Bolu'da otel faciası: Gerçek sorumlular kim? Sizce nasıl bir ihmaller zinciri var? | Cuma Obuz Görüş
Bolu'daki otel faciasında ihmaller zinciri sonucu 76 kişi hayatını kaybetti. Sevdiklerini kaybedenler başta olmak üzere Türk halkı facianın sorumlularının yargı önünde hesap vermesini istiyor. İşletme, belediye ve bakanlık olmak üzere 3 yetkili merci göze çarpıyor. Peki gerçek sorumlular kim? Sizce nasıl bir ihmaller zinciri var? Bu ve benzeri olayların ardından nasıl bir süreç işlemeli? Bir daha olmaması için ne yapılmalı? Haberet Yazı İşleri Müdürü Cuma Obuz, görüşlerini kaleme aldı.
Bolu'da yaşanan yangın faciasında yaşanan acıları gerçekten tüm ülke olarak hissettik. Yangında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifa dileyerek başlayalım.
Aslında yangın, deprem, sel gibi birçok afet yaşadık geçmişte ve hepsinde de aynı şeyleri konuştuk. Denetim konusunda nasıl eksiklerimiz olduğunu bir acı olayla daha tecrübe etmiş olduk.
"İHMAL YOK İHMALLER ZİNCİRİ VAR"
Otelin fiziki şartlarının yetersizliği, yangın anında yeterli ekipmanın olmayışı hatta yangın merdiveninin bile olmayışı herkesin şapkasını önüne alıp düşünmesi gereken bir konu. Yangının daha ilk saatlerinde açıklama yaparak farklı siyasi tartışmalara neden olmayı doğru bulmuyorum. Ortada bir ihmal yok ihmaller zinciri var belli ki. Ve tüm devlet görevlileri hangi siyasi fikirden olursa olsun bu olayın sorumluluğunu üstlenmeliler.
Otelleri hem bakanlık hem de yerel yönetimler denetler. Sadece denetleme alanları farklıdır fakat bu konuda asıl sıkıntı da tam olarak burada. Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında yaşanan koordinasyon eksikliği bu tip sonuçlar doğuruyor. Bunun en önemli nedeni ise siyasi ayrışmalar. Bizi birleştiren şeyler ayrıştıran şeylerden çok daha fazla düsturunu edinmek gerekirken yangın öncesi ve sonrasında sorumluluğu ötekinin üzerine atmak doğru değil. Ama maalesef bunu görüyoruz. Bu açıdan her kim bu ihmaller zincirinde pay sahibiyse hesabının adli makamlarca sorulması şarttır. Çünkü ortada yitip giden onlarca can var.
"SİYASİ KAVGALAR HER ZAMAN TOPLUMA KAYBETTİRMİŞTİR"
Bir afet yaşandıktan sonra değil yaşanmadan önce bazı şeyleri konuşmamız gerekiyor. Şu bir gerçek ki ülkemiz bir turizm cenneti. Neredeyse her bölgemizde binlerce otel mevcut. Bu otellerin açılış ruhsatları, turizm standartlarına uygunluk belgeleri, fiziki koşulların denetimi, afet durumuna ilişkin denetimler; bunların hepsi ne bakanlığın tek başına yapacağı şeyler ne de yerel yönetimlerin. Bakanlıkların belediyelerle birlikte tüm hizmet alanlarını doğru ve etkin şekilde denetlemesi gerekiyor. Şimdi bu olayı yaşadık ve malum oteli konuşuyoruz ama belki ülkemizde bu otelden daha sorunlu, daha eksik, daha afetlere açık yüzlerce belki binlerce otel vardır. Bunların tespitinin yapılması ve standartların uygulanması siyasi bir kriz değil, üzerinde hemfikir olunacak hayati bir konudur. Aynı durum deprem açısından binalar için de geçerli. Bir binanın depreme dayanıklı olup olmadığının tespiti sadece belediyeleri ya da ilgili bakanlığı ilgilendiren bir konu değildir. Bu konularda siyasi kavgalar her zaman topluma kaybettirmiştir.
Otel yangınının ardından ortaya çıkan detaylar, görüntüler ve belgeler bu işte siyasi kavgaların gölge düşürdüğünü gösteriyor.
Yapılacak olan bellidir; bu olayda ihmali bulunan otel sahibinden, personeline, yerel yönetim yetkilisinden bakanlık yetkilisine kadar kim varsa adalet önüne hesabını vermeli, hizmet sektöründeki tüm firmalar belediye ve bakanlık ortak paydasında denetime tabi tutulmalı, standartların uygulanması konusunda katı olunmalı, hatta otel fiyatlarının belirlenmesinde bile bir standart yaratılmalı ve uygulanmalıdır. Eğer bu konuda uzlaşamazsak üzgünüm ki bu olay ne ilk olur ne de son.