"Yenidoğan Çetesi" için hesap vakti! Türkiye bu davayı bekliyor
Daha çok para kazanabilmek için bebekleri yoğun bakımlara gönderen "Yenidoğan Çetesi"nin yargılaması yarın (18 Kasım) başlıyor. En az 10 bebeğin hayatını kaybetmesine yol açmakla suçlanan 47 zanlı ile ilgili hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede çarpıcı ayrıntılar yer alırken, duruşmaların 5 gün süreceği öğrenildi.
Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşen "Yenidoğan Çetesi" ile ilgili soruşturmanın sona ermesinin akabinde iddianame hazırlanmıştı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlananan iddianame sonrası hayatını kaybeden 10 bebek maktul, 5 kişi müşteki, SGK İstanbul İl Müdürlüğü suçtan zarar gören, 19 hastane ve sağlık şirketi malen sorumlu, 47 kişi de zanlı olarak dosyada yer almıştı.
589 SENEYE KADAR HAPİS İSTEMİ
İddianamede Fırat Sarı ve İlker Gönen hakkında 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplam 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep edildi.
Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "ihmali davranışla kasten öldürme", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.
Dosyada bulunan diğer sanıklar için de benzer suçlardan hapis cezaları talep edildi.
MAL VARLIKLARINA EL KONULSUN TALEBİ
İddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine 'dolandırıcılık' suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp, mal varlıklarına el konulması talep edilmişti.
BEBEK SAĞLIĞINI PARA İÇİN HİÇE SAYDILAR
1399 sayfalık iddianamede Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi olan örgüt lideri Dr. Fırat Sarı ile örgüt yöneticisi Dr. İlker Gönen'in birlikte hareket ederek, hastane koşullarını hiçe sayarak bebek hastaların hayatı pahasına anlaşmalı olduğu hastanelere usulsüz yöntemlerle sevk ettirdikleri tespiti yapılmıştı.
Çetenin bebek hastaların uzun süreli yatış işlemi üzerinden SGK'dan milyonlarca lira gelir ettikleri belirlenmiş ve yabancı uyruklu bebek hasta yakınlarının mağduriyetinden faydalanarak örgüt üyesi hemşireler aracılığı ile hasta yakınlarından piyasa fiyatının üstünde tedavi masrafları alıp, kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık yaptıkları ileri sürülmüştü.
Solunum tedavisinde kullanılan bazı ilaçları bebekler üzerinde kullanışmış şekilde göstererek ilaçları üçüncü kişilere sattıkları belirlenmişti.
5 GÜN BOYUNCA SÜRECEK
İddianamenin kabul edilmesinin ardından çoğu sağlık çalışanı olan 47 sanık yarın (18 Kasım) Bakırköy 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak. 5 gün sürecek duruşmada iddianamenin okunmasının ardından sanıkların savunması alınacak. Soruşturma kapsamında, çetenin anlaşmalı olduğu birçok hastanenin faaliyeti durdurulmuş ve tabelaları sökülmüştü.
"YENİDOĞAN ÇETESİ" NELER YAPTI?
İddianamede sanıkların daha fazla para kazanabilmek için kurdukları ve en az on bebeğin ölümü ile sonuçlanan sistem şu şekilde anlatılmıştı:
Dr. Fırat Sarı, anlaşmalı olduğu hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitesinin işletmesini alarak, buralara devlet hastaneleri ve özel hastanelerden bebek hastaların sevklerini yapıp, sürekli dolu olmalarını sağladı. Bu şekilde SGK'dan yüksek miktarda ödemeler alınarak, hastanelerin gelirini artırmaya yönelik çalışmalar yaptı. Bunun karşılığında da 'hak ediş' adı altında ödemeler aldı.
Örgüt yöneticisi olduğu iddia edilen 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, İstanbul içerisinde 112 acil hastane sevk işlemlerini yapan örgüt üyesi Renas Kılıç ve Fehmi Alperen, il dışında hastane sevk işlemelerini yapan örgüt üyesi Serdar Yüksel, devlet ya da özel hastanelere sevk olması gereken bebek hastaları öğrenerek, örgüt lideri Dr. Fırat Sarı ve örgüt yöneticisi Dr. İlker Gönen'e haber verdiler. Anlaşmalı oldukları hastanelere sevk etmek istedikleri yönünde talimat aldılar. O hastaneye gerekli sevki yapabilmek için kurallara aykırı olacak şekilde hareket ederek, bebek hastanın ailesini ikna ettikten sonra bebek hasta için tedavi ret denilen işlemi yaptılar.
Daha sonra örgüt yöneticisi Gıyasettin Mert Özdemir, 112 Acil Çağrı Merkezi'nden provizyon numarası almadan sanki hasta hiç başka hastaneye gitmemiş gibi göstererek, örgütün anlaşmalı olduğu hastanelerin birine acilden giriş yapılmasını sağlayıp maddi menfaat temin ettiler.
Çete, olayı soruşturan savcıyı da tehdit ederken bebek ölümlerine ilişkin vicdansız telefon konuşmaları da iddianameye girdi.
TELEFON MESAJLARI KAN DONDURDU
İddianamede Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan müfettiş raporu da yer almıştı. Raporda bir bebeğin yeterli beslenmediği için öldüğü, kalbi duran bir bebek için ise hemşirenin telefonla arayıp çağırdığı doktorun, "Canlandırmaya gerek yok" dediği anlatılmıştı. Raporun genel kanaat kısmında ise, "Teorikte çocuk hekiminin, pratikte ise hemşirenin izlemine bırakılan yüzde 90 yenidoğan bebeğin hayat hakları ellerinden alınmıştır. Değişiklik yapılmadan bu olayların tekrar ve tekrar yaşanacağı kanaatindeyiz." denilmişti.
Devlet hastanesinde doğan Ayaz K. isimli bebeğin, kalp yetmezliği nedeniyle özel hastaneye sevk edildiği ancak yoğun bakımın yetersiz olması nedeniyle burada hayatını kaybettiği belirtilmişti. Hasta yönetimini doktor yerine hemşireye bıraktığı ve solunum cihazını temin etmediği için özel hastanenin yöneticilerinin de bebeğin ölümünden sorumlu olduklarını öne sürülmüştü.
Yine erken doğan Kaya bebeğin ise öldüğü gece hastanede yeni doğan hemşiresi bile olmadığı, sadece bir hemşire yardımcısının olduğuna dikkat çekilmişti.
Doğduktan 4 gün sonra hayatını kaybeden Havvanur bebeğin ölüm raporunun bilerek yanlış yazıldığı, aslında yetersiz beslenme nedeniyle öldüğü kayıtlara geçmişti.
Rapora göre Kerem bebeğin ise yoğun bakımda kalbi durdu. Uygun şekil ve sürede canlandırma yapılmadı. Hemşirenin telefonda konuştuğu doktor İlker (Hastane dışında) hastaya canlandırma uygulamasına gerek olmadığını, dosyada 20 dakika canlandırma uygulanmış gibi gösterilmesinin yeterli olacağını ifade etti. Sahte dosya düzenlenmesini istedi. Hastaya pasif ötanazi uygulanmış oldu.