Türkiye'nin ekonomi kadrosu başarılı bulundu! Moody's adımları tek tek sıraladı
Türkiye'nin enflasyonu düşürmeye yönelik adımları ve yeni ekonomi kadrosu Moody's'in dikkatini çekti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, ekibinin başarılı hamleler yaptığını vurguladı. Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Moody's ile ilgili sosyal medya hesabından açıklamada bulundu.
Moody's, Türkiye'nin mali disiplini sağlamak için yoğun mesai harcadığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın enflasyonu düşürmek için attığı adımlarını başarılı olduğu vurgulanırken, yeni ekonomi kadrosu da dikkat çekti.
MAKROİHTİYATİ TEDBİR KADEMELİ OLARAK KALDIRDI
Moody's'in Türkiye ekonomisine yönelik yıllık analizinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 5 yıllık bir dönem için yeniden seçildiği anımsatılarak, yeni hükümetin enflasyonu düşürmenin ve ülkenin cari açığını azaltmanın dahil olduğu daha ortodoks ekonomi politikalarına dönüş sözü verdiğine işaret edildi.
Analizde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) politika faiz oranlarını yükselttiği ve geçen yıl uygulanan ve bankaların çekirdek kararlılığına zarar veren birçok bozucu makroihtiyati tedbiri kademeli olarak kaldırdığı belirtildi.
Türk lirasının piyasa kaynaklı değer kaybının, ihracatçıların rekabet gücünü geri kazanmasına yardımcı olurken, TCMB'nin de döviz rezervlerini geri kazanmasına imkan sağladığı vurgulanan analizde, hükümetin depremin ardından yeniden inşa çalışmaları ve seçim harcamalarından kaynaklanan mali bozulmayı vergiler yoluyla düzeltmeye başladığı belirtildi.
GÖRÜNÜM POZİTİF OLACAK MI?
Analizde, Mart 2024'te yapılacak yerel seçimlere kadar para politikası sıkılaştırmasının kademeli bir şekilde devam etmesinin beklendiği ifade edilerek, bunun da enflasyonun gelecek aylarda yüksek seviyede kalacağına işaret ettiği bildirildi.
Ülkenin ekonomik görümünün durağan olduğu ve dengeli riskleri yansıttığı kaydedilen analizde, "Ortodoks politikalara geçiş sürdürülürse ve makro dengesizliklerde düzenli bir azalmaya yol açarsa, görünüm pozitife dönebilir ve not yükseltilebilir." değerlendirmesi yapıldı.
Analizde, ekonomik büyümenin siyasi olarak kabul edilebilir seviyeden daha keskin bir şekilde yavaşlaması durumunda, başka bir politika değişikliği riskinin öneminin sürdüğüne işaret edilerek, ortodoks politikalara geçişin kısa ömürlü olması ve daha fazla makroekonomik stresin ortaya çıkması halinde görünümün negatife çevrilebileceği ifade edildi.
FAİZ ORANLARINA DİKKAT ÇEKTİLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden seçilmesinin ardından, Hazine ve Maliye Bakanı olarak Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı olarak Hafize Gaye Erkan'ı atamasının ortodoks politikalara dönüşün sinyallerini verdiği vurgulanan analizde, Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığına da önceki hükümetlerde Kalkınma Bakanlığı yapmış ve ortodoks ekonomi politikalarını desteklediği bilinen Cevdet Yılmaz'ın atandığı anımsatıldı.
Analizde, geçen ay sonunda da TCMB Başkan yardımcılıklarına ortodoks görüşlere sahip atamalar yapıldığına değinilerek, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Enflasyonu düşürmeyi, Türkiye'nin büyük dış dengesizliklerini azaltmayı ve mali disiplini sağlamaya kararlı olan yeni ekonomi ekibi, para ve maliye politikasının yönünü kademeli olarak düzeltmeye başladı. Daha ortodoks, kurallara dayalı ve öngörülebilir politika yapımına geçiş, kredi açısından olumlu ve beklediğimizden daha erken gerçekleşti."
Büyümenin son çeyreklerde yavaşlamasına rağmen yerel seçimler öncesinde sağlamlığını koruyacağı belirtilen analizde, büyüme ivmesinin gelecek çeyreklerde, özellikle sıkılaşan finansal koşulların yansıması olarak, daha da yavaşlamasının beklendiği kaydedildi.
Analizde, TCMB'nin iki toplantıda kademeli olarak politika faizini yüzde 8,5'ten yüzde 17,5'e çıkardığına ve bunu daha da yükseltmesinin muhtemel olduğuna işaret edilerek, maliye politikasının vergiler yoluyla sıkılaştırıldığı hatırlatıldı.
