Abdullah Gül: Yargıtay'ın dün aldığı kararın izahı mümkün değildir
Yargıtay 3. Ceza Dairesi; Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay'ın tahliyesi kararına, Anayasa'nın 153. maddesindeki "Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar" şeklindeki emredici hükme rağmen uymadı. Üzerine, "Anayasa'yı yorumlayarak karar alma yetkisi verilen Anayasa Mahkemesi'nin kararını yok saymak"la kalmadı, hem de yüksek mahkemenin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Türkiye bu kararı ve suç duyurusunu konuşurken 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, konuya ilişkin açıklamada bulundu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi; AYM'nin Can Atalay'ın tahliye edilmesi hükmüne, Anayasa'nın 153. maddesinde olan "Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar" şeklindeki emredici karara rağmen uymadı. Üstüne üstlük, "Anayasa'yı yorumlayarak karar alma yetkisi verilen Anayasa Mahkemesi'nin kararını yok saymak"la kalmadı, aynı zamanda yüksek mahkemenin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Türkiye geçen geceden bu yana kararı ve suç duyurusunu konuşuyor.
Gazeteci Murat Sabuncu, bu konuyu köşesine taşıdı. Sabuncu'nun yazısı şu şekilde:
Bu konu hakkında ne düşündüğünü öğrenmek için 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü aradım. Arama sebeplerimden biri elbette devletteki 'ağırlığı'ydı ama kendisi aynı zamanda, başta Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Aslan, Başkanvekili Hasan Tahsin Gürcan, üyeler Muhammed Emin Kuz, Muammer Topal, Engin Yıldırım'ı da Cumhurbaşkanı olarak yüksek mahkemeye atamış isim. Daha önce atadıklarından emekli olanlar da var.
"YARGITAY'IN DÜN ALDIĞI KARARIN İZAHI MÜMKÜN DEĞİLDİR"
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün gelinen durumu nasıl değerlendirdiğine dair açıklamasını paylaşıyorum:
"Yüksek yargı organlarının yetki ve sorumlulukları Anayasamızda sarih bir şekilde belirtilmiş olmasına rağmen Yargıtay'ın dün aldığı kararın izahı mümkün değildir.
"YARGITAY'IN HEDEF YAPMASI ÇOK YANLIŞ OLMUŞTUR"
Vaktiyle Anayasa Mahkemesi'nin özgürlük karşıtı vesayetçi kararlarını tenkit ve reddetmiş ama Anayasa'ya uyarak gereğini yerine getirmiştik. Anayasa Mahkemesi'nin İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun özgürlükçü kararlarını ve bu kararı alan üyelerini Yargıtay'ın hedef yapması çok yanlış olmuştur.
Hukuk sistemi ve adalete olan güvenin kaybolmaması hayati derecede önemlidir. Ayrıca ekonomi ve dış politika uygulamalarında Türkiye'nin itibarını zedeleyecek ve hükümeti zor duruma sokacak bu hukuk kaosunun hızlı bir şekilde, olgun bir demokrasi anlayışı ve anayasal çerçevede çözümü bir zarurettir.