Tokyo Haneda Havalimanı'nda Japan Airlines uçağı sahil güvenlik uçağıyla çarpıştı alev aldı! Herkesin kaçırdığı detay ne? Haberet ortaya çıkardı

Yolcu trafiği bakımından dünyanın en büyük 4. havalimanı olan Japonya'nın başkenti Tokyo'da yer alan Haneda Havalimanı'nda Japan Airlines'a ait Airbus A350 yolcu uçağının Japonya'da deprem bölgesine yardım götüren sahil güvenlik uçağına çarpması sonucu çıkan yangında sahil güvenlik uçağındaki 5 kişi hayatını kaybetti, bir kişi kurtuldu. A350'deki yolcu ve mürettebat dahil 380 kişi ise kısa süre içinde tahliye edildi. Haberet, Japonya'daki uçak kazasının neden gerçekleştiğini Uçak Mühendisi ve Havacılık Uzmanı Muhammed Yılmaz'a sordu.

"SÖYLENENLER VARSAYIM VE SPEKÜLASYON"

Kara kutunun önemine dikkat çeken Muhammed Yılmaz "Kazayla ilgili elimizdeki ilk bilgiler, olayın aydınlatılması konusunda pek yeterli değil. Her kazada olduğu gibi şu an için söylenenler spekülasyon ve varsayımdan ibaret. Kazanın neden ve nasıl gerçekleştiği kara kutu çözümleriyle ortaya çıkacak.

Bu kazada üç temel faktör var. Kule, iniş yapan Japan Airlines uçağı ve çarptığı iddia edilen Sahil Güvenlik uçağı. Bu üçünün kokpit ekibi daha doğrusu iki uçağın kokpit ekibi ve kule arasındaki konuşmalar bu olayın aydınlatılması için en önemli detay olarak karşımıza çıkacak. Bunu da Japon Hava Yolları uçağının A350'nin kokpit ses kayıtlarını dinleyerek kara kutusundan elde edebileceğiz."

dedi.

"A350'YE İNİŞ İZNİ VERİLDİYSE PİSTTE YABANCI CİSİM OLAMAZ"

Hava trafiğinde iniş izinlerinin önemine dikkat çeken ve işleyişten bahseden Yılmaz "Normalde A350 uçağına iniş izni verildiyse pistin iniş için uygun olduğu anlamına gelir bu. Dolayısıyla o piste başka bir uçağın girmesi, başka bir yabancı cismin girmesi normal şartlarda mümkün olmaması gereken bir şey. O uçak için inişe uygun hale getirildiyse pist, bundan sonra yaşanabilecek olanlar orada olmaması gereken uçaklar ve diğer yabancı cisimler anlamına gelir." ifadelerini kullandı. 

JAPONYA'DAKİ UÇAK KAZASINDA HATA KİMDE?

Olası senaryoların üzerinde duran Muhammed Yılmaz sırayla ihtimallere dikkat çekti "İkinci konu, uçağın inişine izin verildiyse ama bu esnada sahil güvenlik uçağı piste girdiyse, kulenin bundan haberi var mıydı? Bu ikinci soru olarak akla geliyor. Kule bunu gördü, fark etti ve A350 uçağına  başka bir uçağın girdiği bilgisini verdi mi? Bunu bilmiyoruz. Eğer haber vermediyse burada kule büyük problemli duruma düşer. Çünkü normal şartlarda havadaki ve yerdeki uçakların tüm kontrolü ve yönetimi hava trafik kontrolünün görev alanına giriyor. Dolayısıyla bir uçak için iniş izni verilen piste başka bir uçak girdiyse bunun kule tarafından fark edilmesi, iniş için izin verilen uçağa da bunun bildirilmesi gerekiyor. Dolayısıyla ikinci senaryoda kule hatası olabilir.

Üçüncü senaryoda eğer ki iniş için izin verilen uçağa sonradan bu durum bildirildiyse farklı bir uçak piste geldi. Pas geçin ya da işte inişten vazgeçin şeklinde bir bilgi geldiyse ve ona rağmen yanlış karar alınıp çarpışmaya sebebi oluştuysa, daha doğrusu çarpışma ortamı oluştuysa o zaman da bu olayın farklı bir şekilde değerlendirilmesi lazım. Dolayısıyla bu kazanın aydınlatılmasıyla ilgili en önemli konu: İki uçağın kokpit ekibi ve kule arasındaki üçgende yaşanan konuşmalar ve bunların çözümü olacak."

HERKESİN GÖZDEN KAÇIRDIĞI KONU: 380 KİŞİ 90 SANİYEDE TAHLİYE EDİLDİ

Kaza sonrası herkesin gözden kaçırdığı tahliye konusuna dikkat çeken Yılmaz "Burada bu önemli olan konu  A350 uçağındaki yaklaşık üç yüz seksen kişinin doksan saniye içerisinde uçağı tahliye etmeyi başarmış olmaları. Havacılık kuralları gereği tüm uçakların doksan saniyesinde boşaltılması bir kural. Ama özellikle doğu kültüründeki ülkelerde bu pek mümkün olamıyor. Bunu yaşanan örnekleri var. İki sene önce Rusya'da bir uçak düştü. Kırk bir kişi diğer insanların uçağı terk ederken valizlerini yanına alması sebebiyle uçağı terk edemedi ve kırk bir kişi uçağın içinde kaldığı için yanarak hayatını kaybetti. Dolayısıyla burada müthiş bir sakinlikle Japonlar, uçağı tamamen kabin ekibinin direktiflerine uyarak harfiyen terk etmeyi ve tahliye etmeyi başardılar ve bu da müthiş bir kültür, kriz yönetimini çok iyi başardıklarını, hava yolu şirketinin kabin ve kokpit ekibine tahliye prosedürleri konusunda çok iyi eğitim verdiğini, aynı zamanda ülkedeki eğitim sisteminin de kurallara uymanın önemi, kriz yönetimi, panik olmamak ve bunun gibi detayların ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından çok kıymetli.

"MUCİZEVİ BİR BAŞARI"

Burada en önemli şey kültür ve eğitim sistemi. Aynı zamanda havacılıkta da prosedürlerin uygulanması konusunda verilen sektörel eğitimler. Burada her şeyin kusursuz işlediği görülüyor. Böyle bir uçakta böyle bir tahliye prosedürünü harfiyen eksiksiz uygulamak. İçinde sekiz tane bebek olan yaklaşık üç yüz seksen kişinin doksan saniye içinde bu uçağı terk etmesi mucizevi bir başarı. Herkese örnek olması gereken bir detay."