Ülkedeki kredi büyümesi, ihracat, sanayi üretimi, işsizlik oranı gibi verilere de atıfta bulunulan analizde, gelecek yıl, ortodoks ekonomi politikalarının devam etmesi ve parasal sıkılaştırmanın hızlanması varsayımıyla Türkiye'nin yüzde 2,5 civarında büyümesinin tahmin edildiği kaydedildi.
"TCMB TEMKİNLİ HAREKET ETTİ"
Analizde, makroihtiyati tedbirlerin gevşetilmesinin olumlu olduğu ifade edilerek, uzun vadeli büyüme beklentilerinin de iyi olduğuna dikkat çekildi.
Kamu borcunun GSYH'ye oranının bu yılın sonunda yüzde 32 olmasının beklendiği bildirilen analizde, bunun emsal ülkelerin borç oranlarına göre düşük bir seviye olduğu belirtildi.
Analizde, Türkiye'nin borç ölçütlerinin kur şokuna karşı duyarlı, büyüme ve mali şoklara karşı da yüksek hassasiyete sahip olduğu ifade edildi.
Türk bankalarının, daha ortodoks para politikasına dönüşten ve makroihtiyati tedbirlerin kaldırılmasından fayda sağlayacağının altı çizilen analizde, daha yüksek faiz oranlarının bankaların temel marjlarının geri kazanılmasına yardımcı olacağı vurgulandı.
Analizde TCMB'nin kredi sıkılaştırıcı önlemlerinin kredi provizyonunun düşmesine yol açacağı bunun da bankaların gelir artışını sınırlayacağı kaydedilerek, Bankanın şimdiye kadar temkinli hareket ettiği ve piyasa işlevselliğini en çok bozan önlemlere odaklandığı değerlendirmesi yapıldı.
BAKAN ŞİMŞEK'TEN MOODY'S AÇIKLAMASI
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye’nin kural bazlı ve öngörülebilir politikaya geçmesinin ülke kredi görünümü ve notu açısından olumlu olduğu değerlendirmesi yaptı.
Makro-finansal istikrarı sağlamak ve ülkemizin şoklara karşı dayanıklılığını artırmak için kurala dayalı, uluslararası normlara uygun politikaları uygulama konusunda kararlıyız. Bunun kredi notumuza yansıyacağına inanıyoruz."
BAKAN ŞİMŞEK'TEN VERGİ VE KDV ARTACAK MI? SORUSUNA CEVAP
Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Yeni Şafak'a gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şimşek, vergi düzenlemelerinin depremin maliyetini azaltmak için yapıldığını belirterek şunları söyledi:
"Amacımız, bir geçiş dönemi sonrası kalıcı bir şekilde enflasyonu aşağı çekmek. Merkez Bankası’nın da tahminlerinden göreceğiniz gibi, enflasyon önümüzdeki birkaç ay içerisinde geçici bazı faktörler nedeniyle artışa devam edecek. Bizim bütçe dengelerini iyileştirmek, depremin yaralarını sarmak için yaptığımız bazı vergi düzenlemeleri var. Bu vergi düzenlemeleri de tabii enflasyonist ama bu bir daha tekrarlanmayacak. Bir kerelik yaptığımız bir düzenleme bu. Yine bu sene vatandaşlarımızın, toplumun değişik kesimlerinin geçmiş enflasyona karşı kayıplarını telafi için ciddi ücret artışları oldu.
Biz inanıyoruz ki uygulayacağımız programla öngörülebilirlik artacak. Türkiye’ye kaynak girişi artacak ve önümüzdeki dönemde belirsizlik azaldıkça, cari açık daraldıkça inanıyorum ki kurda göreceli bir istikrara doğru gideceğiz. Bu da enflasyonu ve beklentileri olumlu yönde etkileyecek."
"CUMHURBAŞKANIMIZIN KÖRFEZ ÜLKELERİYLE ÇOK İYİ İLİŞKİLERİ VAR"
Görüşmelere sermaye fazlası olan ülkelerle başladıklarını belirten Şimşek şu ifadeleri kullandı: "Son 2 ay içerisinde biz önceliği Körfez ülkeleri ile olan ikili ilişkiler çerçevesinde Türkiye’nin ihtiyacı olan kaynağı tedarik noktasında bir çabaya girdik. Orta Doğu’nun özellikle de Körfez ülkeleri bağlamında bakacak olursak, Körfez ülkelerinin özelliği olarak sadece petrol ve doğal gaz ihraç etmiyorlar. Kendi ekonomilerinde absorbe edemeyecekleri kadar bir sermaye fazlasına sahipler. Dolayısıyla bizim de sermaye ithalatına ihtiyacımız var. O nedenle sermaye fazlası olan ülkelerle başladık, onlarla ikili diyalogları kurduk. Cumhurbaşkanımız orayla en üst düzeyde çok iyi ilişkileri var. Cumhurbaşkanımızın mükemmel denilebilecek düzeydeki siyasi ilişkilerini biz ekonomide ticaret anlamında, dış kaynak anlamında bir fırsata dönüştürmek istedik. O potansiyelin ikili ilişkilerin güçlü yanlarının ticarete yansımasını istedik. Sermaye akımlarına yansımasını sağlamaya çalıştık."
