyorsa bu milletin hiçbir evladının sabahın köründe derdest edilerek evinden alınmayacağı günleri, herkese eşit bir adalet sistemini, yargının bağımsızlığını bu ülkeye biz getireceğiz." dedim.

"Biz getireceğiz." Biz bunu söylüyoruz. Bizi, bizi ailesini tehdit etmekle suçluyorlar ve savcılığa ifadeye getiriyorlar. Ya ben, ben bu memlekette, bu 16 milyon şehirde bir çocuğumuzun bile eşit olmadığında biz başımızı yastığa koyamayız diyerek yola çıkmış bir ahlakın temsilcileriyiz. Biz evimizde dahi eşimle beraber "Önce çocukların okutulması, anaokulu, kız çocuklarımızın okutulması." diye feryat eden biz bir Allah'ın kulunun evladını dahi ayırmayacağımızı, sadece ben değil, Mansur Başkanımız, her birimiz ne diyoruz? "Ya partisine mi bakıyoruz kardeşim? Kim olduğuna mı bakıyoruz kardeşim? Bakmayız." diyen bizi sen aileyi, en kutsalımız olan aileyi, çocuğu tehdit etti diye Ekrem İmamoğlu'nu buraya ifade vermeye çağırıyorsun.

"BİR BİLİRKİŞİSİ İSTATİSTİK KURALLARINI ALTÜST EDİYOR"

Bu, bu bir şaşkınlık. Hem de, hem de daha konuşmamız yeni bitmiş, pat diye. İkincisi ne? İkincisi bir bilirkişisi, artık ismini söylemeyeceğim, herkes tanıyor. Bir bilirkişisi, öyle bir bilirkişi ki istatistik kurallarını altüst ediyor.

Ekrem İmamoğlu ve yakın çevresinde hangi konu var ise özellikle soruşturmanın başladığı anda ilk bilirkişi olarak çağırılıyor ve o bilirkişi raporlarıyla dava açılıyor. Şu ana kadar yazdığı her bilirkişi raporu da başka uzman bilirkişiler tarafından tamamen yanlış olduğu tescil ediliyor.

Özellikle son Esenyurt ve Beşiktaş operasyonunda Esenyurt için tutulan tutanakta orada 3 bilirkişinin ismi yazıyorken diğer ikisinin haberi olmadan, bilgisi olmadan bir rapor yazıyor, imzalıyor.

Tamamen usule, hukuka, kanuna aykırı. Çünkü ben şimdi hukuksuzluk yapmayayım, Mansur Başkanımın yanında ama ikisinin imzası olmadan o 3 kişinin ismi yazıyorsa bilirkişi raporu çıkamaz. Öyle değil mi başkanım?

Dolayısıyla böyle bir evrakta sahteciliğe kadar giden uydurma bir rapor düzenliyor. Yahu bu millete kötülük düşünen, bu milletin birlik ve beraberliğini altüst etmeye çalışanı ben ifşa etmeyeceğim de kim edecek? İfşa edeceğim

Yargının işlemesini engelleyici veya kötüleyici, hakaret içeren vesaire diye ifadeye, etki altına alıyormuşum.

Bir kere ben bilirkişi raporları verilmiş, altına imzasını atmış o bilirkişiyi ben nasıl etkide bulunacağım? Mümkün mü? Değil. Ama ben size bir etki söyleyeyim mi sevgili dostlarım?

'TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE' TARTIŞMASI

Ne dedi Sayın Cumhurbaşkanı? "Heybenin büyüğü turpun heybede." dedi. Öyle değil mi? Bir yargıya, yargı mensuplarına dönük buradan, adliyenin önünden söylüyorum.

"Turpun büyüğü heybededir" demek nedir biliyor musunuz? O dosyalarda gizlilik kararı var. Avukat bile açıp bilgi alamadığı yerde "turpun büyüğü heybede" demek "ben, ben soruşturma seviyesinde olan bu dosyaların her kalemini, her sayfasını biliyorum." demek değil midir?

Peki Sayın Cumhurbaşkanı'nın böyle bir dosyayı bakabilme, inceleyebilme hakkı var mı? Hakkı yok. Ama ona rağmen diyorsun ki "Ben biliyorum." Hatta daha da ileri gidiyorsun, "Ben" diyorsun "bu davayı takip ediyorum."

Endişeli bunlar. Çünkü "turpun büyüğü heybede", daha ilerisi "Ne yapılacağını da biliyorum" diyorsun. Yani bu davanın da geçmişte soyunduğun gibi bu davanın da savcılığına soyunuyorsun, öyle değil mi?

"Biz aldatıldık" diyenlerden usandık. "Aldatıldık" diyenlerle işimiz yok. Biz aldatılmayız kardeşim, biz aldatılmayız. Biz aldatılmayız, bu insanlar aldatılmaz. Aldatılan milletin yoksulluk içerisine gömülmesine vesile oldunuz.

"SANDIK GELECEK, BU İKTİDAR GİDECEK KARDEŞİM"

Biz adil bir düzen, adil bir sistem, yargının bağımsızlığı için mücadelemize devam edeceğiz. Her birimizin, bütün muhalif demokratların, bütün siyasi partilerin yolu açık olsun.

Bakın bu iş, bu iş artık milletin dediğinin olacağı sürece doğru gidecek. Bu işten kurtulmanın yolu ne biliyor musunuz? Sandık gelecek, bu iktidar gidecek kardeşim, bu kadar net. Bu işin başka bir yolu yok. O bakımdan, o bakımdan hep birlikte amasız, fakatsız yola çıktık. Allah yolumuzu açık etsin. Bizi engelleyemezler. Bakın buradan bir şey daha söyleyip sözlerimi bitiriyorum.

Bu sevgili polis kardeşlerimize vatandaşla karşı karşıya gelmelerini artık bırakın. Emniyet görevini yapsın. Bu polis kardeşlerimizi masum vatandaşlarla karşı karşıya getirip milletvekillerinin gözüne, gözüne gaz sıkmayı falan filan bıraksın. Biz polisimizin gider gözünün yaşını siler, ayağının tozunu alırız, tozunu.

Çağlayan Adliyesi önünde arbede Gündem İmamoğlu 2 soruşturma kapsamında ifade verdi Gündem Türkiye'den Gazze'ye yardım eli Gündem Thodex kurucusu Özer'in tahliye iddialarına yalanlama Gündem