BAE İLE 51 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM PAKETİ
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yapılan 51 milyar dolarlık yatırım paketimin bu sene içerisinde bir kaynak akışına dönüşebileceğini aktaran Bakan Şimşek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Körfez ülkeleriyle çok verimli diyaloglarımız var, bunun en somut emaresi BAE ile açıklanan 51 milyar dolarlık yatırım paketi. Bu yatırımların bir kısmı bu sene içerisinde başlamak üzere bir kaynak akışına dönüşecek diye bekliyoruz. Gerek deprem yaralarının sarılması için uzun vadeli finansman, gerekse ihracatın finansmanı için kaynak bunlar hızlı bir şekilde Türkiye’ye kazandırılabilecek kaynaklar. Örneğin enerji yatırımları, yenilenebilir enerji yatırımları zaman alabilir. Körfez ülkeleriyle bu diyalog güçlü bir şekilde devam edecek. (Rusya-Ukrayna savaşı) Kötümser senaryo düşük bir olasılık ama savaşın genişlemesi daha bölgesel bir alana yayılması ama çok düşük bir olasılık. Küresel ekonomik büyümenin sınırlı olması risk iştahını da sınırlıyor."
"2024’ÜN İKİNCİ YARISINDAN İTİBAREN BUGÜN KARŞIDAN ESEN RÜZGÂRLAR DESTEKLEYİCİ BİR NİTELİK KAZANACAK"
Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler riskli addedildiği için küresel büyümenin yavaşladığı dönemlerde risk iştahı bir miktar daralıyor. Ben inanıyorum ki 2024’ün ikinci yarısından itibaren bugün karşıdan esen rüzgârlar destekleyici bir nitelik kazanacak. Çünkü Fed faiz artışında zirveyi buldu. Büyük ihtimalle piyasa 2024’ün ikinci çeyreğinden itibaren faiz düşüşlerini konuşmaya başlayacak. Küresel ekonomi şu anda zayıf seyrediyor. Dolayısıyla ufak da olsa bir toparlanma risk iştahını önemli yansıyor. O arada mahalli seçimler de aradan çıkmış olacak. Türkiye’nin hala önünde çok uzun süre bir programın olduğu yapısal reformun olduğu gündeminin canlandırıldığı bir dönemde olacağız.
"8 HAFTADIR BORSAYA DIŞARDAN NET GİRİŞLER VAR"
"Türkiye'nin her zaman yabancıların ilgilenmesi gereken potansiyeli çok bir ülke" ifadelerini kullanan Bakan Şimşek sözlerini şöyle tamamladı:
"İstanbul’da JP Morgan’ın ev sahipliğinde yaptığımız toplantıya ilgi çok büyüktü. Ben eskiden bu sektörde çok uzun yıllar çalıştım. Genelde ağustos ayında özellikle Avrupa’dan fon yöneticileri bu tür etkinliklere katılmazlar. Ağustos ayı büyük oranda tatil ayıdır. İşlerin nispeten rölantiye alındığı yavaşladığı bir aydır. İlgi çok büyük çünkü uzun bir süre sonra Türkiye’de bir dezenflasyon programı, kalıcı bir şekilde enflasyonu kontrol altına alma, cari açığı kontrol altına alma programı oldu. Türkiye her zaman yabancıların ilgilenmesi gereken potansiyeli çok büyük bir ülke. Yatırımcılara da anlattım sunumumda. O toplantıda “Bana dünyada nüfusu 85 milyon ve kişi başına milli geliri 10 bin dolar olan kaç ülke sayabilir misiniz?” dedim. “Türkiye hariç 5 tane ülke var” dediler. ABD, Çin, Rusya, Meksika ve Japonya… 6’ncı ülkeyi sayamazsınız. 6’ncı ülke Türkiye. Dolayısıyla Türkiye potansiyeli de pazar büyüklüğü de çok büyük bir ülke. Biz dünya normlarına uygun, kurala dayalı politikalar güdersek Türkiye’ye kaynak akışında herhangi bir sorun olmaz. Potansiyel kesinlikle vardı görüşmelerimizde. Biraz bekle-gör modundalar, doğru adımlar atıldığına inanıyorlar. Bunların devamı gelir mi, noktasında bir bekle- gör modunda. Hisse senedi yatırımcıları öyle değil. 8 haftadır üst üste net girişler var borsaya yani net olarak dışardan bir fon girişi var."